Galatasaray Avrupa Şampiyonluğu’na ulaştığı sezona yakışır bir son yaşadı, yine finalde ezeli rakibi Fenerbahçe’yi ancak bu kez adeta hezimete uğratarak geçip, 3. kez kupayı kaldırdı. Böylesine önemli bir finalde farkın 32 sayıya kadar çıkışı, Galatasaray’ın istediği her şeyi, müthiş bir sakinlikle yapışı kolay kolay rastlanılacak bir durum değildi, ama dün akşam yaşandı.
Son dönemde iki takımın yönetimleri tarafından öylesine gerilmişti ortam, finalde kafa olarak daha sağlam olan takımın mutlu sona ulaşacağı ortadaydı.
Fenerbahçe belki sahasındaki iki maçı taraftarlarının itici gücüyle kazanmayı başarmıştı ancak, kenara gelişlerinde McCoughrty, Matovic gibi oyuncuların coachlarının elini bile sıkmadığı takım ortamında, Galatasaraylı taraftarların hınca hınç doldurduğu salondan çıkılması kolay değildi, zaten dün de bu yaşanmadı.
Müthiş bir özgüven patlaması
Karşılarında ise Ekrem Memnun’un etrafında bütünleşmiş bir oyuncu topluluğu vardı. Son yılların en düşük bütçesi ile ligde normal sezonu lider tamamlamaları, kupayı kazanmaları tamam da, Avrupa’nın en büyüğü olmaları, tüm sıkıntılar içinde ayakta kalan bu takımda müthiş bir özgüven patlaması yapmıştı.
Galatasaray,
Galatasaray, Arroyo’dan yoksun çıktığı Barcelona karşısında yine kaybetti, çeyrek final serisinde durum 2-0’a geldi. Hücumda ne yapacağını bilemez görüntüdeki temsilcimiz ilk devre 25 sayıda kalınca, İspanyollar güle oynaya karşılaşmayı kazanmayı bildi.
Turkish Airlines Euroleague çeyrek final serisinin ikinci maçında Galatasaray Liv Hospital, Barcelona deplasmanında 84-63 yenildi, seride 2-0 geriye düştü.
İlk maçta Arroyo’yla oynadığı bölümde önde olan ancak Porto Rikolu oyuncunun sakatlanarak ikinci devrede hiç forma giyememesi sonucu salondan farklı yenik ayrılan Galatasaray, yine aynı kaderi yaşadı.
Ender’e yardımcı yoktu
Arroyo’nun yokluğunda maça sanki ‘Nasıl olsa kaybederiz’ havasında başlayan temsilcimiz, özellikle hücumda çok kötü bir görüntü sergiledi. Aslında Arroyo’nun yokluğunda maça ilk 5 başlayan Ender, takımın tek etkili ismi gibi gözükse de, ona hiç yardım gelmeyince ev sahibi ilk periyotta 21-8 ile maçı daha başlarken bitirdi! İkinci çeyrekte biraz kıpırdanır gibi gözüktü temsilcimiz ama savunmada Oleson’a önlem alamayınca, farkı 21 sayıya kadar çıkaran ev sahibi devreyi de 43-25 galip tamamladı.
İkinci yarıya aslında umut verici bir savunma
Galatasaray’ın işlerin böyle kötü gittiği bir sezonda çeyrek finale kalabilmesinin ne kadar büyük bir başarı olduğu malum. Ancak hepimizin aklındaki soru, neredeyse takımın tüm yükünü omuzlayan Arroyo’nun arka arkaya oynanacak sertlik düzeyi çok üst noktadaki Barcelona maçlarını kaldırıp kaldıramayacağıydı...
Ancak kâbusların en büyüğü yaşandı. Maça mükemmel başlayan, Furkan’ı ikili oyunlarla potaya yollayan, Navarro’nun ev sahibini coşturacak şutlarına anında karşılık vererek morallerini bozan Arroyo, 14 sayı, 3 ribaunt, 2 asistle oynadığı devrenin sonunda sakatlandı ve oyundan çıkmak zorunda kaldı. Uzun zamandır hücumu sadece Porto Rikolu’nun eline bırakan Galatasaray da ikinci yarıda potaya bakamadı.
Aslında sıkıntı sadece Arroyo’nun olmaması değildi. İlk yarıda Porto Rikolu ile oynarken de sadece 2 asist yapabilmişti temsilcimiz, yani ürettiği sayılar hep birebirlerdi. Zaten bu yüzden Arroyo’nun yokluğu daha fazla hissedildi. Sezon başındaki en büyük umut Jawai’nin belki de basketbol hayatını noktalaması, Dudley’in çok uzun süren sakatlığı sonrasında henüz ritmini bulamaması, Bonsu’nun sakat sakat oynaması, Macvan, Erceg ve Furkan’ın ise sırtı dönük oyun konusunda
Ekaterinburg’da tarihi bir gün yaşadık. Bir bayrama tanık olduk. Evet dün bayramdı. Basketbolun bayramıydı, Türk kadınının bayramıydı. Belki şu anda isimlerini anamadığımız, bir kısmı salonda, bir kısmı televizyon başında finali takip eden, belki de bir kısmı çok önce aramızdan ayrılmış olanların, uzun yıllar önce Türkiye’de de kadın basketbolunu var etmeye çalışanların bayramıydı.
Ezeli rekabeti, ebedi düşmanlığa dönüştürmek isteyenlere inat, maç sonunda kaybedenin kazananı tebrik ettiği, kazananın, kaybedeni alkışladığı bir bayramdı. Türk Basketbolu, iki takımıyla Euroleague finali oynayarak o bayramı doyasıya yaşadı.
Elbette bir tanesi sevinecekti, ikisi de hak etmişti. Fenerbahçe tam 18 maç kazanıp, hiç yenilmeden finale gelmişti. Galatasaray ise belki de son yılların en düşük bütçesi ve en dar kadrosuyla olağanüstü bir mücadele ile hem de yarı finalde, şampiyonluğun en güçlü adayı, yıldızlar karması ve ev sahibi Ekaterinburg’u devirerek finale yükseldi.
Ekaterinburg’daki sekizli finallerde Fenerbahçe bir türlü ritmini bulamasa da, kadro kalitesi ile kazanıyordu, kazandıkça da hatalarını görmezden geliyordu. Inguez, final öncesi sorulan ‘boyalı alanı
Finale bir gün kala okunacak bu satırlarda, böyle bir haber vermek nasıl da büyük gurur. Galatasaray’a da Fenerbahçe’ye de bize bu sevinci yaşattıkları için ne kadar teşekkür etsek az. İlk kez bir Avrupa Şampiyonluğu finalinde, iki Türk takımının mücadelesine tanık olacağız ve sonuç ne olursa olsun, o salondan şampiyon çıkacağız.
Aslında yalan yok, Galatasaray’a pek şans vermiyordum. Sonuçta rakip Ekaterinburg. Son şampiyon. Yıldızlar karması, temsilcimiz dün kaybetseydi, kim onlara kızacaktı! Zaten sezona son yılların en düşük bütçesiyle başlayan bu takım, görevini şu ana kadar yaptı...
Belki de kaybetme korkusunun olmaması, oyuncuların müthiş inancıyla birleşti, Galatasaray bizlere o tarihi zaferi izlettirdi. Ekrem Memnun’u tebrik etmek lazım, iyi bir savunma hazırlamıştı, Işıl ile tam saha pres, ardından yerleşen alan savunması, top uzunlara geçtiğinde adam adama dönüp ikili sıkıştırmalar maç boyunca rakibin elini kolunu bağladı. Bu takımın öyle ya da böyle bir parçası olan herkes dün saadetin parayla değil, yürekle geldiğini ispatladı. Helal olsun size Galatasaray’ın altın yürekli kızları.
Günün 2. yarı finalinde kazanacağına emin olduğumuz Fenerbahçe sahaya çıktı. Bu
Kadın basketbolunda bugün tarihi bir gün yaşanacak. Fener, Fransız Bourges, Galatasaray ise Rus Ekaterinburg’u devirerek Euroleague’de finale yükselmeye çalışacak.
Türk Basketbolu, Fenerbahçe ve Galatasaray Odeabank ile tarihi bir gün yaşayacak. İki temsilcimiz de Rusya’nın Ekaterinburg şehrinde düzenlenen Kadınlar Euroleague Sekizli Finalleri’nde yarı final karşılaşmalarına çıkacak. Günün ilk yarı finalinde A Grubu’nu 2. sırada tamamlayan Galatasaray, favori olarak gösterilen, son şampiyon Ekaterinburg ile karşılaşacak. Karşılaşma TSİ 16.00’da başlayacak.
İkinci yarı finalde ise A Grubu’nun lideri Fenerbahçe, Fransız Bourges Basket ile kozlarını paylaşacak. Geçtiğimiz sezon da final oynayan ve Ekaterinburg’a yenilerek ikincilikte kalan temsilcimiz, art arda ikinci kez finale yükselmeye çalışacak. Bu sezon Avrupa’da hiç maç kaybetmeyen Fenerbahçe’nin kritik sınavı ise TSİ 18.30’da başlayacak. Her iki karşılaşma da NTV Spor’dan yayınlanacak.
‘Biz maç maç düşünüyoruz’
Kadınlar Euroleague’de art arda 2. kez final oynamak için Bourges ile kozlarını paylaşacak olan Fenerbahçe’de Coach Roberto Iniguez, kendilerini zorlu bir maçın beklediğini söyledi.
Euroleague’de ilk 4 içinde
2 tane Türk takımı var. Belki gruptan 3 takım çıkabilseydi, Kaski de aralarına katılacaktı ama artık bayrak Fenerbahçe
ile Galatasaray Odeabank’ta.
Sekizli finallere kadar hiç
yenilmeyen Fenerbahçe, geleneğini burada da devam ettirdi, dün de Spartak karşısında çok zorlansa da sonuca gitti. Bir gün önce Galatasaray derbisinde büyük bir efor sarf eden, doğru dürüst dinlenemeden 16.30 maçına çıkan sarı-lacivertliler oyun içinde düzeni bir türlü oturtamadı.
Boyalı alan gücünden söz ettik sürekli ama dün de bu,
kağıt üzerinde kaldı. Spartak uzunları bizimkilere çok zor anlar yaşattı. Hücumdaki tek opsiyon da McCoughtry ile Pondexter’ın birebirleri gibi bir izlenim vardı. Sadece ikinci yarının başında biraz pas yapıldı, top dağıtıldı, Birsel kıpırdandı, temsilcimiz o anlarda rahatladı. İlk yarının sonundaki savuma ile ikinci yarının başındaki hücumun aynı anda yapılamaması, maçın hep ortada kalmasını sağladı.
Fenerbahçe’nin, Galatasaray’a karşı iki üstünlüğü gözüküyordu karşılaşma öncesinde; bir tanesi kadro genişliği, diğeri boyalı alandı. Hollingsworth sakatlığı nedeniyle yine oynayamayınca, Galatasaray’da Yacoubou’yu durdurması için sahaya sürülen Bone da bonus olarak art arda sayılar bulunca bu alandaki beklenti tersine gelişti. Bir de Zellous hücumda sazı eline alıp ilk yarıda 19 sayı üretti, devrede fark 9’a yükseldi.
İlk yarıda uzunlarından 15’te 2 isabetle 5 sayılık katkı alan, potasında 39 sayı gören Fenerbahçe, bu iki zaafa odaklanmıştı. Verameyenka-Yacoubou ikilisiyle pota altı sayıları bulmaya başlayan sarı-lacivertli ekip, savunmada da baskıya başladı. İşte o baskı, Galatasaray’ın sıkıntısını biraz daha belirgin yaptı. Dinlenmeden oynayan Işıl-Zelous ikilisi bu baskıya karşı zorlanınca, özellikle Pondexter, ilk yarıya 19 sayı sığdıran Zelous’a göz açtırmayınca ara hızla kapandı. Galatasaray’da Bone-Lyttle ikilisinin iyi oynadığı günde, Fenerbahçe’nin düzeni
değiştirmek için 4 kısaya dönüşü de dünün kritik hamlelerindendi. Galatasaray, bu hamleyi Bahar ile karşılamak istedi ama çok uzun zamandır süre alamayan milli basketbolcu da bekleneni veremedi.
Tüm