Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Rusya-Ukrayna savaşında bir yanda kalıcı ateşkes umudu, diğer yanda da Putin’in nükleer silah kullanma tehdidine kadar taşınan saldırganlığı var. Dolayısıyla, Rusya’nın Zaporijya Nükleer Santrali’ne yaptığı saldırıya “Her şeyi yapabiliriz” çılgınlığının uyarı atışı da denilebilir. O nedenle de nükleer hesaplaşma olasılığı ve 3. Dünya Savaşı’na evrilme endişesi had safhada. Ki bu anlamda liderlerden gelen tetikleyici sözler de malum. 3. Dünya Savaşı kelimesini önce ABD Başkanı Biden kullandı. “Ya 3. Dünya Savaşı’nı seçecektik ya yaptırımları. Biz yaptırımları seçtik” dedi. ABD ve NATO ülkelerinden gelen tepki ve yaptırımlar üzerine de Putin, “orduya, nükleer caydırıcı güçleri yüksek alarma geçirme emri verdiğini” açıkladı. Sonrasında Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un “3. Dünya Savaşı nükleer ve yıkıcı olacak” sözleri endişeleri daha da tırmandırdı. Lavrov son açıklamasında da “Bize karşı gerçek bir savaş başlarsa, bu planları yapanlar bunu düşünmeli” diyerek nükleer silah tehdidini hepten “Bizi zorlamayın” havasına soktu.

Haberin Devamı

Yani nükleer silah kullanmayı resmen telaffuz etme noktasında Soğuk Savaş döneminde görülmeyen ürkütücü gelişmeler söz konusu. Çünkü Soğuk Savaş döneminde yılgı (olağan dışı güçlü korku, dehşet) dengesi diye bir durum vardı. Her iki süper güç ABD ve Sovyetler Birliği de nükleer silahları kullanma tehdidinde bulunurlar ama iki taraf arasında bir şekilde denge kurulduğu için o silahlar hiçbir zaman kullanılma noktasına gelmez ya da düşünülmezdi. Açıkçası, Soğuk Savaş sürecinde taraflar arasında ortaya çıkan nükleer silahlanma çılgınlığının yegâne olumlu yönü, karşılıklı yok olma ihtimali sebebiyle tarafların tetiğe basma konusunda çekingenlik sergilemesiydi. Karşılıklı nükleer silahlanmanın ve bu silahlarla dünyanın çeşitli noktalarından düşmanı vurma kabiliyetinin yarattığı caydırıcılık etkisi, 3. Dünya Savaşı’nın çıkmasını engelleyen en büyük sebepti aynı zamanda. Hatta nükleer silahların varlığını, soğuk savaş esnasında bir barış (savaşın yokluğu) unsuru olarak değerlendirenler dahi oldu. Soğuk savaşın bitimiyle yaşananlar da malum. Nükleer silahların azaltılması gündeme geldi ve peyderpey yapılan anlaşmalarla bu sağlandı. Hatta yakın zamanlarda bile. Ancak ABD, Trump döneminde Rusya, Çin ve karşısında yer alan bazı ülkelerdeki toplam nükleer silah sayısının kendisinden daha fazla olduğu gerekçesiyle anlaşma zemininden çekiliyorum deyip yeniden nükleer silah üretimine başladı. Tabii Rusya da. Yani iki tarafın da nükleer silah konusunda iştahı yine kabardı. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı işgal harekâtından sonra gelinen durum ise ortada. Elinde en fazla nükleer silah bulunan Putin dünyayı düğmeye basmakla tehdit etti, ediyor. Dolayısıyla, gelinen noktaya caydırıcılık anlamında var olan yılgı dengesinin ürkütücü bir boyuta evrilmesi ya da mutasyonu da denilebilir. Artık herkes alenen nükleer savaş olasılığını konuşuyor ve bütün dünya panik içinde. Bu bağlamda en çok tartışılan nokta da şu:

Haberin Devamı

Putin böyle bir çılgınlığı gerçekten yapar mı? Bu kartı sahaya sürer mi?

Haberin Devamı

Reel akıl, mantık olmaz diyor ama Putin’in karakteri ve yaptırımlarla köşeye sıkışmışlığı dikkate alındığında, kimse, kesin olarak yapmaz da diyemiyor. Dahası, Rusya’nın nükleer santrale saldırı çılgınlığı endişeleri hepten tetiklemiş durumda. Bu bağlamda da farklı felaket senaryoları öngörülüyor, tartışılıyor. Mesela, karşılıklı nükleer füzeler gönderilmesi ya da Putin’in doğrudan bir atış değil de etkisi hesaplanabilir bir füzeyle son bir ikaz atışı daha yapması veya ilk atışı yapan üstünlük sağlar gibi. Onun için de her ülke en kötüye göre hazırlık, daha doğrusu, teyakkuz halinde. Çünkü Putin yapılan tüm çağrılara rağmen “Asla geri adım atmam” noktasında. Biden da yeni yaptırımlar konusunda son derece sert ve kararlı. Bir yandan da uluslararası kamuoyunda Putin’i zor duruma sokmak için yoğun bir faaliyet içinde. Dahası, ABD ile Rusya arasında diplomatik ilişki de kalmadı. Yani artık bu Rusya-Ukrayna savaşından çıktı, ABD, Batı ile Rusya arasındaki hesaplaşmaya döndü. Kısacası, gerçekten soğuk savaşın bitme noktasına gidiyoruz ve dünya nükleer savaşa hiç bu kadar yakın olmamıştı...