"Bush Doktrini", oturup beklemek yerine, kitle imha silahlarının tiranların elinden alınmasına dayanıyor. Bu doktrin, "özgürlüğünü isteyen herkesin yanındayız" sloganıyla ifade ediliyor. Başkan Bush, daha ikinci halka seslenişi sırasında "özgürlüklerin yerleşmesi adına her despot yönetime karşı haçlı seferi düzenleyeceklerin" açıklamıştı.Şimdiye kadarki Amerikan başkanlarının söylemleri de bu yaklaşımlara benzerdi ama başka ülkelerin iç işlerine karışma konusunda çok daha temkinli konuştular. Önceki Amerikan Başkanlarının, Soğuk Savaş ve komünizm tehdidi sırasında bu söylemi dile getirmeleri ile Başkan Bush'un dünyadaki tek süper gücün Amerika olduğu bir ortamda aynı söylemi dillendirmesi, Amerikan dış politikasında çok farklı yaklaşımlarla karşılaşabileceğimizi gösteriyor. Gösterdi de.Amerikan Dışişleri Bakanı Rice, Kahire Amerikan Üniversitesi'nde bu yaz yaptığı konuşmada, Ortadoğu'da şimdiye kadar istikrarı savunduklarını, bundan sonra ise demokrasiyi savunmanın zamanının geldiğini söyledi. Ancak, örneğin Pakistan'da nükleer güç var ama terörizme de şiddetle karşı koyan Müşerref rejimi destekleniyor. Öte yandan, 11 Eylül saldırısında rol oynayan 19 teröristten 15'inin Suudi Arabistan uyruklu olması, bu ülkeyi Amerika'nın dış politika hedefinin ilk sıralarına yerleştiriyor ama yapılan fazla bir şey yok. Irak'ta demokrasiden bahsedilirken, sünnilerin temsil kabiliyetleri neredeyse yok ediliyor. Kuzey Kore, istenilenin yapılamamış olmasına başka bir örnek.Amerikan diplomasisinin görünürdeki en önemli sorunlarından biri, "dünya kamuoyu"nu fazla önemsememesi. Ama, Irak'ta istenilen elde edilemezse, Birleşmiş Milletler veya Avrupa Birliği ülkeleriyle işbirliğine gidilme olasılığı var. Amerika'ya yapılan diğer bir eleştiri, "özgürlükleri güç kullanarak sağlama" politikası. Aslında, güç kullanarak sorunları çözme alışkanlığı, demokratik özgürlükçü rejimlerle fazla bağdaşmıyor. Amaç, iyi olsa bile yöntem kötü. En azından, bu yaklaşım nedeniyle çeşitli kaos ve komplo teorileri üretiliyor. Önümüzdeki yıl, Bush dış politikasının en büyük sınav yılı. Büyük olasılıkla, politikalarda bir yumuşama ile karşılaşacağız. ytoruner@milliyet.com.tr Amerika Birleşik Devletleri'nin (Amerika) şimdiki dış politikası, demokratik yönetimleri dünyanın her yerinde iş başına getirmeye dayanıyor. Bu politika, "hangi ülkede veya kültürde olursa olsun, tiranlara son" söylemiyle biçimleniyor. Amerika'nın siyasi ve ekonomik güvenliğinin, demokratik özgürlüklerin yaygınlaştırılmasına bağlı olduğu vurgulanıyor. Dünyada barışın sağlanmasının en çok Amerika'nın işine geldiği de gizlenmiyor. Ne de olsa, demokratik sistem içinde, uluslararası otoriteler tarafından her şeyin daha iyi kontrol edilebileceği anlaşıldı.
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025