Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Neyse ki, IMF'in "mali piyasalarda güven sağlanmalı, faiz aşağı çekilmeli" açıklamaları bulanıklığı giderdi. Devlet Bakanı Ali Babacan'ın dünkü ayağı yere basan açıklamaları da faiz konusunda yapılması gerekenleri gerçekçi bir biçimde ortaya koydu. Babacan "faizler emir verilerek değil, hedeflere ulaşıldıkça düşecek" dedi. Bu zamanında ve gerçekçi bir açıklama idi.Yüksek reel faizler, sebebi ne olursa olsun ve nasıl düşürülecek olursa olsun, şu anda ekonomimizin en büyük sıkıntısı. Bu sıkıntının nasıl aşılacağını tartışmadan önce, "Reel faizler gelişmiş ekonomilerdeki gibi normal seviyelerde olsaydı ne olurdu?" sorusunun cevabını bilmemiz gerekli.İşte cevaplar: İç borçlar için ödediğimiz faiz, yılda yaklaşık 23 milyar dolar daha az olurdu.Dış borçlar için, çoğu yabancılara olmak üzere ödediğimiz faiz yaklaşık 8.5 milyar dolar azalırdı.Mevduat ve repo faizleri düşer, bankalara bu yolla yılda yaklaşık 14 milyar dolar fon aktarılır, bankacılık sektörü reformu kolaylıkla yapılır, bankalara el konulma nedeniyle yapılan yersiz harcamalar son bulurdu.Kredi faizleri düşer, bu yolla yatırımcıya yıllık 10 milyar dolar civarında fon aktarılırdı. Sonuçta, yatırımlar çığ gibi artar, işsizlik gittikçe azalırdı.Faizlerin düşmesi, borsayı canlandırırdı. Borsada hisse senetleri yükselir, borsa yatırımcısı kar eder, borsaya açık şirketlerin durumu düzelir, yeni açılımlar söz konusu olurdu. Borsanın yükselmesi yeni yatırım anlamına gelir, dışarıdan gelecek yatırımlar da düşünülürse, bu yolla 30 milyar doların üzerinde bir para ekonomiye kazandırılırdı.Faizlerin düşmesiyle, döviz fiyatları artık Türk lirasının faiz getirisiyle karşılaştırılmaz, "döviz krizleri" yaşanmazdı.Vergi reformu daha kolay yapılır, her yeni gelen hükümet "bir defaya mahsus" diyerek, aynı vergiyi tekrar almaya kalkmazdı."Reyting"ler yükselir, yabancı yatırımcı hesabını daha iyi yapabilir, ilave tedbirlerin de alınmasıyla yılda yaklaşık 5 milyar dolar kalıcı yabancı yatırım gelirdi.Bütün bu paralar (yaklaşık yıllık 50 milyar dolar) yatırıma ve üretime yönlenir, ülkenin süratle büyümesi sağlanırdı.Sağlanan istikrar ve yabancı yatırımcı akımı nedeniyle, özelleştirmeler daha kolay yapılır, devletin varlıkları daha iyi fiyatla satılabilirdi. Sonuçta, "ek bütçe" yapma ihtiyacı ortadan kalkar, "bütçe denkliği" bile konuşulabilirdi.Piyasalaşma ve gayrimenkul kredisi sistemi daha kolay sağlanır, sigortacılık gelişirdi.Merkez Bankası'nın piyasadan çektiği paralara ödediği faiz yıllık yaklaşık 2.6 milyar dolar azalırdı. Bu faizin yarattığı enflasyonist baskı kalkar, daha kolay ve sağlıklı para politikası yürütülürdü. Geçen hafta ekonominin teorisini de, pratiğini de bilmeyen ama dedikodusunu bilen bir gazete muhabiri esti, gürledi. "Faizleri indirmeye çalışmak ihanettir", "Çiller faizleri indirmeye çalıştığı için kriz çıkardı" gibi saçma sapan esintilerle kafaları karıştırdı. Kısacası, reel faizler düşerse üretim ve büyüme artacak, sorunlar çözülebilir noktalara gelecek. Verilen sözler gerçekleştikçe, güven sağlanacak. Güven sağlandıkça, reel faizlerin düşmesi gündeme gelebilecek.Ama, faizleri düşürmek için yapılması gereken teknik düzenlemeler de unutulmamalı! ytoruner@milliyet.com.tr ***