MİLLİ Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, YÖK konusundaki diyalog alanını genişletiyor. Bu konuda aldığı iki karar şöyle:

  • Yeni YÖK yasasının nasıl olması gerektiği konusunda TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) ve TÜBİTAK'la diyalog kurulacak, görüş istenecek. TÜBİTAK Türkiye'de bilim ve sanayiin gelişmesine çok büyük katkıları olan bir kurumdur. TÜBA'nın da bilim felsefesi, bilim ahlakı, kültür envanterleri gibi alanlarda önemli çalışmaları var.
    TÜBİTAK'tan ve TÜBA'dan görüş hatta "telkin" almamak eksik olurdu.
  • Bakan Çelik'in ikinci kararı şu: Türkiye'deki bütün öğretim üyeleri dernekleriyle Ankara'da bir tür 'şura' çalışması yapılacak, onların da yeni YÖK yasasının hazırlanmasına katkıda bulunmalarına imkan verilecek.
    İstanbul'daki "Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği" ile zaten iyi bir diyalog vardı, şimdi Anadolu'dakiler dahil, yüksek öğretimle ilgili bütün derneklerle görüşülecek.
    ***
    GELİNEN nokta son derece ümit vericidir. Yeni yasa tasarısını TÜBA'nın ve Üniversitelerarası Kurul'un belirlediği ilkelere ve çerçeveye göre hazırlama konusunda mutabakat sağlanmış bulunuyor.
    Pazar günkü toplantıda Bakan da bunu rektörlere açıkça ifade etti...
    Ortaya yeni bir taslak çıkıyor...
    "Özerklik, şeffaflık, akademik liyakat, akademik özgürlük, akademik ahlak" ilkelerine dayalı bir "çerçeve yasa" oluşturulacak, bu çerçeve içinde her üniversite kendi kapasitesine göre bir gelişim gösterecek.
    Artık bir edebiyat doçentine rapor yazdırıp, emekli asker üyenin 'raportör mütalaası' ile bir sosyoloji doçentini "üniversiteden atmak" mümkün olmayacak!
    Bilim adamının siyasi görüşleri değil, bilimsel liyakati ve ahlakı esas alınacak.
    YÖK (yeni yasayla belki YEK), mahkeme kararlarına geçmiş "tek adam" usulüyle yönetilemeyecek.
    "Bilim hırsızlığı" ideolojik himayeye mazhar olamayacak...
    Üniversitelerin mali kaynakları genişleyecek...
    ***
    YÖK ne yapıyor bu arada?..
    Kemal Gürüz açıklamıştı; "80 bin öğretim üyesinin görüşlerini alacağız" diye...
    Rektörler, bütün öğretim üyelerine beş sayfalık birer form göndermiş! "Görüşlerinizi bildirin" diye!
    Bazı rektörler de bu "form"lara bir yazı eklemişler "bu tasarı kabul edilemez" vurgusunu yaparak!
    Kemal Gürüz'ün YÖK üyelerinin bile görüşlerine itibar etmediği, mahkeme kararlarına geçmiş bir gerçektir. "Hiç"ten böyle "80 bin kişinin görüşü"ne başvurmak gerçekten müthiş bir "mutation" doğrusu!
    Bu süreçte YÖK gibi bir kurum, maalesef Kemal Gürüz'ün yıllardır gördüğümüz "siyasallaşmış" katılığı yüzünden devre dışı kaldı, inisiyatif Üniversitelerarası Kurul'a geçti.
    TÜBİTAK'ın, TÜBA'nın ve öğretim üyesi derneklerinin de görüşlerinin alınacağı yeni bir süreç işliyor.
    Üniversite reformunu engellemek için "üniversiteyi siyasallaştıracaklar!" diyerek gerilim yaratmaya çabalayanlar, YÖK'ün ve kendilerinin ne kadar "siyasallaşmış" olduğunu ortaya koyuyorlar.
    Türkiye bunu da aşacak. Batı'daki akademik değerler Türkiye'de geçerli olacak.