Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İşte, sunumla ilgili birkaç tespit: Sunumda, enflasyonla mücadelede dönüm noktaları olarak Mayıs 2001de Merkez Bankası Kanununda yapılan değişiklikler ve Kasım 2001den itibaren kamuya kredi açılmaması gösterilmiş. İki görüş de yanlış. Kanunda yapılan değişiklikler bankayı eskisinden iyi yere taşımadı. Banka yasadan önce daha özerkti. Sunumdaki grafikten de anlaşılacağı üzere kamuya kredi açılmaması her şeyi çözmüyor. Zamanında ölçülü bir kredi açmak, sonradan keseyi boşaltmayı önleyebiliyor. Bunun en iyi örneğini 2001 krizi sırasında yaşadık.MBnin grafikleri TLnin % 50nin üzerinde değer kazandığını gösteriyor. Kendi grafikleri, dolar kurunun 1.950.000.- TL olması gerektiğini söylüyor. MB hala değerli paranın enflasyona etkisi olmadığını savunuyor. Yanılıyor. MB geçmişte de bir kez kurun bugünkü değere geldiğini söylüyor. Doğru. Ama, ondan sonra da 2001 krizi çıktı.Kontrol edilmesi gereken en önemli büyüklüğün "faiz dışı fazla" olduğu söyleniyor. Denilene göre, yüksek faiz dışı fazla olgusu sürdürüldükçe, kamu borcunun sürdürülebilirliği kolaylaşıyor ve borçlar azalıyor. Yani, aslında programın bütün yükü "faiz dışı fazla"yı sağlamakla mükellef Maliye Bakanlığında. Kısacası, tokmak MBde, davul Maliyede. Ancak, teorik olarak doğru gibi görünen bu söylem, pratikte pek geçerli değil. "Faiz dışı fazla"mız sürüyor ama iç ve dış borçlarımız da TL ve dolar bazında gittikçe artıyor. Çünkü, ekonomi büyümedikçe bu "faiz dışı fazla" ile hiç yatırım yapılmasa bile borçlarımız yüz on yıl sonra yönetilebilir hale geliyor. İşte, sorun burada.MB genel gidişata ilişkin bekleyişler düzeldikçe faizlerin düşürüldüğünü, bozuldukça yükseltildiğini söylemektedir. Faiz oranlarını belirleyen önemli bir etkenin bankanın İktisadi Yöneylem Anketi sonuçları olması düşündürücü. "Sermaye hareketleri serbest iken, hem faiz oranları hem de döviz kuru aynı anda belirlenemez" görüşü ise uzun dönemler için doğru, kısa dönemlerde yanlıştır.MB, "Bugünkü döviz kuru rejimi barometre görevi yapıyor ve şok emicidir" diyor. Bu, MB için doğru olsa bile, ekonominin geneli için yanlıştır. Keskin dalgalanmalar, spekülatif hareketler yaratmakta, dövizle borçlananları sıkıntıya sokmakta ve faizlerde yükselme baskısı yaratıp Hazineyi ve bankaları sıkıntıya düşürmektedir. MB dalgalı kur riskinden korunmak için piyasalar olduğunu söylüyor. Oysa, yeterince derin piyasa yok, yanıltıyor.MB, "Kur, dış rekabetin tek ve en önemli unsuru değildir" diyor. Oysa, tek değil, ama en önemli unsurudur. Sunumun en sonunda, Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu ile Kamu Yönetimi Temel Kanunu övülüyor. Oysa, bu yasaları övmek ya da yermek MBnin işi ve vazifesi değil. Öyleyse neden? Çünkü, bu yasalar teftiş kurullarını yok ediyor. MB de teftiş kuruluyla mahkemelik olmuştu.Sahi, MB tarihinde ilk kez, hükümetçe seçilen bir denetim kurulu üyesi neden görevine başlamadı? ytoruner@milliyet.com.tr Haftanın ilk günü Merkez Bankası (MB) hükümete bir ekonomik sunum yaptı. Sunum çok hoş ama yanlışlarla dolu.