Şanlı zaferin ‘zirve’si Şuşa

15 Kasım 2023

Yalçın dağların başında kurulu, alınması zor bir kale olan Şuşa, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eğitim desteğinin de katkısı ile Azerbaycan ordusu tarafından 28 yıl sonra geri alındı. Yıllar önce Şuşa’yı terk etmek zorunda kalanlar, şimdilerde özel izinle gelerek evlerini görüyor. 32 yıl sonra memleketine gelerek 65. doğum gününü kutlayan Gülnara Muharremova da onlardan biri.

Azerbaycan güçleri ve vatanseverler Karabağ’daki topraklarını savunma konusunda kararlıydı ama Başkent Bakü’deki gelişmeler hiç iç acıcı değildi. Ülkede yönetim boşluğu vardı ve tam bir iç savaş havası söz konusuydu. İşte o süreçte de önce Şuşa, ardından Fuzuli ve Kelbecer düştü. Hem de savaş meydanında değil, hainlerin ayak oyunlarıyla... 

1991’de başlattıkları saldırılarla önce Hankendi şehrini işgal eden, ardından 26 Şubat 1992’de Hocalı Katliamı’nı yapan Ermeniler 8 Mayıs 1992’de de Şuşa’yı işgal ettiler. Mart 1992’de benim Agdam’dayken duyduğum “Şuşa’yı da abluka altına alan Ermeniler,

Yazının Devamı

Kadınların yüzü artık gülüyor

14 Kasım 2023

Karabağ’da uzun yıllır büyük acılar yaşandı. Hocalı Katliamı ve ardından başlayan işgal planıyla 1.5 milyon kişi yurdundan edildi. 31 yıl süren Ermeni işgali ve zulmünün ardından çaresizlik ve umutsuzluk yerini mutluluğa bıraktı. Artık hepsinin yüzü gülüyor.

Bugün artık özgürlüğüne kavuşan Azerbaycan toprağı Karabağ, Ermenistan’ın 1992 Şubat’ındaki Hocalı katliamı ve hemen ardından sürdürdüğü alçak işgal planıyla çok büyük acılar yaşadı. 1.5 milyon insan yerinden yurdundan edildi... O karanlık günlere yakından tanıklık eden bir gazeteci olarak, bugün de foto muhabiri arkadaşım Ercan Arslan ile birlikte eve dönüşün mutluluğunu izledim. Eskilerden o kara günlerden gözümün önüne gelen ilk fotoğraf karesi de şu oldu: Gördükleri her Azerbaycan askerine sarılarak “Bizi zulümden kurtarın, evimize dönelim” diye ağlayan yaşlı kadınlar ve onlara “topraklarımızı alacağız” sözü veren, birçoğu da şehit ya da gazi olan kahramanlar...

Yaz

Yazının Devamı

İstanbul’da fırtına uçakta curcuna!..

13 Kasım 2023

İstanbul’da 11 Aralık Cumartesi günkü fırtına nedeniyle İstanbul Havalimanı’na iniş için alçalan uçaklar uzun süre havada tur atmak zorunda kaldı. Yakıtı kritiğe giren 8 uçak ise başta Ankara olmak üzere başka havalimanlarına iniş yapmak için yönlendirildi. Kalkışlarda da kısa süreli gecikmeler yaşandı. Bunlar İstanbul’da olduğu gibi dünyanın başka yerlerinde de sıklıkla olan olabilen, herkese de normal gelen şeyler. O yüzden de uzun süre havada dolaşmak gibi ucu açık tanımlamalar ya da yakıt ikmali için başka alanlara yönlendirilme denildiğinde insan hafızasında net bir şey şekillenmiyor. Mesela uzun süreden kastedilen nedir, kaç saattir veya başka alana yönlendirilenlerde yakıt ikmali için inişle her şey normale mi döner gibi. Tabi asıl kritik nokta da bu gelişmeler olurken o uçaktaki yolcular ne yaşar, ne yapar? Uçak içinde ne gibi diyaloglar olur? Fırtınalı, sıra dışı bir hava koşulunda yerde havaalanında beklemek başka, havada olan ve sallanan bir uçağın içinde olmak bambaşka... Birinde ne

Yazının Devamı

Hep yumruk gibi sımsıkı ol...

9 Kasım 2023

İşgal altındaki topraklarını 2020’de 44 günlük savaşla kurtaran Azerbaycan, Karabağ’da kalan Ermeni çetecilerine son darbeyi de 19 Eylül’de başlatılan ve sadece 24 saat süren antiterör operasyonuyla vurdu. Haklı olarak da o zaferlerin gururu ve coşkusunu yaşıyorlar. Ne kadar sevinseler az. Çünkü Ermenistan’ın her türlü hukuksuzluğu, alçaklığı karşısında 30 yıl boyunca hak, hukuk, adalet beklentisi içindeydiler. Hakları olanı alabilmek için sabrettiler. Ama işgal altındaki Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu defalarca tescil eden BM ve oluşturduğu çözüm grupları sadece oyalamakla yetindi, hatta dalga geçer gibi davrandı. Sonunda da Azerbaycan kanıyla, canıyla sahada söke söke geri aldı. Sadece 24 saat süren son antiterör operasyonuyla da teröristleri temizleyerek yarım kalan işi tamamladı ve “Karabağ Azerbaycan’dır” diyerek noktayı koydu. Hem de tamamen nokta operasyonlarla tek bir sivil zarar görmeden ve sonrasında da Ermenilere “İsteyen Azerbaycan vatandaşı olarak kalıp yaşayabilir”

Yazının Devamı

Sayenizde ‘insanlık durakladı’ zaten!

6 Kasım 2023

Geliyor mu, gelecek mi, Netanyahu gelmesine icazet verir mi vermez mi diye günlerdir tartışılan ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Gazze’deki katliamın 30. gününde nihayet Türkiye’ye geliyor?

Hangi “yüzüyle” Ankara’da olacak acaba?

Hastane katliamının sabahında Netanyahu’yla kucaklaşarak “Bir Yahudi olarak da buradayım” deyip, ABD’den çok İsrailli bir bakan gibi davrandığı yüzüyle mi, malum hâlâ o havada... Şu ana dek gittiği hemen her yerde ‘İsrail’in yanındayız, meşru müdafaa hakkı” falan gibisinden aynı lafları etti, ediyor. Gazze’de katledilen, çocukları, bebekleri kadınları hep görmezden geliyor, İsrail’in yaptıklarına orantısız güç kullanımı bile diyemedi. Netanyahu’yla sıcak muhabbetinden farklı olan tek şey sadece alenen “Yahudi” kimliği vurgusundan vazgeçmesi sanki ABD Dışişleri Bakanı gibi davranması... Hoş öyle de olsa fark etmiyor, “Ali-Veli” durumu ve sonuçta her yol İsrail’in çıkarlarına hizmet, onun katliamlarını meşrulaştırma çabası

Yazının Devamı

Netanyahu İsrail karşıtlığını tetikledi

4 Kasım 2023

Hiçbir şey bizi durduramaz diyen Netanyahu Hamas ile savaş diye sivilleri katletmeye, Filistinlileri topraklarından göçe zorlamaya devam ediyor. Bombalamalarla, baskılarla yıllardır uyguladığı toprak kazanımı ve demografik değişiklik odaklı yayılmacı planına yani. Eğer başarırsa da dönüp kendi halkına diyecek ki:

“Tamam ben hata yaptım 7 Ekim saldırısını önleyemedim ama buraları alarak hem sahilde Yahudi toplumunun yerleşebileceği bir alan kazandırdım. Hem, buradan füze saldırısı da olmayacağı için artık güvende olacaksınız!”

Böylece de İsrail kamuoyunu kandıracağı ve kendisini, siyasi varlığını kurtaracağını hesaplıyor... Daha doğrusu öyle olacağını sanıyor. Çünkü; Hamas’ın saldırısından hemen sonrasındaki İsrail’e bakış ile bugünkü arasında görüntü farklı. Mağduriyet ve meşru müdafaa pozisyonu, Gazze’de yaptıkları ve halen devam eden katliamlarla dünyadaki sessiz kitlelerin tepkilerine dönüştü. ABD’de, Avrupa ve dünyanın birçok şehirlerinden “Gazze’deki çocuk katliamını durdurun”

Yazının Devamı

Netanyahu rehineleri gözden mi çıkardı?

2 Kasım 2023

ABD, İsrail’in Gazze’ye yönelik hava ve kara operasyonuna ‘koşulsuz ve şartsız’ destek vermeyi sürdürüyor. Hem de akıldışı ve şuursuz bir şekilde. Ateşkes çağrılarını reddeden Netanyahu “Şimdi savaş zamanı” diyerek, masum insanları, çocukları katletmeye devam ediyor. 

Arada bir insan haklarını hatırlarmış havasındaki Beyaz Saray da “Şimdi yapılacak ateşkesin doğru cevap olduğuna inanmıyoruz. Şu anda ateşkesin Hamas’a fayda sağlayacağına inanıyoruz” görüşünde! 

Planlı ve sistematik olarak sivil masum insanların bulunduğu yerleri, hastaneleri, kampları bombalayan her 10 dakikada bir çocuğun öldürüldüğü Gazze’deki bu katliama bahane üretmek adına Netanyahu dini alet ediyor bir yandan da. Tevrat’tan alıntı yaparak Filistinlileri İsrailoğulları’nın 3 bin yıl önceki ezeli düşmanı Amaleklere benzetti. Tahrif edilmiş Tevrat’ta bu konuyla ilgili yazılanlar da şunlar: 

“Şimdi gidin ve Amalek’in halkıyla savaşın. Sahip oldukları her şeyi yakıp yıkın ve asla merhamet göstermeyin. Hem erkekleri

Yazının Devamı

Kırmızı çizgisi yok “kanlı geçmişi” var!

30 Ekim 2023

BM, Gazze’de ‘acil insani ateşkes’ istedi, İsrail oralı bile olmadı. Aksine İsrail’in BM Daimî Temsilcisi bu kararıyla BM’nin meşruiyetini kaybettiğini söyledi… Bu pervasızlığı daha da ileri taşıyan İsrail Dışişleri Bakanı da BM Genel Kurulu’nda alınan kararla 120 ülkenin Gazze’de acil, kalıcı ve sürekli bir insani ateşkes çağrısında bulunmasıyla ilgili olarak “alçakça çağrı” ithamında bulundu...BM Genel Sekreteri Guterres’i de “Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz kalıyor” sözleri nedeniyle istifaya zorluyorlar.

Kafaların acayipliğine, hadsizliğe bak?

Çocuk, kadın demeden günlerdir masum sivilleri katlediyor, hastaneleri, okulları, cami, kilise, BM bayrağının bulunduğu yerleri dahi bombalamaktan çekinmiyorlar, ablukaya aldıkları bir avuç toprakta sıkışan milyonlarca insanı aç, susuz bırakıyorlar, utanmadan bir de meşruiyet lafını ağzına alıyorlar... Sen önce kendini sorgula... Ama bırak onu, yaptıklarını meşru, kendilerini de her şeyin üstünde sanıyorlar. Aslında bu hep böyleydi… İ

Yazının Devamı