Ülkenin “kader seçimi” olarak nitelendirilen 7 Haziran için geri sayım başladı. Her gün iki ya da üç yerde konuşan liderler son kozlarını ortaya koyuyor. Bunların odağında da “korku siyaseti” var. Yani sokaktaki insana dokunan somut, net vaatler, projeler bırakıldı, “HDP barajı aşamazsa ülke kaosa sürüklenir” ya da “HDP barajı aşarsa koalisyonlu günlere dönülebilir ve ekonomik istikrar bozulabilir” gibi korku kartları açıldı. O nedenle de sandığa on gün kalmasına rağmen kararsız seçmen oranında azalma yerine artış olduğu iddialarından kaynaklanan ikircikli bir durum söz konusu... Üstelik bu kez kafa karışıklığı sadece vatandaşlar değil, kamuoyunun nabzını tutan araştırmacılar için de geçerli. Örneğin, dün bu durumu konuştuğumuz iki ünlü araştırma şirketi yetkilisinden biri “Kararsızların sayısı arttı” derken, diğeri “artma yok normal” iddiasındaydı...İşte o görüşmelerden aldığımız notlar:
Kararsızların oranı yüksek diyene göre; genelde her 10 seçmenden biri kararsız değildir ama tercihini söylemek istemez ve “Kararsızım” deyip geçiştirir. Ancak o oran bu sefer hayli yüksek. Şimdilerde yüzde 10’un altına inmesi gerekirken yüzde 15’lerde falan dolaşıyor. Çözülme de ağırlıklı olarak iktidar partisinde yaşanıyor ve çekirdek oyu eksiliyor. Nedeni ise gerilimin yarattığı huzursuzluk. Bu nedenle de toprağın altında ciddi bir basınç birikmiş durumda...
Kararsızların oranı normal diyene göre ise; seçimlere bir ay kala kararsızların oranı her zaman yüzde 10’ların altına düşer ve şu an için farklı bir durum söz konusu değil. Bu gibi şeylerin söyleniyor olması sandığa gitme motivasyonunu artırmaya yönelik. Ya da son dönemde AKP’ye kızıp HDP ve MHP’ye giden seçmenin bir bölümünü istikrar vurgusuyla geri çekme taktiği.. Çünkü HDP’nin baraj sorunu yok ve aşması durumunda sandıktan tek başına iktidar çıkmayabilir. Böyle olunca da AKP hanesine yazılacak bir-iki puanlık artışlar dengeleri değiştirebilir...
Özetle, bugün itibarıyla kararsızların oranının normal ya da fazla olduğu tartışmalı, ancak seçim yasaklarının başlayacağı son ana kadar liderlerin bu “korku siyaseti”ni sürdürecekleri çok net...