Önümüzdeki seçimin Başkanlık sistemine yönelik bir sürecin başlangıcı olacağı ortaya çıktı. Buna ülkedeki mevcut yönetim sisteminin değişmesine olanak verecek meclis aritmetiğini elde etme oylaması da diyebiliriz. Yani sandıktan çıkacak sonuca göre ülkenin kaderi de belirlenecek. O nedenle de meydanlarda, salonlarda, ekranlarda, her seçim öncesinde alışkın olduğumuz söylemlerden çok “Türk tipi” başkanlık sistemi için gerekli Anayasa değişikliği gündemde.
Yeni sistemi savunanlar diyor ki:
Yönetim karmaşasına son verir. Çünkü çok başlılık bir defa ayaklarımızı adeta prangaya vurmuş gibi süreci ağırlaştırıyor, hızlandırmıyor. Atılan bir çok adımı yargı engelliyor. Böyle memleket ve kurumlar yönetilmez. Çok daha seri ve kolay muassır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarız.
Buna karşı çıkanlar diyor ki:
Meclis temsili demokrasinin en önemli kurumudur. Demokraside kuvvetleri tek elde toplama değil, kurumlar arasında dağıtma esastır. Sözü edilen sistem parlamentoyu ve yargıyı başkanın emrine sokar. Yani denge-fren mekanizmasını oluşturan kuvvetler ayrılığı ilkesi yok olur. Bu da tek adamlığı hedefleyen bir sistemdir.
Bu durumda biz de diyoruz ki:
Neyin ne olduğunu ve olacağını çok net ve açık anlatmak şart. Çünkü, tek beklentileri aş, iş, adalet ve özgürce bir yaşam olan sokaktaki insanın kafası şimdiden karışmış halde...
Afyon’da yıllar sonra bilirkişi incelemesi!
Afyon’da 25 askerin öldüğü cephanelik patlamasıyla (05 Eylül 2012) ilgili “Afyon patlamasında kafa karıştıran sorular” başlıklı yazımızda (07 Temmuz 2014) şöyle demiştik:
22 ay sonra geldiğimiz noktada olayın kaza ya da sabotaj olduğu konusunda kafalar net değil.
Çünkü askeri mahkemede yargılaması süren bir “kaza” davası, sivil mahkemede ise ailelerin avukatı Altan Ulutaş’ın iddiası üzerine savcılıkca başlatılan bir “sabotaj” soruşturması vardı...
O günden bu yana 6 ay daha geçti ve geldik 2015’in ikinci ayına, durumda değişiklik oldu mu? Hayır askeri mahkemedeki dava da, sivil savcılıktaki soruşturma da devam ediyor. Yani kafalar hala net değil. Somut tek değişiklik askeri mahkemenin son duruşmada (20 Ocak 2015) olay yerinde yeniden keşif yapılması için ODTÜ, Gazi, Hacettepe, Bilkent, Ankara üniversiteleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara Adli Tıp Kurumu, Makine Kimya Enstitüsü ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan uzmanların katılımıyla ilk kez bilirkişi heyeti oluşturulması yönünde aldığı karar. Buna göre bilirkişi heyeti olay yerine gidecek tespit yapacak. Ne zaman? Önümüzdeki günlerde, daha doğrusu neredeyse patlamadan 2,5 yıl sonra... Üstelik de savunma tarafından aylar önce Adli Tıp Enstitüsü’ne yaptırılan ve askeri mahkemeye sunulan “artık oradaki deliler tespit edilemez” şeklindeki rapora(21 Mayıs 2014) rağmen...
Avukat Ulutaş’a soruyoruz
Neden bunca zaman sonra?
Mahkemeye biz de ‘27 ay sonra neden böyle bir karar aldınız, greyderlerin girdiği yerde ne yapacak bilirkişi” diye sorduk. ‘Gidip inceleyecekler’ yanıtı verildi. Sanıyorum yargılama adına eksik kalmadı ve olayın kaza olduğu anlaşıldı deyip dosyayı kapatacaklar. Zaten tutuklu sanık da kalmadı.
Peki ya sabotaj iddianızla ilgili soruşturma?
O hala devam ediyor, 30 klasör. Özel yetkili mahkemeler yasası ortadan kalkınca Afyon Savcılığı yeni ele aldı. Bizim sunduğumuz ve kendi toplayacağı deliller doğrultusunda karar verecek. Buna göre de davanın seyri değişebilecek ya da yeniden yargılanma gündeme gelebilecek.
‘Engellemeyin bizi’
Devlet Personel Başkan-lığı’nın verilerine göre kamuda 25 bine yakın açık engelli kontenjanı olmasına rağmen atama ve kadro bekleyen engelli sayısı 120 bin civarında. Yani engellilerin kamu kuruluşlarında ve özel sektörde istihdam edilmelerine yönelik zorunluluk var ama yaptırım olmaması nedeniyle ‘laf’tan öteye gidemiyor. İşte bu nedenle de engelliler bugün saat 11.00’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın önünde yapacakları basın açıklamasıyla “Engellemeyin bizi” diyecekler. Sonuç alınamaması halinde de açlık grevine gidecekler.
Kırmızı hat
Ben işitme engelliyim... Okul hayatım boyunca hep önde oturmak zorunda kaldım. Bu da beni başarıya götürdü, daha iyi duysaydım akademisyenliğe götürürdü belki... Biri beni çağıracak da duyamayacağım diye hep tetikte oldum. Ama hiç bir zaman okumaktan yılmadım. Kimya öğretmenliğini bitirdim. Dört yıldır atama bekliyorum..
-Umre Elif Yılmaz - Samsun