Gerçekten de, Babacan ekonomiden sorumlu ama işi, ekonomik model yaratmak yerine durumu idare etmek. Ekonomi yönetiminde IMFnin ve bürokratların tercihlerinden başka hiç bir üretim yok. Örneğin, "faiz dışı fazla" konusunda İMFyi ikna etme çabaları "dostlar alışverişte görsün" prensibiyle yürütülüyor. Çünkü, bu konuda alınabilecek bir ödün hem IMF hem de Merkez Bankası politikalarını yumuşatabilir. Babacan bu konuda "borç stoğunun düşmeye devam edebilmesi için nasıl bir faiz dışı fazla rakamı gerekliyse onun yapılacağını" söyledi ve ekledi "tabii, yüksek bir faiz dışı fazlanın devam etmesi gerekiyor". Durum, böylelikle idare edilmiş oluyor. İşte, "yönetim"le "idare"nin farkı. İşte, herkesi çileden çıkaran davranış biçimi. İşte, "takiyye".AK Parti, şimdiye kadar bir ekonomik model yaratamadı. Ne seçimlerde ekonomi konusunda verdiği sözleri tutabildi ne de IMFin dikte ettiği politikalardan IMFi ikna ederek bile yumuşama sağlayabildi. Öyle ki, karar veremeyen ve verilen kararın da sorumlusu bulunamadığı için güven sağlayamayan bir koalisyon hükümeti olmaması dışında "ekonomik ortam"da hiç bir değişiklik yok. Güven, tamamen "tek başına hükümet" olma durumu sayesinde, geçici olarak sağlanabilmiş durumda. Herkes "kim olsaydı aynı şeyleri yapardı" diyor. AK Partinin ekonomideki "yaman çelişki"si işte bu. Ona, işsizliğe biraz olsun çare bulacak, hiç olmazsa mevcutlarda onarım yapabilecek hatta bazı yenilikler yapabilecek bütçe lazım. Ama, IMF olmaz diyor. IMFnin bu direnmesine karşı, Hükümet de belediyeleri özerkleştirmekle IMF politikalarıyla ezilen genel bütçe dışında yatırım yapabilmeyi düşünüyor. İstanbul "tüp geçiş projesi" bunlardan birisi. Son günlerde, kulislerde hükümet değişikliğinden yoğun biçimde bahsediliyor. Herkesin, üzerinde "kalıcı" olarak ittifak ettiği isim Babacan. Bu durumda, onun politikalarına değil politikasızlığına karşı olan bakanlara yol görünüyor. Reis ise, küskün yaratmak istemiyor. Göreceğiz. ytoruner@milliyet.com.tr Bu Hükümet, değişmeden böyle zor gider. Geçtiğimiz günlerde Ali Babacanı hafif tenkit eden bir yazımdan sonra iki Bakan biri doğrudan, biri aracılar vasıtasıyla arayıp beni tebrik etti. Gerçekten de, Hükümet içinde ekonomi yönetimi ve tercihler konusunda sıkıntılar var. Maliye Bakanı tarafından iletilen bir rica, Babacan tarafından kesinlikle yerine getirilmiyor. Ama, Babacan önce "Bundan Reisin haberi var mı?" diye soruyor. "Yok" denirse, cevap "Hayır". Babacanın Dış Ticaretten sorumlu Devlet Bakanı ile sürtüşmesini ise duymayan kalmadı. Son sürtüşme Bakanlar Kurulundaki Merkez Bankası sunumu sırasında yaşandı. Ondan bir hafta önce de, "IMFle devam" konusunda Başbakan ile Babacan arasında farklı beyanla karşılaşmıştık. Son olarak da, Babacan ile Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sayının Ziraat Bankası kredileri konusunda ters düştüğünü gazetelerde okuduk.