Fatih Terim'in şansına her zaman çok güvenmişimdir.

22 Haziran 2016

Çok şükür Milli Takımımız son maçla Avrupa Şampiyonası’na merhaba diyebildi.

Şunu Fatih Terim’in ve futbolcuların anlaması gerekir ki kimse Milli Takımın başarısızlığından keyif duymuyor ve bunun için bir beklenti için girmiyor. Mesele hakkını vermek, bize vizyon olarak çok iyi olduklarına dair gösterdiklerini sahada her şeyleriyle ortaya koymaktır.

İspanya bir dereceye kadar ama Hırvatistan karşısında iyi futbol sergileyen bir takım izlemiş olsak, hatta galibiyet alabilsek ne Arda’nın performansını konuşulurdu ne de Fatih Terim’in ne kadar para kazandığını tartışılırdı.

Şu bir gerçek ki ilk iki maçta çok kötü bir takım izledik ve eleştirdik. Eleştirinin dozunu hakarete çevirenler olabilir ancak bu ülkenin ortalaması hakaret değil, eleştiridir.

Ortalama geçim seviyesinin 1.500-3.000 TL olduğu bir ülkede aylık kazancınız 1.000.000 TL’ye ulaşıyorsa öyle ya da böyle yaptığınız işin karşılığını vermek zorundasınız.

Yok öyle küsmeler, duygusal tepkiler vermeler.

Tablo önümüzde, tamamlanmış grup maçlarına göre kıl payı Arnavutluk’u geçebiliyoruz ve bir üst tura çıkabilmek için Portekiz, İsveç, İzlanda gibi takımların puanlar kaybetmelerini bekliyoruz.

Bu akşam kuş gidip

Yazının Devamı

Sayın Hocam, "takım olmak kardeşlikle başlar!"

21 Haziran 2016

Maalesef ülke olarak eleştiri ile hakaret arasındaki farkı bilmeden hareket ediyoruz. Küfürle yaşıyor hatta düşünüyoruz. Bunun her seviyede yaşandığını da çok iyi bilmeliyiz. Öyle olduğu için de kendimize edilen küfürlere karşı fazlasıyla duyarlıyken diğerlerine edilenlere bazen gülüp geçebiliyoruz.

Hatta başkalarına edilen küfürler nedeniyle o kişinin aldığı tavır üzerinden objektif yorumlar yapabilirken, aynı hakaret tarafımıza edildiğinde bir anda duyarlılığımız artabiliyor, duygusallaşabiliyor hatta saldırgan bir karşılık verebiliyoruz.

Önce şunu bir kenara koyalım.

Küfür etmek düşünmeden cevap vermenin ilk hareketidir.

Küfür eden kişi beyninin çok küçük bir bölümünü kullanıyordur, zaten diğer kısımlarını geliştirmek için yaşadığı süre boyunca hiçbir çaba içinde olmamıştır.

Küfür eden kişi küfre de en fazla duyarlılığı olandır, zaten ondan başka bir şey bilmemektedir.

Çevrenize bakın kim küfre karşı reaksiyon gösteriyorsa o kişinin ağzında küfür sakız olmuştur.

İstisnasızdır!

Yazının Devamı

Pardon, Hocam ne zaman başlıyorsunuz?

18 Haziran 2016

Mesele olduğundan bambaşka görünmeye çalışmaktır, yoksa yenilebilir, hezimete bile uğrarsınız; ancak insanlar potansiyelinizi bilir ona göre desteğini verir, beklentilerini sınırlandırır.

Kendinizi futbolun fatihi, vazgeçilmezi, her şeye hâkim, bilen ve değiştirebilen biri olarak pazarlarsanız sonuçları da böyle olur.

Öncelikle şunu belirtelim; sahada mücadele eden hele milli forma giymiş bir futbolcunun hakarete uğraması, küfredilmesi, yuhalanmasını asla anlamıyor, kabullenmiyorum.

Bu dün Volkan Demirel’di, bugün de Arda Turan’dır.

Ancak her şeyin başındaki kişi birinin hakarete uğramasına göz yumarsa diğeri yuhalandığı anda durumu açıklayamaz; çünkü ikincisinin ortaya çıkmasına ilkine gösterdiği ayrıcalıklı tutum neden olmuştur.

Bir sonraki aşamada sıra kendisine de gelebilecektir!

Zaten işin özü de burada gizlidir.

Türkiye eleme gruplarının en iyi üçüncü takımıydı. Beğenmediğimiz, hâlâ çantada keklik olarak gördüğümüz Çek Cumhuriyeti o grubu lider olarak tamamlamıştı.

Yazının Devamı

Sadece basketbol, sadece Fenerbahçe... Hepsi bu!

14 Haziran 2016

Fenerbahçe Basketbol takımı dün 75. Maçına çıktı.

Şimdi şöyle bir hesap yapalım.

Ligler 10 Ekim 2015 tarihinde başladığına göre aradan tam sekiz ay geçmiş. Bu ortalama 240 gün yapıyor.

Yani Fenerbahçeli basketbolcular üç günde bir maça çıkmışlar.

Üstelik bunların arasında Real Madrid, Panathinaikos, Bayern Münich, Khimki, Laboral ve CSKA Moskova gibi Avrupa’nın üst düzey takımları da var.

Türkiye Kupasını kazanmışlar.

Euroleague’de şampiyonluğu 1,8 saniye farkla kaybetmişler.

Ve dün çok zorlu geçen dördü Galatasaray, altısı Efes Pilsen olmak üzere on maçlık yoğun bir maç serisinin ardından Türkiye’de şampiyonluğa ulaştılar.

Yazının Devamı

Sıkışıp, Hızır'ın gelmesini bekliyoruz!

13 Haziran 2016

Avrupa Şampiyonasına yenilgi ile başladık; şaşırdık mı, hayır!

Ancak kendimizi çok farklı hayal ettiğimiz, bambaşka kategorilerde gördüğümüzden hayal kırıklığı yaşadık mı, evet!

Neymiş, orta sahası çok güçlü bir takımmışız!

Mesele önce takım olmak ve bununla da dışarıdan bakıldığında anlaşılabilen bir futbol oynamaktır.

Takım mıyız?

Gökhan Gönül Paris’ten basın bildirisi okuyor; Fenerbahçe’ye mesaj gönderiyor.

Ben yurtdışına gittiğimde ülkeyle bağım kopuyor, kim ne yapıyor çoğu zaman ilgilenmiyorum bile; çünkü bulunduğum yeri yaşamaya, hissetmeye çalışıyorum. Böylesine konsantrasyonu yüksek bir işin içinde turnuvaya gitmeden sözleşme konusunu halledemediği için herkes onu konuşuyor o da cevap yetiştiriyor.

Fatih Terim de bunu dışarıdan izliyor. Bunlar ancak bizim gibi anonim görüntü içindeki takımların içinde olabilecek türden şeylerdir.

Yazının Devamı

Türkiye'de sportif şiddetin kaynağı!

31 Mayıs 2016

Pazar günü oynanan Galatasaray OB-Fenerbahçe Türkiye Basketbol Ligi Play Off Yarı Final mücadelesinde yaşanan olaylardan ötürü Galatasaray iki maç ceza aldı.

Ezeli rekabette bunlar yaşanıyor mu?

Maalesef artık derbi dediğimiz gerçek budur.

Bitecek mi?

Bu şekilde devam ettiği sürece bitmeyecektir.

Nedenleri var; hatta Pazar günü çok çarpıcı bir takım olaylar ve sonuçlar da yaşanmıştır, şimdi bunlar üzerinde duralım.

Şu satırları çok dikkatli okuyalım.

Ben 57 yıllık gazeteciyim. Ne çıkarttığım gazetelerle, ne çıkarttığım dergilerle, ne yazdığım yazılarla gurur duyuyorum. Şöyle Bab-ı Ali'yi bakıyorum; "Şunların ustasıydım ben" diyorum, bu bana gurur veriyor. Bunlar yaşayan gururlar çünkü... 'Şunu ben yetiştirdim, bunu ben yetiştirdim' diye ağzımdan çıkmadı. Böyle bir laf duydun mu? Hayır. Ama ben de biliyorum, onlar da biliyor. Bu da bana yeter.(*)

Yazının Devamı

Fenerbahçe'de sorun sistem kurup yönetememek mi, yönetimin sistemsizliği mi?

30 Mayıs 2016

Çağımızda iki şey sürekli birbiriyle karıştırılır hale geldi.

Sistem ve yönetmek…

Hangisinin birbirinden önce yerine geçerek kullanıldığı da çok önemli bir detaydır.

Güncel bir konudan hareketle şöyle örneklendirebiliriz. Schengen uygulaması bir sistemdir ve içeriğinde birçok bileşeni beraberinde getirmektedir. AB üyesi her ülke Schengen’i kendisi yönetiyor. AB üyesi olmayan Türkiye’nin Schengen kapsamına alınmasıysa sistemin karmaşık yapısından ötürü siyasal ve yönetimsel anlamında uygun olsa da sistemin aradığı bazı kriterlerden ötürü gerçekleşemiyor.

Aziz Yıldırım, Fenerbahçe’nin başına geçtiğinde Kulüp gecekondudan farksız bir görüntü sergiliyordu. Yapılması gereken o kadar çok şey vardı ki!

Kulüp hem doğru yönetilmeliydi, bunun için bir sistem kurulmalıydı hem de sistemin işler hale gelebilmesi için de zenginleştirilmeli, kaynaklar yaratılmalıydı.

Aziz Yıldırım’ın bana göre spor tarihimizin genel “paradigmasını” da değiştiren devrim niteliğindeki sistem kurgusu çok büyük bir başarıdır.

Geriye dönerek yapısal anlamda Fenerbahçe’nin tüm bileşenlerini incelediğinizde bu başarıyı görürsünüz.

Yazının Devamı

Fenerbahçe’nin kaybedecek daha çok finalleri var!

27 Mayıs 2016

Takım sezonun son maçına çıkmış, final oynuyor, kenardaki adam yere çömelmiş not alıyor. Ne yazdığını anlayabilmek mümkün değil.

Bir koç düşünün ki silinebilen mürekkepli kalemle tahtaya çizdiği her set sayıya dönüşüyor; kurduğu her hücum veya savunma seti insanların hafızasına, gönlüne kazınıyor…

Bir teknik adam düşünün koca bir sezon sadece kazanamayacak bir takım sahaya çıkarıp, asla gol atamayacak bir taktik kurgu veriyor ve öyle de oluyor; sonra ısrarla çömelip notlar alıyor.

Neyin notunu alıyorsun?

Anlayamadığın ya da hafızana girmeyen ne var ki ortada?

Bir önceki maçtan farklı ne görüyorsun da sana ilginç geliyor?

Biz senin gördüğün şeyi daha göremedik!

Yazının Devamı