İsrail’in Orta Doğu’yu kan gölüne çevirmesine göz yuman hatta destekleyen ABD, Hizbullah üyelerinin çağrı cihazlarındaki patlamalar konusunda “dahlim yok, MOSSAD bana bilgi de vermedi” dese de olağan şüpheliler arasında. En azından teknolojik katkı anlamında... Zira bu işi yapabilecek üç beş ülke var zaten. Onlardan birisi de İsrail’in hamisi ABD... Dolayısıyla üç maymunu oynaması hiç şaşırtıcı değil, bildik hikâye. Tıpkı aylardır Gazze’de yaşananlara karşı takındığı tavır gibi. Dolayısıyla aslında ilginç olan dünyayı karıştıran, İsrail’i de bu amaca dönük kullanan ABD’nin kendi topraklarında yaşadığı oldukça gerilimli ve tansiyonu yüksek seçim süreci... İki ay içerisinde Trump’a yönelik iki suikast girişimi nedeniyle Cumhuriyetçiler ve Demokratlar kutuplaşmış durumda... Özellikle de ikinci suikast girişimini Demokratlar 10 Eylül’deki ekran düellosunda Kamala Harris karşısında puan kaybeden Trump’ın oy hesaplarıyla bir tezgahı, kurgusu olabileceğini
Türkiye günlerdir Narin için ayakta...Bir çocuğun en güvenli, en korunaklı olduğu yer ailesi olması gerekirken, yaşanan korkunç olay nedeniyle toplumda öfke patlaması var. Medyada hem gün içerisinde hem prime time de sürekli kan dondurucu bu vahşi cinayeti konuştuk. Farklı uzmanlar, farklı hukukçular; adli tıpçılar, cinayet dedektifleri olayı farklı yönlerden ele aldı, derinlemesine tartıştı, hala da tartışılıyor. Narin’i kim ya da kimler, neden öldürdü diye... Oluşan bu toplumsal duyarlılık ve baskıyla da olağanüstü bir kriminal soruşturma süreci yaşandı. Sıra kovuşturmada.. Olması gereken de bu, ancak bu olayın bir başka tarafı da tartışılırken bu kadar hassas meselenin araçsallaştırılması, hatta siyasi boyutlara evrilmesi,siyasallaştırılması oldu maalesef...Bu anlamda da özellikle sosyal medya üzerinden karşılıklı olarak öfke dolu ve provokatif amaçlı paylaşımlar yapıldı. Bu menfur olaydan rant sağlamak ya da başka şeylere tahvil etmek üzere bir bölücülük ve alt kimlik tartışmasına devşirme hesapları, alçakl
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail’in Gazze’de sivillere yönelik 11 aydır süren saldırılarını defalarca kınadı, endişelerini dile getirdi. Ama sadece o kadar... İsrail’in Gazze’de BM okuluna düzenlediği ve 6’sı BM görevlisi 18 kişinin öldüğü son saldırı sonrası X hesabından paylaştığı mesajı da yine aynı tonda:
“Gazze’de yaşananlar kesinlikle kabul edilemez. Uluslararası insani hukukun bu dramatik ihlallerine artık bir son verilmelidir...”
Guterres’in üç gün önce Associated Press’e (AP) verdiği mülakatta, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de yaşananları değerlendirirken sarfettiği sözler de şöyle:
“Gazze’de gördüğümüz acılar, BM Genel Sekreterliği dönemimde eşi benzeri görülmemiş seviyede. Daha önce, Gazze’de son birkaç ayda gördüğümüzdeki gibi bir ölüm ve yıkım seviyesi görmemiştim.”
Aynı Guterres, İsrail’in yaptığı katliamın daha ilk günlerinde The New York Times’da yayımlanan (13 Ekim-2023 “İsrail Gazze
CHP’de tüzük değişti epeyde yenilik var ancak konuşulan, tartışılanlar içerikten daha çok yine Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve parti içi güç dengesi anlamında kimin kazançlı çıktığına odaklı..Bu bağlamda da her cenahtan farklı sesler yükseliyor..Özellikle de kurultay sürecinin sonunda Mansur Yavaş’ın sitem içeren çıkışıyla başlayan konuşması ve her yönüyle baştan sona tam bir siyasi acemilik örneği Özel-İmamoğlu-Yavaş diyaloğu,görüntüleri nedeniyle...Çağrılı olduğu halde kurultaya gelmeyen önceki Genel başkan Kılıçdaroğlu’nun partideki pozisyonuyla ilgili olasılık bombardımanı da devam ediyor bir yandan da...Bir kesim, kurultay sonucuyla Özel’in güçlendiğini, parti içi muhalefetin Genel başkanlık değişim hesaplarının çöktüğünü savunarak,”delege,partide ağırlık merkezinin Genel Merkez olduğunu çok net ortaya koydu”diyor. Bazıları da Özel’i Yavaş-İmamoğlu geriliminde pasif kaldığı iddiasıyla “Kemal Bey güçlü bir Genel
Ankara-Şam hattında yeniden normale dönüş, konuşulan “liderler zirvesi” olasılığının gerçekliğe dönüşebilmesi, Esad açısından tam bir samimiyet sınavı… Olursa da devamı yine doğrudan Esad’ın tavrı ve samimiyetine endeksli. Esad gerçekten ülkesinin toprak bütünlüğünü düşünüyorsa, halkının tamamını kucaklamak istiyorsa yapacakları belli. Öncelikle terör örgütüne karşı ortak mücadele, sonrasında da el birliğiyle ABD’nin bölgeden postalanması. Putin de biliyor ki Türkiye olmadan ABD’yi Suriye’den kimse sökemez… Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un da “Türkiye’nin bölgedeki terör tehdidinin ortadan kaldırılması için uğraştığını” vurgulayarak terör örgütü PKK/YPG’ye ABD’nin Afganları bir gecede nasıl yalnız bıraktığını hatırlatıp “Washington’a güvenmeyin” uyarısının nedeni de bu zaten. Elbette Lavrov’un bunları dile getirmesi önemli, gerçeği de söylüyor, Türkiye her
Netanyahu gibi ABD’nin de Gazze’de ateşkes falan istemediği, akan kanı önemsemediği açık ve net... Her ikisi de siyasi ikbal, koltuk hesabında… Tek farkları Netanyahu pervasızca katliama devam diyor, kendi ülkesi dahil dünyanın birçok yerinden gelen tepkiler ve başkanlık seçimi gerçekliğinde sıkışan ABD ise sandığa dönük hesaplarla ateşkes için çabalıyor havası veriyor. Seçime kadar bu anlaşmanın imzalanmasını istiyor, bekliyor ama diğer taraflarda adım atmak istemiyor hatta ABD’yi de sürekli yalanlıyor boşa çıkarıyorlar... Gazze’de cesetleri bulunan 6 rehineden biri Amerikan vatandaşı, daha doğrusu çifte tabiiyeti çıkınca bu ateşkes oyunu hepten alevlenmiş durumda... Zira ABD’de sandığa daha iki ay var denilse de birkaç gün sonra 10 Eylülde yapılacağı açıklanan Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ile Demokratların adayı ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris buluşması bu anlamda kritik bir viraj... O nedenle bir ateşkes değilse bile kısa bir duraksama, o da olmazsa nasıl çaba gösterildiği ve olumlu
Ana muhalefet Partisi CHP’nin haftalardır konuşulan tartışılan olağanüstü tüzük kurultayı Sivas’taki sembolik açılışla start aldı. Bugün de Ankara’da 81 ilden temsilciler, Meclis grubundan ve genel merkezden yetkililer ile hukukçuların yer alacağı tüzük komisyonu, son toplantısını yapacak. Toplantının sonunda hazırlanacak rapor, yarınki kurultaya sunulacak… Asıl hikâye Cuma günü yani. Malum CHP’deki 4 farklı güç dinamiği var, her birinin siyasi hedefleri anlamında öngörülen bazı değişiklikler avantaj ya da dezavantaj gel-gitlerine neden olabilir… Cumhurbaşkanı adayını belirleme yöntemi ya da parti içindeki ağırlığını iyice hissettiren Kılıçdaroğlu ekibinin güç dengesini nasıl etkileyeceği gibi. Zira herkes en demokrat, en katılımcı tüzük olacağından söz ediyor ama değişikliklerin kime nasıl yarayacağı hesapları yapılıyor bir yandan da... CHP’deki dört aktörün tüzük kurultayı öncesinde aynı masada 4’lü olarak değil de farklı zemin ve zamanlarda ayrı masalarda
İsrail, Gazze’de uyguladığı sistematik vahşeti Batı Şeria’ya da taşıdı. İsrail ordusu Filistinlilerin sığındığı, kampları, hastaneleri bombalıyor. İnsanları, masum sivilleri öldürüyor ve bulundukları yerlerden toplu göçe zorluyor.. Bu eşkıyalığına bir de güvenlik gerekçesi ya da meşru müdafaa diye abuk bir gerekçe uyduruyor. Netanyahu pervasızca bunu deklare etti, hatta bazı bölgeleri Yahudi yerleşimciler için ayrılmış yer olarak ilan etti. Bu ne demek?Filistin halkı burayı terk etsin, etmezse de ölmeye hazır olsunlar… Yani Filistinlilere ait topraklara çökmek için yıllardır uyguladığı zorbalığın yeni bir evresini ya da Gazze’de 11 aydır yaptığı katliamın, vahşetin ön hazırlıklarını yapıyor İsrail...Tüm uluslararası antlaşmaları, hukuku yok sayan bu kepazeliklerle ilgili olarak da ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü de ne diyor? “Batı Şeria’daki Filistinlilerin kitlesel olarak yerlerinden edilmesi fikrini reddediyoruz ancak hassas terörle mücadele operasyonları sırasında sivillerin hayatını korumak için bazı durumlarda