Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Siyasi partilerin gündeminde olağanüstü kurultay tartışması var. Nasıl olmasın ki MHP’de “yapılacak mı yapılmayacak mı” diye papatya falı sürerken, AKP bir anda topa girdi ve 22 Mayıs’ta “sandık” dedi. Bu gelişmeler karşısında kurultay partisi CHP durur mu? O da yeni bir tüzük yazımı için öngörülen kurultayın seçimli bir olağanüstü kurultaya dönüşebileceği sinyalini verdi. Yani olağanüstü kurultay tartışmaları açısından AKP’nin durumu net, Yargıtay’a endeksli MHP’ninki flu, CHP ise “neden olmasın” havasında. Dolayısıyla da her parti ve partili açısından yanıt bekleyen sorular farklı. AKP’li işaret edilecek ismi, MHP’li Bahçeli’nin gerçekten gidip gitmeyeceğini merak ediyor, CHP’li de Kılıçdaroğlu’nun durumu ve seçimli bir olağanüstü kurultay olasılığını sorguluyor.
Aslında buna siyasi türbülans da denilebilir. Çünkü bu “olağanüstü kurultay mevsiminde” gelişmelere odaklı bir baskın seçim olasılığı ve buna bağlı olarak dengelerin değişmesi de gündemde. Örneğin Yargıtay’dan MHP’deki olağanüstü kongre yolunu kesen bir karar çıkarsa AKP cephesinden iki partiyi (HDP ve MHP) baraj altına itmek hevesiyle baskın seçim kartı hızla açılabilir. Bu durumda da CHP’deki muhaliflerin olağanüstü kurultay hesapları ve beklentileri suya düşer. Zira gönlünde milletvekili adaylığı olan hiç bir partili böyle bir ortamda seçici konumdaki genel merkezle ters düşmek istemez. Ya da tam tersi olur Yargıtay MHP’de tüzük kurultayının önünü açar ve sonrasında da MHP’de bir lider değişimi söz konusu olursa hele de bazı kamuoyu araştırmalarında iddia edildiği gibi ana muhalefet olma yolunda sokağa bir rüzgar yansırsa CHP’deki muhaliflerin sesi yükselir. Daha doğrusu yüzde 25 oy oranında çakılan CHP’de de lider değişikliği kaçınılmaz hale gelebilir.
Özetle dememiz o ki; yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmaları yaşanırken bir anda partilerde yepyeni liderler ve siyasi kadrolar ortaya çıkabilir. Tabii bir baskın seçim fırtınası çıkıp, “olağanüstü kurultay mevsimi” havasını dağıtmazsa...

Haberin Devamı

Daha kaç hükümlü çocuğa tecavüz edilecek?

Haberin Devamı

Konya E Tipi Kapalı Cezaevi’nin çocuk koğuşundaki tecavüz skandalı mahkum ya da tutuklu çocukların korumasızlığını bir kez daha gündeme getirdi. Aslında buna duyulunca anımsanan “ayıp” da diyebiliriz. Çünkü bu tür olaylar daha önce başka cezaevlerinde de yaşandı ve çok tartışıldı ancak sonlandırılamadı. Zira konuşmaktan öteye geçilemedi. Üstelik de CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı’nın bu soruna çözüm öngören bir dizi yasa teklifini TBMM’ne iletmesi ve ısrarlı takibine rağmen. Şöyle ki;
Atıcı 23 Nisan 2014’de başlattığı çalışma kapsamında bir yıl boyunca 8 ayrı cezaevini dolaşarak suça itilmiş çocukların yaşam koşulları ile taciz, tecavüz ve şiddet iddialarını yerinde inceledi. Sonunda da acilen yapılması gerekenleri alt alta sıralayarak hazırladığı bir dizi kanun teklifini Mart 2015’te TBMM Başkanlığı’na sundu. Dahası 24. dönem bitmeden bir torbanın içine iliştirilerek 23 Nisan 2015’e kadar yasalaşacağını umdu. Ama olmadı, olamadı. Çünkü her fırsatta çocuklara çok değer verdiklerini söyleyen ve her Çocuk Bayramı’nda koltuklarını bir günlüğüne onlara emanet eden vekiller “acelesi yok” diyerek sorunun çözümünü yeni oluşacak parlamentoya öteledi.
Sonra ne oldu?
7 Haziran seçimlerinde yeniden milletvekili seçilen Atıcı, aynı konuyu ve yasa tekliflerini bir kez daha TBMM Başkanlığı’na taşıdı, Bu arada da çalışmalarını kitaplaştırdı. Ancak yeniden seçim kararıyla 25. dönem sona erdi ve suça itilmiş çocukların sorunlarına çözüm getirecek bu yasa tasarıları yine rafa kalktı. Bir başka deyişle 1 Kasım seçimlerinde oluşacak 26. dönem milletvekillerine bırakıldı.
Peki bugün sonuç değişti mi? Ya da bir gelişme var mı? Hayır. Tecavüzlerin yetişkin cezaevlerindeki çocuk koğuşlarında yaşandığını ve devam ettiğini belirten Atıcı şöyle diyor:
“Aynı koğuşa siz 13 yaşındaki ve 17 yaşındaki çocukları koyarsanız olacağı bu. Güçlü zayıfa tecavüz ediyor. Çocukları ayrı ayrı yatırmadıkları için böyle oluyor. Biz tek başına kalınan Çocuk Cezaevleri’nin bile uygun olmadığını söylerken bu çocuk koğuşları tam bir felaket.
Bu nedenle fikri takip yaparak bu 26. dönemde de aynı kanun tekliflerimizi verdik. Yani cezaevleriyle ilgili yapılması gereken değişiklikleri ısrarla daha da geliştirerek söylemeye devam ediyoruz. Gittik, gördük, kitabını yazdık kanun teklifleri haline getirdik ama cezaevinde çocuklar tacize mi uğruyor tecavüze mi uğruyor kimsenin umurunda bile değil. Çok can sıkıcı bir durum. Daha kaç çocuğa tecavüz edilecek, ne kadar devam edecek bu?”