Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Seçimin üzerinden bir ay geçmesine rağmen günün moda deyimiyle siyasetteki görüntü hala flu...Dahası vatandaşın ortaya koyduğu “uzlaşın” iradesi siyasiler tarafından bir zamanlar ekranların gözde yarışma programı “Var mısın, Yok musun”a dönüşmüş durumda... Hani, kura ile günün yarışmacısı belirlendikten sonra kazanmak için açtırılan her üç kutuda bir bankacı Hamdi Bey’le pazarlık yapılan ve yarışmacı “yokum” dedikçe son iki kutuya kadar uzandığında kimi zaman hüsran kimi zamanda sevinçle biten yarışma var ya ona...

Haberin Devamı

İşte son bir aydır siyasetteki görüntü de aynen böyle... Ve sonucun da yarışmadaki gibi ne olacağı meçhul... Çünkü 7 hazirandan bugüne kadarki koalisyon arayışına dönük ısınma turlarında ya da partilererarası sürdürülen arka kapı diplomasisinde olası formüllere dönük herkes “yokum” dedi...

Şimdilerde ise “hakiki” olarak AKP’yle CHP ya da MHP’nin ortaklığı tartışılıyor ama partilerin kırmızı çizgileri nedeniyle yine “yokum” diyecekleri ve pazarlığın içinde “seçim” bulunan son kutuyu açtırana dek sürebileceği izlenimi ağırlıkta. Bu konudaki somut gelişmeler Cumhurbaşkanı’nın görevlendirmesinden sonra başlayacak ve Davutoğlu’nun CHP ya da MHP’yi ortaklığa ikna etmek için göstereceği fedakarlık, esneklik, cazip koltuk önerileri ve sonrasında yapacağı “Var mısın Yok musun” teklifiyle netlik kazanacak...CHP ya da MHP “varım” derse koalisyon hükümeti kurulacak, ısrarla “yokum” diye diretirlerse de yeniden sandığa gidilecek...Tabi o gün geldiğinde de “yokum” diyenler açısından hüsrana mı yoksa sevince mi dönüşeceğini hep birlikte göreceğiz...

Karayalçın’dan koalisyon taktikleri
CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın, AKP’yle olası ortaklık konusunda parti tabanının da ikna olması gerektiği inancında... Karayalçın’a göre bunun tek yolu da referandum. Yani, örgütün, parti üyelerinin “olurunu” almak. Bunun eğer kurulacakca hem hükümeti hem de CHP yönetimini rahatlatacağını savunan Karayalçın Alman Sosyal Demokratların bunu yaptığını anımsatarak şöyle diyor:
“Bu sadece kuralım mı kurmayalım mi diye sormak değil, şunları yapabileceğiz ve de şunları yapamayacağız gibi maddeler halinde sıralanarak tabanın onayına sunulmalı. Yoksa tepkiler sık sık gündeme gelir, hem parti yönetimi hemde hükümet zorda kalabilir.”
Kılıçdaroğlu’na da ilettiği bu öneriye henüz yanıt alamadığını belirten Karayalçın SHP Genel Başkanlığı döneminde DYP ile yapılan koalisyon deneyiminden örnekler vererek, taktiklerine devam ediyor:
“Koalisyon çalışmalarında koalisyon protokolü, hükümet program ile tüzükler, kararnameler ve yönetmelikler olmak üzere ciddi olarak gözönünde bulundurulması gereken 3 siyasi platform var. Bunlarla ilgili protokol metinleri partiler arasındaki güven düzeyine göre ilke olarak da yazılabilir ama ayrıntılı olmasında yarar var. Örneğin DYP-SHP koalisyon hükümetinde ilke düzeyinde olmasının sıkıntılarını çekmiştim. Devlet kamu çalışanlarının sendikal örgütlenmesini ben grevli toplu sözleşmeli olması gerektiği düşüncesindeydim ama koalisyon protokolünde yalnızca kamu çalışanları sendikası kurulur ifadesi vardı.”
Bunlar AKP-CHP koalisyonu söz konusu olursa dikkate alınması gerekenler, Karayalçın’ın böyle bir koalisyon olup olamayacağına yönelik öngörüleri ise şöyle:
“Benim gördüğüm AKP üst düzey yöneticileri CHP’yle ortaklık istiyor, tabanı da sanırım MHP’yi tercih ediyor. Ya tavanın ya da tabanın sesine göre bir yere gelecekler. Bir de Suriye siyasetinde bir tavır değişikliği için CHP ile ortaklığı bir fırsat olarak da görebilirler.”