İdlib’de oyun içinde oyun

6 Haziran 2019

Çatışmasızlık bölgesi denilen ama havadan, karadan bombaların yağdığı ve her gün onlarca sivilin öldüğü İdlib’de görüntü bayramda da değişmedi. Değişmesi de zor çünkü Türkiye dışında silahların susması için çaba gösteren yok. Aksine kimi yekten kimi ise gizli servisleri aracılığıyla bölgedeki terör örgütlerini kullanarak ateşi körüklüyor. Tabii bir yandan da savaşa karşıymış havası vererek. Örneğin; son olarak Trump’ın katliam olarak nitelendirdiği saldırıların durması için Rusya ve Suriye rejimine durun çağrısı yapması, hatta müdahale sinyali vermesi ama aynı ABD’nin gizli servisi CIA ve onun kan kardeşi MOSSAD aracılığıyla bölgedeki radikal örgütleri manipüle etmesi gibi. Tabii benzer çelişkili durum diğer süper güç Rusya için de geçerli. O da teröristlerle mücadele adı altında sivil hedefleri, hatta hastaneleri bile bombalayan Suriye rejimine destek verdi, veriyor, hatta vuruyor ancak ABD “ne oluyor” diye ses çıkardığında da Soçi Mutabakatı’nı hatırlayıp “İdlib’deki durum Türkiye ile çalışa-rak durduracağımız bir mesele” diyor. Yani tam anlamıyla insan hayatını hiçe sayan “derin” hesaplar söz konusu. Ve kimin kimden yana olduğu, ne düşündüğü, ne planladığı flu… Aslında net de

Yazının Devamı

Hedef Kandil mi Sincar mı?

3 Haziran 2019

Pençe Harekatı kapsamında Irak’ın kuzeyinde terörist temizliği ve sığınak imhaları devam ediyor. Sıcak gelişmeler de bakanlık tarafından açıklanıyor. Ancak bunu sadece askeri bir harekât olarak görmek eksik kalır. Çünkü bu sadece dağdaki PKK’yı hedef alan girişim değil, jeopolitik önemi de çok büyük olan kapsamlı bir harekat. Özellikle de son yıllarda gerçekleştirilen diğer sınır ötesi operasyonlarla birlikte değerlendirildiğinde. Şöyle ki; Türkiye son 35 yılda Kuzey Irak’a 20’ye yakın küçük, orta veya büyük çaplı sınır ötesi operasyon yaptı. Ama belirli bir süre sonra arama tarama, temizlik faaliyeti bitirilip geri dönülüyor sonrasında da teröristler o bölgeyi tekrar işgal ediyordu. Şimdilerde ise terörist temizliğiyle birlikte kontrol altına alınan yerlerde üs bölgeleri oluşturuluyor ve Silahlı Kuvvetler unsurları konuşlandırılıyor. Yani kalıcı olunuyor. Dolayısıyla da PKK’nın alan hâkimiyeti daraltılıyor, engelleniyor. Bunun ne anlama geldiğini 1992’deki Hakurk Harekatı’na katılan Hakkari Dağ ve Komando Tugayı’nda kurmay yüzbaşı olarak görev yapan emekli Tuğgeneral Dr.Naim Babüroğlu anlatıyor:

“Terör örgütüyle mücadeleden etkili sonuç alınabilmesi için terörü kaynağında kurutmak

Yazının Devamı

ABD neden S-400’lü Türkiye istemiyor?

1 Haziran 2019

S-400 krizinde en kritik sürece giriliyor. Rusya ile yapılan anlaşmaya göre, hava savunma sistemlerinin ilk parçaları bu aydan itibaren Türkiye’ye gelmeye başlayacak. Bu arada da ABD Türkiye’nin S-400 kararından vazgeçmesi için baskı ve şantaja devam ediyor. Son olarak ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, S-400’lerin teslimatının tamamlanması halinde Türkiye’nin “olumsuz sonuçlarla karşılaşacağı” gibisinden küstahça sözler sarf etti. Yani ABD müttefiklik ve diplomatik teamüllere uygun olmayan, tehditkâr üslubunda ısrarcı. Aslında buna hasmane tavır demek daha doğru. Çünkü Türkiye tehditlere açık olmasına rağmen NATO’dan destek görmediğini, dolayısıyla da tetiği kendi elinde olacak bir hava savunma sistemi istediğini defalarca yineledi, yineliyor. Ki bu konuda ne kadar haklı olduğunu çok net ortaya koyan fazlasıyla tehdit var. Nasılını dün konuştuğum kritik görevdeki üst düzey bir askeri yetkili anlatıyor:

S-400’ler 30 kilometre irtifada hallediyor gelen füzeyi ya da uçağı ve Türkiye’ye bağımsız bir hava savunma imkânı veriyor. Mesela şu anda Türkiye’nin hava savunması ABD’nin iki dudağı arasında. Yani NATO’nun göndereceği Patriotlara falan bağlı. Bir de Malatya Kürecik’te bir radar

Yazının Devamı

‘Pençe’ CIA’yı da sağır etti

30 Mayıs 2019

TSK, ülkeye terörist girişlerini önlemek ve Kandil’i bir daha alevlenmemek üzere söndürmek konusundaki kararlılığını ‘Pençe Harekâtı’yla bir kez daha gösterdi, gösteriyor. Tabii bu arada istihbari başarı, askeri güç ile teknoloji konusundaki imkân ve kabiliyetini de... Çünkü MİT-TSK senkronizasyonuyla önce belirlenen hedefler nokta atışlarla havadan karadan vuruldu, ardından da uçar birlik harekâtıyla Hakurk’a Türk komandosu yağdı. Hem de bölgede cirit atan ve artık alenen PKK’yı koruyup, kollayan CIA, MOSSAD’a rağmen... Yani MİT ve TSK öyle gizli, öyle seri hareket etti ki bölgedeki ABD ve İsrail ajanlarının dahi haberi olmadı, olamadı. Dolayısıyla da TSK’nın halen devam eden “Pençe Harekâtı” sadece bölücü terör örgütüne, teröristlere değil, onları koruyan, kollayan ülkelere ve onların gizli servislerine de çok net mesajlar içeriyor. Hem nokta hedef tespitleri hem de harekâtın şekli açısından. Nasılını Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin anlatıyor:

“Hedef seçilmesi için istihbaratın çok iyi olması lazım. İnsan istihbaratı olarak MİT o bölgede çok iyi örgütlenmiş vaziyette, İHA’ların yaptığı istihbarat ve birliklerdeki karşı tarafın

Yazının Devamı

Damlaya damlaya oy hesabı

27 Mayıs 2019

YSK tarafından seçimin yenilenmesine karar verilen İstanbul’da 31 Mart görüntüsü şuydu:

Seçmen Sayısı: 10.570.939, Kullanılan Oy: 8.866.614, Açılan Sandık: 31.186 Katılım Oranı: 83,88 Geçerli Oy: 8.547.074 Geçersiz Oy: 319.540...

Yani İstanbul ‘da 100 seçmenin 16’sı sandığa gitmedi. 3 de geçersiz oy ortaya çıktı ve 19 oldu. 81 kişi üzerinden baktığımızda da her iki aday arasında binde 1-2’lik bir fark söz konusu...

Dolayısıyla da 23 Haziran’a dönük stratejiler küskün-kırgın seçmen, Kürt oylar, kutuplaşma veya kırılma, kankalık ve hepsinin kesiştiği ekonomi, daha doğrusu vatandaşın cebi olmak üzere “4K1E”ye odaklanmış durumda. Bu bağlamda da her iki ittifak cephesi arasında tam anlamıyla damlaya damlaya oy devşirme hesapları ve bağlantıları yapılıyor. Dahası şimdiden “avantaj bizde” diyenler de oluyor. Evet her iki taraf açısından da bazı verilere dayalı kayıp-kaçak oyların nedenleri ve bunların kazanılmasına dönük etkin çözüm reçeteleri olabilir ama yine de siyasette iki artı ikinin her zaman dört etmediğini de hatırlamalarında yarar var… Ki buna dönük olarak dün konuştuğum bazı kamuoyu araştırmacılarından ilginç saptamalar da geldi. İşte bazıları:

“Sandığa gitmeyenler var ama

Yazının Devamı

Trump, SDG-PKK bağının farkında! So what?

25 Mayıs 2019

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Kongre’de katıldığı oturumda, Trump’un SDG-PKK bağının farkında olduğunu söyledi. Bunu nihayet kabullenmesi ya da dillendirmesi güzel de ne yani, ne olacak? Yani Trump’ın anlayacağı dille So what? Bugüne dek PKK’yla bağlantıları yok yalanıyla YPG/PYD’lileri silahlandıran, eğiten ve sonrasında da yine bir harf değişikliyle SDG (Suriye Demokratik Güçleri) yutturmacasını ortaya atan ABD “Hata ettik” deyip tornistan mı yapacak? Teröristlere “Bundan böyle silah milah yok, elinizdekileri de geri verin” mi diyecek? Veya Trump, Fırat’ın doğusu için gündeme getirdiği güvenli bölge konusunda Türkiye’nin baştan beri önerdiği, TSK’nın kontrolünde 30-40 kilometre derinlik formülüne yeşil ışık mı yakacak? Dün bu durumu emekli tuğgeneral, Dr. Naim Babüroğlu’na sordum. Öncelikle de Jeffrey’in “Başkan Trump SDG ile PKK arasında siyasi bağın farkında” sözlerini. Yanıtı şuydu:

“SDG ile PKK arasında sadece siyasi bir bağ değil, organik bağ vardır. SDG’nin omurgasını, ana eksenini kim oluşturuyor? YPG/PYD terör örgütü. YPG nedir? KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği) sözleşmesine göre, PKK’nın Suriye’deki kolu. Yani o da KCK’ya bağlı. KCK kime bağlı?

Yazının Devamı

İstanbul’da her mahallede sekiz on milletvekili

23 Mayıs 2019

İstanbul’un seçilmiş 98 milletvekili var. Bir başka deyişle, parlamentonun altıda biri İstanbul temsilcisi. Dolayısıyla da İstanbul’un İstanbullunun sorunlarının Ankara’ya taşınma ve TBMM’de çözüm üretilme yüzdesi hayli yüksek. Tabii kâğıt üstünde çünkü bunun realiteye dönüşmesi o milletvekillerinin performansıyla doğru orantılı. Bu bağlamda da sıkıntı olduğu açık ve net. Hem kronik sorunların varlığını koruması hem de İstanbul’un vekillerinin vatandaşla kurduğu bağın daha çok seçim dönemlerine odaklı olması nedeniyle. Yani vekiller normal zamanlarda istisnalar hariç pek sokakta halkın arasında görünmüyorlar. Nitekim vatandaşa sorsan birçoğunun ismini hatırlamaz bile. Onun için de seçmenin kafasında bazı soru işaretleri söz konusu. Özellikle de inandırıcılık açısından... Aynen şimdilerde olduğu gibi. Şöyle ki; malum şu anda 23 Haziran’a dönük hemşehri odaklı seçim stratejileri kapsamında iktidar ve muhalefet cephesinden yenisi, eskisi yüzlerce milletvekili İstanbul’da kamp kurdu, devamı da yolda. Onlar da geldikten sonra sandık gününe kadar neredeyse her mahallede sekiz on milletvekili olacak. Ve her biri öncelikle hemşehrilerini ikna etmek için sokaklarda dolaşacak, evleri, iş

Yazının Devamı

Harici bedhah CIA ve MOSSAD

20 Mayıs 2019

Samsun’dan dünyaya 100 yıl önce yakılan ateşin bugüne kadar hiç sönmediğini ve sonsuza dek de sönmeyeceğini bir kez daha haykırdık... İktidarı ve muhalefetiyle tek ses, tek yürek olarak... Ve böylesine anlamlı bir günde bu görüntü hepimizin içini ısıttı, umut oldu. Çünkü dün olduğu gibi bugün de özgürlük ve bağımsızlığımıza kast eden ihanet ve şer odakları söz konusu...

Yani Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Gençliğe Hitabesi’nde uyardığı dahili ve harici bedhahlar... Hem aleni ama daha çok da sütre gerisinden... Dolayısıyla da aynı hayaller şimdilerde maşa olarak kullanılan terör örgütleri üzerinden kuruluyor. Buna dönük olarak da lafın gelişi gizli ama aslında bildik “el” ya da “eller” terör örgütlerini kolluyor, silahlandırıyor bazılarını da canlandırma niyetinde... Örneğin; PKK’yla mücadele devam ederken geçen hafta Ankara’da TBMM kabul salonunda bir görevliyi rehin almak isteyen terör örgütü DHKP-C üyesi, biri kadın 2 kişi yakalandı, sorguları da halen devam ediyor. Bu arada da İstanbul ve İzmir başta olmak üzere terör örgütüne dönük yoğun operasyonlar ve gözaltılar oldu, oluyor. Yunanistan’ın iadesi istenen tutuklu 9 DHKP-C’liye tavrı da malum... Bu durumu eski MİT Kontrterör Dairesi

Yazının Devamı