Böyle başladı, böyle gidiyor. Final serisinde ev sahibi kimse maça fırtına gibi giriyor, işi baştan bitiriyor. Ama Fenerbahçe’nin dünkü başlangıcı öyle böyle değildi. Hadi boyalı alan sertliğinin, rakibe yapılan baskının dozajının saha avantajı ile yükselmesi normal ama ilk periyotta 10’da 10 ile başlayan 13’te 13’e kadar devam eden, devre sonunda 18’de 16 ile biten iki sayılık yüzdesinin yarattığı atmosferde Galatasaray da gerginliğe kendisini fazlasıyla kaptırınca, maçın fotoğrafı ilk yarıda çekildi.
Sahaya öyle hırslı ve konsantre çıkmıştı ki sarı-lacivertli ekip, rakibinin potaya gitmesine hiç izin vermedi, ribauntlarda da üstünlüğünü kabul ettirdi. Galatasaray’da Ender’in yokluğunda tek başına kalan Arroyo da sinirlerine yenilip, takımın dengesini bozunca ilk yarıdaki her saniye sarı-kırmızılılar için felaket gibi geçti ve fark 24 sayıya kadar yükseldi.
İkinci yarının başında bu görüntü kısa süreli de olsa değişti. Fenerbahçe’nin farkın da etkisiyle ilk yarıdaki motivasyonunu kaybetmiş, Galatasaray da son kurşununu sıkmak için sahaya gelmişti. İlk yarıda en büyük eksiği dış şutları sokamamaktı Galatasaray’da, Cenk ve Erceg bu hastalığı bitirdi. Fenerbahçe de rakibine
Galatasaray’ın ‘kusursuz fırtına’ ile başladığı maçın ortaya gelişi bile büyük bir mucizeydi. Fenerbahçe, bundan önceki 3 maçta yaptığı en doğru iş olan Arroyo savunmasında bu kez fazlasıyla aksayarak ipleri tamamen rakibinin eline verdi.
Maçın başında Obradovic, bir önceki karşılaşmadan ders almamış olacak ki, yine boyalı alandaki üstünlüğünü kullanmasını engelleyecek bir beşle sahaya çıktı, Galatasaray’da özellikle Sinan sürekli boyalı alana penetre edip, rakibin bu zaafını kullanınca ev sahibine rüya gibi bir başlangıç şansı tanıdı. Zaten taraftarının çoşkusu, bir önceki maçı kazanmış olmanın motivasyonu ile oyuna giren Galatasaray, attıkça attı, farkı 16’ya kadar çıkardı.
Obradovic, o ana kadar gelişmeleri izlese de, rakibin hücum etmekte çok zorlandığı adam değişmeli savunmaya döndüğü anda maçı ortaya getirmeyi başardı. Çünkü bu düzende sarı-kırmızılı ekip potadan uzaklaştı ve kaderini dışarıdan bulacağı şutlara bıraktı. Fenerbahçe savunmasını en çok rahatsız eden iki isim Sinan ile Markoishvili’nin de yorgunluk nedeniyle o anlarda dışarıda olması, potaya gidişleri tamamen bitirdi, Fenerbahçe farkı göz-açıp kapayıncaya kadar eritti.
Fİlm farklı boyuta
G alatasaray, deplasmandan 2-0 ile döndükten sonra sahasındaki serinin kırılma maçına çok agresif başlamıştı. Tribünlerin de etkisiyle bu agresiflik her dakika arttı, sertlik düzeyi doruğa çıktı.
Aslında ikili oyunları daha çok kullanma fikri ile maça Zoric’li beşle başlamıştı Fenerbahçe, ilk dakikalarda bunun karşılığını da aldı ama ev sahibinin hem hücum ribauntlarına, hem de potaya gidişlerine çare bulamayınca Oğuz-Kleiza’ya döndü. Ancak iki takım birbirlerini o kadar iyi tanıyor ki, sahada kimler varsa, o beş için hazırlanmış oyunlar oynanmaya başladı. Rakibin boyalı alandaki kalınlığını bu kez Erceg ile cezalandıran sarı-kırmızılılar, öne fırladı.
Fenerbahçe’nin de taktiği hazırdı. Rakibinin Banvit serisinde çok başını ağrıtan, kısalıp yaptığı adam değişmeli savunma, hemen koz olmaya başladı. Galatasaray, yüzü dönük şut atalabilen uzunlarla, rakibinin bu taktiğini kırmaya çalışsa da, Ersin’in savunmada aksaması bu taktiğin de aksamasına yol açtı. Bir de rakipten 16 kez fazla gidilen serbest atış çizgisinde 18’de 9’da kalınca, büyük bir fırsat kaçtı. Alınan 8 hücum ribauntu, rakibin yaptığı 9 top kaybı hiç işe yaramamıştı.
MAÇ SONUNUN ÖNEMİ
Galatasaray 3. çeyrekte
Serinin ilk maçındaki skorun o güne özel bir durum olduğu gerçeği, dünkü müthiş mücadele ile net şekilde ortaya çıktı. Galatasaray’da Ergin Ataman, ilk maçta yapılan hataları çok iyi değerlendirmiş olacak ki, rakibin temposunu düşürmek için her şeyi yaptı. Boyalı alan savunması çok daha sertti, ribauntlarda da sarı-kırmızılı oyuncular fazlasıyla istekliydi. Zaten bu alandaki başarıları da maçın büyük bölümünün istedikleri gibi oynanmasını sağlayan etkendi.
Fenerbahçe de ana planı olan Arroyo savunmasını yine başarıyla yaptı, Bogdanovic belki de kariyeri boyunca savunmaya hiç bu kadar konsantre olmamıştı. Ömer ile Melih de o savunmayı devam ettirince Porto Riko’lu daha ilk yarıda top kaybı yapmıştı. Arroyo sayı atamasa da, bu kez etrafındakiler şut sokunca, çok da kriz yaşamadı Galatasaray, özellikle Markoishvili üçlükleriyle rakibin canını çok yaktı.
Ancak yine boyalı alandaki üretkenliği çok sınırlıydı sarı-kırmızılılar’ın ve maç boyunca da ona çözüm bulamadı. O sıkıntı da maçın sonunda planlarını fazlasıyla sekteye uğrattı. Rakibe ribauntlarda bu denli bariz üstünlük kurulmuşken boyalı alan yüzdesi biraz daha artsaydı, Galatasaray son 5 dakikasına 8 sayı önde girdiği
BEKO Basketbol Ligi’nde uzun süredir tartışılan yabancı oyuncu kuralı sonunda karara bağlandı. Bu kararın kulüpleri nasıl etkileyeceğini, geçtiğimiz sezonu ilk 4 içinde bitiren takımların temsilcileri yorumladı
Basketbol Federasyonu, önceki gün yaptığı yönetim kurulu toplantısında çok önemli bir karara imza attı ve uzun süredir gündemde olan yabancı oyuncu sayısını 5+0 olarak karara bağladı.
Geçtiğimiz sezonlarda 3+2 şeklinde uygulanan, 2 Türk oyuncunun sahada olmasını zorunlu kılan kararın uygulamasından vazgeçilerek yeni sezonda kadroda 5 yabancının da aynı anda sahaya çıkmasına imkan tanındı.
Kulüplerin isteği, özellikle Avrupa Kupaları’nda haksız rekabeti önlemek için yabancı sayısının artırılmasıydı. Oyuncular ise bu şekilde bir artışın altyapıdan basketbolcu yetişmesini zorlaştıracağını savunuyordu.
İki tarafa da yaradı
Basketbol Federasyonu aldığı karar ile aslında iki tarafın da isteklerini kısmen de olsa karşılamış oldu. Ancak devşirme oyuncuların durumu, kulüplerin alt yapıdan oyuncu yetiştirmelerini zorunlu kılacak adımlar hakkında henüz net açıklamalar yapılmadı. Karar sonrası, ligdeki düşük bütçeli takımların yöneticilerinden de olumlu açıklamalar
Final serisinin ilk maçına çıkarken Fenerbahçe’nin avantajlı olduğu noktalar vardı. Saha avantajı, rakibin daha play-off’ta daha çok maç yapması ve daha az oyuncuyla oynamasının getireceği yorgunluk bunların başlıcalarıydı. Ancak dün gece sahada gördüğümüz fark, bunlardan çok daha fazlasıydı.
Pınar Karşıyaka serisinde Dixon’ı savunarak ‘idman’ yapan Bogdanovic, istediği zaman bir savunma silahı da olabileceğini, Arroyo karşısındaki performansıyla ispatladı. Bir de bu görevi Ömer Onan ile dönüşümlü olarak yapınca, Porto Riko’lu potaya bakamadı. Bütün sezon onun üzerinden oynamaya alışkın olan Galatasaray da hal böyle olunca bir türlü ritmini bulamadı, hep geride olan taraftı.
Fenerbahçe, rakibini çok iyi analiz etmişti. Sete sette zorlanacağını bilen Obradovic, takımının rakip sahaya çok hızlı geçmesini istemiş, oyunu yönlendirde görevini de Preldzic’e vermişti. Mükemmel oynadı Boşnak oyuncu, Galatasaray savunmaya yerleşemeden doğru isme topu teslim etti, adeta Ergin Ataman’dan milli takımda Langford için kullanacağı devşirme hakkını, yeniden düşünmesini istedi! Hem ilk çeyrek, hem de devre sonunda orta sahadan attığı son saniye şutları ise onun iyi oyununa karşı bir
Kaybetmesi durumunda turu mucizelere bırakacak olan Banvit, yarı final serisinin ilk maçında yenildiği Galatasaray’ı, bu kez devirdi, durumu 1-1 yaptı. 4 kısalı düzende rakibine üstünlük kuran Bandırma ekibini, Sinan-Arroyo ikilisi de durduramadı
Yarı final serisinin ilk maçında Galatasaray’ın sert savunması ile karşılaşıp, dışarıdan berbat yüzde ile oynayarak kaybeden Banvit, ikinci buluşmada düzenden çıkmayı bir koz gibi kullandı, 69-67’lik skorla amacına ulaştı.
Maçın başında Banvit’in 11-0, Galatasaray’ın 13-0’lık serileri üstünlüğün el değiştirmesini sağlarken, Ermal’in uygun pozisyonlar bulmasına rağmen potaya gitmeyerek topu dışarıdaki isimlerle buluşturması, konuk takımın öne geçmesine neden oldu. İlk periyot 17-13 Galatasaray üstünlüğüyle bitti.
İlk çeyrekteki performansı ile sezon boyunca neden çok az süre aldığı sorusunu akıllara getiren, ‘Hairston’ın arkasına o kadar mahkum edilmemeliydim’ mesajı ile Türkler’in eline önemli bir koz veren Sinan, ikinci faulünü erken yapıp kenara gelince Galatasaray yara aldı. Çünkü Banvit, düzen basketbolunda işinin çok zor olacağını anlamış ve kısalma yoluna gitmiş, 4 kısalı düzende Markovic’ten önemli katkı alınca, sürekli
Pınar Karşıyaka’ya bu sezon 3 maçta da yenilen Fenerbahçe Ülker bu kez rakibine göz açtırmadı. Boyalı alanı çok iyi kullanan ve rakibin etkili silahı Batista’yı da akıllı savunması ile durduran sarı-lacivertli ekip, yarı final serisinde 1-0 üstünlüğü 19 farkla yakaladı
F enerbahçe Ülker bu sezon 3 kez yenildiği Pınar Karşıyaka karşısında play-off yarı finalinin ilk maçına çok kararlı başladı, çok akıllı oynadı ve ikinci yarıdaki performansıyla 88-69 galip gelip, seride avantaj yakaladı.
Sarı-lacivertli ekibin en önemli hamlesi, rakibin boyalı alandaki silahı Batista’ya gerekli önlemleri almasıydı. Topla her buluştuğunda ikili sıkıştırma ile karşılaşan Batista’nın, pas yeteneğini kullanarak arkadaşlarına yaptığı asistler sonrasında, Ömer’in oyuna girmesi, Bogdanovic’in kısa oyuncu savunmasına geçmesi ve Ömer’in Diebler’a yapışması maçı çözen hamle oldu. Çünkü Ömer yardıma gittiğinde pas açılarını da çok iyi kapattı, Batista sezonun en vasat maçlarından birisini oynadı.
Tabii ki Batista’nın etkisiz kalışında Oğuz Savaş’ın etkili oyununun da büyük rolü vardı. Hem savunmada, hem hücumda çok akıllı işler yaptı dev oyuncu, doğru kullanıldığında ne denli tehlikeli bir silah