Artık Kıbrısa vizesiz giremeyeceğiz. Kıbrıs Elçiliğinin önünde de vize alma kuyrukları oluşacak. Çünkü, Kıbrıs Avrupa Birliği (AB) toprağı sayılacak. Ama, Yunanlılar için aynı şey söz konusu değil. Onlar Avrupa Birliği vatandaşı oldukları için ellerini kollarını sallayarak Kıbrısa girip çıkacaklar.Artık teknelerimiz Kıbrısa fazlaca yaklaşamayacak. İzinsiz Girneye demirleyemeyecek. Bunun da ötesinde, Türkiye ile Kıbrıs arasındaki denizin yarısı da Kıbrısa devredilmiş olacak.Bir kere daha kanla korunan topraklar masa başında terk edilecek. Dünya tarihinde ilk kez, daha içeriği bile anlaşılamayan, bir kişinin (Annanın) hazırladığı söylenen, ancak bir kişi tarafından hazırlanamayacak kadar kapsamlı olan bir plan, oldubittiye getirilip oylanarak, bir ülkenin kaderi değiştirilmiş olacak.Oylamadan bir ay sonra, bir Kıbrıslı Rum vatandaş AB mahkemelerinde dava açıp, kuzeyde mülk edinme hakkının olmadığını, bunun AB hukukuna aykırı olduğunu söyleyip Annan Planının bu konuda bizi koruyan tüm maddelerini iptal ettirecek; Türkiye bir kez daha eline verilen havuçla kalacak. Türk ordusu ciddi biçimde prestij kaybedecek. Halkın "Nasıl olsa ordumuz var. Hükümetler yanlış yapsa bile ordumuz durdurur" inancı yok olacak. Halkın, Türk ordusuna olan güven endeksi düşecek. Türk ordusu artık, "idare edilir" konuma yerleşecek. Türkiye "emperyalist güçlere karşı çıkabilen tek azgelişmiş ülke" olmaktan çıkacak. Belki, bir süre sonra Güneydoğuda da bir isyan çıkarılıp bir plebisit de orada yapılacak. Biraz daha toprak verilecek.Buraya kadar Türkiye kayıpta ama, Kıbrıs vatandaşlarının ve Türk hükümetinin bir kaybı yok, hatta kazançları var gibi görünüyor.Ancak, kazın ayağı öyle değil. Hem Kuzey hem de Güney Kıbrıslılar için hayat gittikçe zorlaşacak. Kuzey Kıbrısa akan Türk yardımı kesilecek. Çoğu devlet dairelerinde çalışmakla geçinen, birkaç kez emekli olabilen Kuzey Kıbrıslıların bu olanakları kalkacak. Pek çalışmadan yaşadığı, hep verileni almakla geçindiği, Güneye nispetle daha eğitimsiz bilinen Kuzey halkı kurulacak yeni kapitalist düzenin patronları değil, işçileri olarak kalacaklar. Patronların (yani, Güneydeki zengin işadamlarının) daha da zenginleşmesi onların da alacakları payı artıracağndan zenginlerin daha da zengin olmaları için dua edecekler. Yine de durumları kötü sayılmayabilir. Dünyaya açılmak onlara yeni olanaklar sunacak; hatta, aralarından zengin birkaç işadamı bile çıkarabilecekler.Güneydeki zenginlik Ortadoğu ülkelerinin "kara para aklama cenneti" olmaları nedeniyle oluştu. Yoksa, Güneyde ne sanayi ne marka ne petrol ne maden var. Güney, ABye girmekle "kara para" aklama merkezi olmaktan çıkacak. Böylece, hem AB hem de ABD Güneyi ve ne yaptığı pek belli olmayan Kuzeyi kontrol edecek. Sonuçta, Kıbrıs kendisine biçilen görevi yapacak. Muhtemelen bir turizm merkezi olacak. Ama, ne Güneyde ne de Kuzeyde eski, hak edilmeyen zenginlik olmayacak. Kuzey Kıbrıslılar için en acısı ise, artık acil durumda güvenebilecekleri bir Türkiyeleri olmaması.Artık, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. ytoruner@milliyet.com.tr 24Nisanda Kıbrısta Annan Planı için yapılacak halkoylamasından sonra Türkiye tarihinde yeni bir sayfa açılıyor. Artık, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çünkü, büyük bir olasılıkla hem Kuzey hem de Güney Kıbrıs halkı plana "evet" oyu kullanacak. Bakın 24 Ocaktan sonraki süreçte karşılaşacaklarımıza: