Herkesin dilinde ateşkes var ama yaklaşık 700 bin insanın yaşadığı Halep’e bomba yağıyor. Vurulan yerler de sivil yerleşim alanları. Aralarında hastaneler bile var. Sadece son beş gün içerisinde iki hastane vuruldu ve kentte kalan tek çocuk doktoru ile 50’den fazla kişi yaşamını yitirdi. Açıkçası, masum insanlar hedef halinde ve kaçacakları yerleri de yok. Çünkü kentin batısı Esad güçlerinin, doğusu ise aralarında çatışan ÖSO’ya bağlı gruplar ile IŞİD ve YPG’nin kontrolü altında. Yani bir zamanlar ülkenin ticaret başkenti olarak anılan Halep’te yüz binlerce masum insan “ölüm kıskacı”nda. Halep’i Kilis’e bağlayan Azez hattında da sıkıntı olduğu için kente yardım malzemesi ulaşamıyor. Dahası, can güvenliği nedeniyle uluslararası yardım kuruluşları da kenti terk etmiş durumda. İşte Türk Kızılayı Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık’ın Halep’teki son durum hakkında anlattıkları:
- Suriye’nin savaştan önce 31 bin hekimi vardı, şu an yaklaşık 4 bin civarında kaldı. Yani bütün sağlık çalışanlarının yüzde 80’i ülkeyi terk etti. 92 hastanesi vardı, 88’i yıkıldı, ülke genelinde sağlık hizmetleri çöktü. Halep’te 10 civarında sahra hastanesi gibi apartmandan bozma yerler ile bazı noktalarda da yerin metrelerce altındaki tüneller var. Hiçbirinde uzman doktor yok, bir iki tane vardı, hayatlarını kaybetti. Şu an sadece saldırılardan sonra yaralananlara savaş cerrahisi uygulanıyor. Azez tarafındaki güvenli bölgelerde nispeten daha iyi hastaneler var. Onlar da okuldan bozma yerler.
- Dünya doktorları, sınır tanımayan doktorlar gibi uluslararası STK’lar can güvenliği nedeniyle Halep’i terk etti. Uluslararası yardımların Kızılhaç komitesi üzerinden ulaştırılmasında da sıkıntılar var. Daha önce savunma hatlarında saldırılar oluyordu ama şu an nereye, ne zaman havadan bomba yağacağı belli değil.
- Uluslararası yardım yapan tüm Türk STK’lar Suriye’nin Türkiye’ye yakın sınır bölgelerinde faaliyette. Kızılay da çalışıyor ancak içeride bulunmamız izne tabi olduğu için oradaki paydaşlarımız aracılığıyla operasyon yapıyoruz. Yani yardım lojistiği kampların desteklenmesi büyük oranda bizde.
- Azez hattında sıkıntı var. TIR ve kamyonlar vuruluyor. İnsanların IŞİD ya da YPG’nin kontrolündeki bölgelerden gitme gelmeleri mümkün ama güvenli değil. Reyhanlı-Halep hattı açık, oradan yardım malzemeleri gönderilebiliyor. Bu arada güzel bir gelişme oldu ve ilk defa Suriye Arap Kızılay’ı ile anlaşmaya varıp 5. sene sonunda onların işbirliğiyle 15 TIR gıdayı muhasara altındaki bölgelere gönderebildik.
- Halep’te çevresiyle birlikte bir milyona yakın insan var. Bunların yaklaşık 150 bini Türkiye’ye doğru geldi Kilis tarafındalar. Halep’te tahmin ettiğimiz nüfus ise 700 bin civarında. Şu an bunlar istese de Türkiye’ye gelemez çünkü bir taraftan rejimin saldırıları, bir taraftan da da grupların kendi aralarında çatışmaları var. İnsanların bulundukları yerleri terk edip gelmeleri çok zor, evlerine sıkışıp kalmış durumdalar...
Umut bitince bomba oluyorlar
PKK’nın ilk kadın canlı bombası “Zilan” kod adlı 24 yaşındaki Zeynep Kınacı yedi kardeşin en küçüğüydü. Malatya İnönü Üniversitesi rehberlik ve psikolojik danışmanlık bölümünden mezun olmuştu. 1995’te örgütün dağ kadrosuna katılmış, bir sene sonra da (30 Haziran 1996) Tunceli’de intihar saldırısı düzenlemişti.
PKK’nın son kadın canlı bombası “Asya Gildağ” kod adlı 24 yaşındaki Eser Çali sekiz kardeşin altıncısı. Okuduğu Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nden ayrılarak 2012’de örgüte katıldı. Dört yıl sonra da (27 Nisan 2016) Bursa’da intihar saldırısı gerçekleştirdi...
Bu benzerlikler bir tesadüf değil, örgütün stratejisi. Şöyle ki; PKK’lı kadın canlı bombaların arka planını inceleyen İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ramazan Topdemir’e göre, örgüt özellikle çok kardeşli ve bir başka bölgeye göç eden ailelerin çocuklarını eylemci olmaya yönlendiriyor. Bunu yaparken de iki aşamalı bir plan uygulandığını belirten Topdemir şöyle diyor:
“Özgürlük, güzellik, güçlü olma, aile baskısı, kölelikten kurtulma kavramlarıyla dönüşüme uğratılan kadın canlı bombaların genel olarak üniversiteyi terk ettikleri görülüyor. Canlı bombaların ölüm yaşı erkek ve kadınlarda 24 ile 26 arasında. Örgütün, başarılı olamayan canlı bombaları, 25 ile 26 yaşları arasında öldürdüğü de arşivlerde bulunmaktadır. Örgüte katılım ve eyleme hazırlık iki aşamada gerçekleşmektedir: Birinci aşama, şahsı belirli bir alana çekmek yani hemşehri, etnisite, akraba ve geri kalmışlık vurgusuyla bir zemin hazırlanmasıdır. İkinci aşama da eylemlere geçme sürecidir. ‘Olmayan şeyler kişiler için olan şeylerden daha yücedir’ düşüncesi örgüt tarafından sıkça dile getirilerek, gelecekte bir yaşama umudu olmayanlar ve bağlanacakları bir ortam bulamayan kadınlar, örgüt tarafından ‘halkların kardeşliği için şehit olacaksınız’ telkinleri ile eğitimden geçirilmektedirler.”