Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bebek katili PKK eşittir PYD/YPG ya da SDG... Bunu en iyi bilen de ABD ama o Barış Pınarı Harekâtı’na dek PKK’ya terör örgütü diyor, diğerlerini ise farklıymış gibi yutturmaya çalışarak silahlandırıp koruyordu. Hâlâ da koruyor hem de artık kamuflajsız olarak. Çünkü bu harf değişikliği tezgâhı Trump’ın ilk kez YPG için doğrudan PKK ifadesini kullanmasıyla çöktü.

Dahası, Trump “Barack Obama döneminde olduğu gibi Türkiye’nin ölümcül düşmanı olan PKK ile ortaklık yaptığınız zaman, bu son derece zor bir durum” sözleriyle Suriye’de PKK ile birlikte çalıştıklarını doğrudan açık etti. Yani Trump’a göre de ABD’nin Suriye’deki ortağım diyerek kolladığı güruh kendi terör örgütü listelerindeki PKK... Nitekim bebek ve çocukları hedef alan saldırılarıyla teröristler de bunu tescilledi. Dün bu durumu MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e sordum. Öncelikle de Trump’ın itiraf diye nitelendirilen ABD-PKK ilişkisine dönük sözlerini... Yanıtı şuydu:

“Hayret edilecek bir durum değil. Bilinen bir konu. Zaten bunu saklamıyorlar. Trump biraz açık konuşuyor, farklılığını ortaya koymaya çalışıyor. İç politikaya oynadığı için ABD’nin sorumluluklarını Obama’ya yüklemeye çalışıyor.”

Bilinen derken, ABD PKK ile ne zamandan beri iş birliği içerisinde?

“1990’lı yıllardan yani Sovyetler’in dağılması başat süper güç olarak ABD’nin tek kutuplu dünyada gücünü yeniden değerlendirmek ve stratejisini şekillendirme arayışında Afganistan’ı işgaliyle başlayan Körfez Savaşı’yla birlikte Irak’ta özellikle bir Kürdistan federal yapısının ortaya çıkarılmasından itibaren bölgedeki Kürt siyasal hareketlerini kullanma arayışı gelişti. O tarihten itibaren de ABD’nin PKK’yla ilişkileri var. Körfez Savaşı’ndaki hatıratları ve o dönemdeki bizim Güneydoğu bölgemizde, Irak harekâtlarında, Çekiç Güç çalışmalarında yer alan komutanların açıklamalarında da gördüğümüz gibi ABD’nin PKK ile olan ilişkisi eskilere dayanıyor ve 1990’lı yıllardan itibaren günümüze kadar devam ediyor...”

Nasıl yani?

“1999’da Öcalan’ı bize teslim eden de ABD’ydi. Öcalan’ı teslim ettikten sonra yine PKK ile ilişkilerine devam eden PKK’nın Irak’ta yerleşmesine, devamlılık kazanmasına destek veren, Irak’ı işgal etmesine rağmen PKK’ya set çekmeyen ve Türkiye’ye bu konuda Öcalan’ı teslim etmesi dışında yardım etmeyen de ABD’ydi. Onun için Trump’ın bunu dillendirmesi de önemli bir olay değil.”

ABD planlarından vazgeçmez anlamında mı?

“Kesinlikle. Bugün gerek Trump gerek Pentagon gerek Dışişleri Bakanlığı da YPG’yi destekleyeceklerini ifade ediyorlar. Resmen de bunu açıklamış durumdalar. Nitekim 30 kilometrelik sınırın güneyine çekilen YPG silahlı güçleri de ABD’nin himayesinde varlıklarını şu an devam ettiriyorlar.”

Peki ya ABD gibi, PKK’yı desteklediği, kullandığı bilinen İsrail’in durumu? O bu kirli tezgâhın neresinde ve neden sesi pek fazla çıkmıyor? Öneş, devam ediyor:

“İsrail her zaman işin içinde ve göbeğinde ama İsrail adına zaten büyük güçler hareket edebiliyor. Ve İsrail politikaları daima gerçek gündemi şekillendirirken, faaliyet yürütürken, sessiz kalmayı ve isimlerini ortaya çıkarmayı pek arzu etmiyorlar. İngilizler de öyle.”
İsrail ABD’yi mi kullanıyor?

“Hayır, kullanıyor değil. İsrail ABD’nin stratejik partneri ve Ortadoğu’daki gerçek temsilcisi. Tabii ki siyasetlere göre farklı yaklaşımlar, beyanlar olabilir ama ABD sistemiyle İsrail gücü her zaman bir bütünlük içinde hareket eder ve ABD başkanları İsrail kamuoyu gücünden her zaman etkilenirler...”