Seçmen görevini yaptı sıra siyasette

24 Haziran 2019

Her iki ittifak adayının da seçim stratejileri öncelikle kendi tabanını konsolide etmek, kırgın-küskünleri sandığa taşımaktı. O nedenle de daha çok hemşehri odaklı bire bir markaj taktiğine kurgulu bir kampanya yürüttüler. Bu bağlamda da son dönemde İstanbul’un cadde ve sokaklarında yoğun bir siyasetçi trafiği yaşandı. Ekranlarda ise daha çok önceki seçimin sonuçlarına odaklı, karşılıklı iddialar içeren tartışmalar vardı. Dolayısıyla da yerelden ziyade genel seçim havasında oldukça hararetli farklı bir kampanya sürecinin ardından 23 Haziran’ı geride bıraktık. Hem de tam anlamıyla bir demokrasi dersiyle. Çünkü aylardır tatilden dönerler mi dönecekler mi diye tartışma malzemesi yapılan ve buna dönük olarak da farklı öngörülerle gündeme gelen vatandaşlar dün sabahtan itibaren sandık başlarına koştu ve noktayı koydu. Yani insanlar işini gücünü, tatillerini bırakıp ama organizasyonlu ama organizasyonsuz kendi imkânlarıyla oyunu verebilmek adına İstanbul’a döndü ve demokrasiye olan inancını, bağlılığını gösterdi. Bu hem geçmişte, son olarak da 15 Temmuz’daki darbeler ve girişimleri gibi antidemokratik davranışları ortadan kaldırma anlamında hem de zaman zaman Türkiye’ye demokrasi ahkâmı

Yazının Devamı

Oy tartışmasında nokta koyma zamanı

23 Haziran 2019

Gelecekten daha çok geride kalan seçime odaklı şaibe, çalıntı oy tartışmalarıyla kafa karışıklığı yaratan ve kutuplaşmayı körükleyen bir kampanya süreci yaşadık. Kampanyanın son günlerinde gerçekleşen siyaset derbisiyle umutlanır gibi olduk ama o da tarafsızlık konusundaki karşılıklı iddialarla boş çıktı. Ve sadece uzun zamandan sonra ilk olması açısından kayda geçti. Yani yine bildik iki kutuplu, gergin ve projelerin değil, siyasetin ön planda olduğu bir havada sandığa gidiyoruz. Dolayısıyla da sandığın İstanbul’da olduğu ama rüzgarın Anadolu’dan estiği bu kritik seçimin dinamiklerini anımsamakta, anımsatmakta yarar var. Özellikle de sandığın sesinden sonra ne söylesen boş olduğunu... Evet bir 31 Mart seçimi örneğini yaşadık ama o şaibe iddiaları ve itirazlarıyla oldukça sıra dışı bir vakaydı. Bu bağlamda da böyle bir olasılık oldukça zayıf. Çünkü yaşanan bu kötü örnekten ders çıkaran her iki taraf da bu gibi olasılıklara karşı tam anlamıyla teyakkuza geçmiş durumda... Hem de iktidar ve muhalefet açısından çok ciddi bir hukukçu yığınağıyla. Yani sandıklar tam anlamıyla gözaltında...

O nedenle de, bu seçim döneminde her iki adayın ve parti liderlerinin birleştiği tek ortak nokta

Yazının Devamı

F-35’ler olmazsa balistik füzeler var

20 Haziran 2019

ABD yönetimi, Türkiye’yi Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini almaktan vazgeçirmek için dört bir koldan tehdit ve şantaja devam ediyor. Hem de bunun nafile bir çaba olduğunu bile bile. Çünkü Türkiye bu konudaki kararlılığını en yüksek yerden çok net defalarca ortaya koydu, koyuyor. Tabii ABD’ye tepkisini de... Dolayısıyla, ABD’nin F-35’leri vermem tehdidi ya da ara sıra Türkiye-ABD müttefikliğinin önemine değinen yutturmaca sözleri Nasrettin Hoca’nın ya tutarsa mantığıyla göle maya çalması gibi bir durum. Zira böyle bir karardan vazgeçmek her şeyden önce Türkiye açısından ciddi bir devlet olduğu algısını sıkıntıya sokabilir. Dahası, evet ABD’nin F-35’leri vermem şantajı ve askeri-ekonomik yaptırım tehditleri son derece de önemli ama aynısı Rusya cenahından gelebilecek hamleler için de geçerli. Hatta mevcut konjonktüre göre daha da kritik olumsuzluklar yaratabilir. Nasılını bir önceki yazımızda da ABD boyutu ve Türkiye’nin buna karşı atabileceği adımlar açısından değerlendiren eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin anlatıyor:

“Türkiye S-400’ü almadığı zaman otomatik olarak İdlib’deki bütün dengeler çözülecek. Türkiye İdlib’de bu kadar rahat

Yazının Devamı

Türkiye adım atarsa ABD zarar görür

17 Haziran 2019

Türkiye’yi Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerini almaktan vazgeçirmek için baskısını artıran ABD şimdi de Almanya ve Fransa’yı devreye soktu. Onlar da Türkiye’nin kararını NATO’daki konumu çerçevesinde bir kez daha gözden geçirmesine yönelik çıkışlar yaptı, yapıyor. Tabii özellikle de ABD’nin yaptırım tehditlerini anımsatarak ve NATO’nun çıkarları bahanesini kullanarak… Yani doğrudan ABD’nin sesi olarak. Tüm bunlara karşı Türkiye de bağımsız bir ülke olarak verdiği kararın arkasında duracağını her konuda olduğu gibi çok net ortaya koydu, koyuyor. Dahası olası yaptırım tehditlerine karşı sessiz kalmayacağını da duyurdu. Hem de en yüksek perdeden... Ve bunların sadece sözde kalmayacağı vurgusuyla... Dolayısıyla da hem içerde hem de dışa dönük olarak siyasi- diplomatik gelişmeler anlamında oldukça sıcak bir haftaya daha giriyoruz. Bir yanda sandığa dönük son düzlükteki hararetli atmosfer, diğer yanda ABD’nin küstah S-400 mektubuna karşı verilecek yanıt beklentisi... Bu noktada özellikle dışa dönük gelişmeler açısından akla gelen soru da şu:

ABD’nin olası yaptırım uygulamalarına karşı Türkiye’nin hamleleri ya da adımları ne olabilir?

Soruya eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi

Yazının Devamı

Sandığa 8 gün kaldı 31 Mart tartışması bitmedi

15 Haziran 2019

31 Mart seçimlerinden bu yana geçen üç ayda siyasette ve hemen her gece ekranlarda İstanbul’daki oyların yeniden sayılması ya da sayılmaması gerektiğine odaklı tartışmaları izledik. Hâlâ da izliyoruz. Yani artık sandığa 8 gün kaldı, yarın da iki aday arasında ekranda “siyaset derbisi” var ama Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini yenileme kararı üzerine gerek iktidar gerek muhalefetteki ateşli ve hiddetli değerlendirmeler bitmiş değil. Özellikle de oyların tümü yeniden sayılsaydı, seçimin iptaline gerek kalmazdı ve de 23 Haziran’da yeniden sandığa gidilmezdi noktasında... Bu bağlamda da başından beri AKP’lilerin savunduğu, son olarak da Cumhur İttifakı’nın adayı Binali Yıldırım’ın katıldığı bir televizyon programında dile getirdiği tez şu:

“Oyların yüzde 10’u yeniden sayıldı, fark 29 binden 13 bine düştü. Tamamı sayılsaydı, fark kapanırdı ve açık ara lehimize dönerdi. Ancak CHP’nin İl Seçim Kurulu’na itirazı ve orada hukuka müdahalesiyle bu engellendi. Oyların tamamının yeniden sayılmasının YSK tarafından reddedilmesiyle de olağanüstü başvurudan başka çaremiz kalmadı.”

Hukuka müdahaleyle suçlanan CHP’nin kurmaylarınca öne sürülen karşı tez ise

Yazının Devamı

CIA ve MOSSAD’ın Doğu Akdeniz mesaisi

13 Haziran 2019

Doğu Akdeniz’de askeri hareketlilik, karşılıklı tehditler ve birtakım manipülasyonlarla sular her geçen gün daha da ısınıyor. Her gerginlikte olduğu gibi ön plana çıkan aktörler de Ortadoğu’nun bildik sabıkalıları ABD ve jandarması İsrail... Dolayısıyla da tespit edildiğinde tüm komşu ülkeler için umut olan bölgedeki hidrokarbon zenginliği barışa katkı sunacağına, savaş tamtamlarının çalındığı bir havaya dönüşmüş durumda. Çünkü ABD ve İsrail körüklüyor, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve onunla iş birliği yapanlar da enerji pastasını yutmak adına efelik yapıyor. Özellikle de Türkiye ve KKTC’yi Doğu Akdeniz’den dışlamak, yasal haklarını gasp etmek niyetiyle. Tabii anında da gereken yanıtı alıyorlar. Hem de en kararlı ve en sert bir dilden. Ancak bunlar Doğu Akdeniz’de dönen kirli oyunun görünen tarafı, bunun bir de CIA ve MOSSAD başta olmak üzere bölgedeki doğal gaz yatakları bağlamında çıkar peşinde koşan tüm işbirlikçi ülkelerin gizli servislerinin de dahil olduğu manipülasyon boyutu da var. Orada da her türlü bilgi kirliliği, algı operasyonu gibi tezgâhlar söz konusu. Dün bu durumu MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e sordum. Yanıtı şuydu:

Doğu Akdeniz’de çok büyük gaz

Yazının Devamı

Sandık İstanbul’da rüzgâr Anadolu’da

10 Haziran 2019

Uzun bayram tatilinde İstanbul’un başkan adayları Anadolu’da, ülkenin her bölgesinden gelen milletvekilleri de İstanbul sokaklarında turladı. Hesaplar malum tatilci seçmeni yakalamak, İstanbul’da kalan seçmeni de hemşehrileri olarak ikna etmekti. Tabii bu arada da İstanbul’a dönük projeden çok siyasi odaklı, etnik damarlara dokunan mesajları doğrudan yerinde iletmek ve oradaki hemşehrileri aracılığıyla dolaylı olarak İstanbul seçmenini etkilemekti. Çünkü iki aday arasındaki denge tam anlamıyla bıçak sırtı. Dolayısıyla da bu kez bir oy kafadan iki oy (birine artı, diğerine eksi)değerinde, yani çok kıymetli. Evet, bazı anketlerde iki aday arasında yüzde 1-2 puanlık farklar (lehte-aleyhte) öngörülüyor ama bu rakamlar araştırmalardaki artı eksi yanılgı payları nedeniyle pek tatmin edici gelmiyor. Hele de bazı kamuoyu araştırmacılarının ‘sonucu çok zor tahmin edilebilecek bir seçim’ açıklamaları dikkate alındığında. Gerçekten de öyle. Örneğin; 24 Haziran 2018’le 31 Mart arasında oy kullanmayan yüzde 3 civarında bir seçmen var bunları ikna eden avantajlı duruma geçebilir. Daha da önemlisi 31 Mart’ta ilçe belediye başkanlığı seçimlerinde İstanbul’un 39 ilçesinde Cumhur İttifakı’nın

Yazının Devamı

FETÖ’nün bir numarası ya Jack ya John

8 Haziran 2019

Fetullahçı terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturmalar ve açılan davalar sebebiyle yurt dışına kaçan ya da haklarında yakalama kararı olan çok sayıda kişi var. Ve bunların hepsi de kendilerine kucak açan ülkelerin hamiliğinde Türkiye aleyhine faaliyetlere devam ediyorlar. Dahası, FETÖ’yle mücadele eden kişileri itibarsızlaştırmaya dönük kara propaganda ve ölüm tehditlerine de... Örneğin, TSK’daki kripto hainleri tespit etmek için geliştirilen FETÖMETRE’nin mucidi Tümamiral Cihat Yaycı’nın telefonunu bayramda Twitter başta olmak üzere sosyal medyada açılan kripto hesaplar üzerinden vererek, hedefe koymuşlardı... Yani alçaklık devam ediyor. Hem de pervasızca. Dolayısıyla da akla gelen soru şu:

Bunların yerleri belli, MİT orada bir şey yapamaz mı? Yanıtı kendisi de yine FETÖ’nün hedefinde olan Hava Kuvvetleri Komutanlığı eski başsavcısı, emekli Albay Ahmet Zeki Üçok veriyor:

“Hepsiyle ilgili iade taleplerimiz var, kırmızı bültenlerimiz var ama hiçbirisine işlem yapmıyorlar. Onları kullandıkları için böylesine uluslararası bir örgütlenmeye sahip Fetullahçı terör örgütünü kaybetmek istemiyorlar. Almanya, ABD, İngiltere gibi ülkelerde siz de bir şey yapamazsınız. Çünkü radikal siyasi

Yazının Devamı