Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu yüzyılda dünya dört büyük gücün çatışma alanı olacak. Bunlardan en büyüğü ABD. Diğerleri; AB, Rusya ve Çin.ABD, zenginliği ve uluslararası sularda hareket edebilme olanağını da kullanarak, dünyanın en güçlü ülkesi ve lideri olma özelliğini bu yüzyılda da korumak istiyor. Korumak zorunda da.AB, kendisi de Avrupa kadar büyük olan ve yeniden uyanma periyoduna giren Rusyaya doğru genişleyemez. ABnin şu anda en büyük eksiği yeterli enerji ve doğal kaynaklarının olmaması. Bu kaynakların en bol bulunduğu bölge Ortadoğu. ABnin Ortadoğuya tek çıkış kapısı ise, Rusya olamayacağına göre, Türkiye. Bu yüzden, AB Türkiyeye doğru genişlemek zorunda ve Türkiyeden vazgeçemez. Ancak, Türkiyenin ABye üyeliği bir çok sorunu beraberinde getirecek. Bu nedenlerle, AB yıl sonunda vereceği cevapta, Türkiyeyi kaybetmeyi göze almadan, sorunların hafifletilebileceği çözüm için çalışacak. Eğer AB çıkarlarıyla çelişen karar almazsa, Türkiyenin üyeliğine verilecek cevap, bazı şartları da taşıyan bir "evet" olacaktır. Bu cevap önümüzdeki dönemde Türkiyeye olan ilgiyi arttıracaktır. Bu ise, hükümetin elini güçlendirecek; muhtemelen de AK Partiyi bir erken seçime götürecek. Seçim sonucunda oluşacak aritmetik Tayyip Erdoğanı Cumhurbaşkanlığına taşıyabilir.ABD, Rusyanın ve ABnin güçlenmesini ve euronun dünya parası olma olasılığını engellemek için Rusyanın ve ABnin etrafını sarma politikası geliştirmiş bulunuyor. Buna "Büyük Ortadoğu Projesi" deniliyor. Bu nedenle de "Büyük Ortadoğu" Kuzey Afrikayı, Ortadoğuyu, Anadoluyu, Kafkasları ve Kazakistana kadar Türki Cumhuriyetleri kapsamakta. ABD, "Büyük Ortadoğu"nun başkenti olarak İstanbulu düşünmekte. "Büyük Ortadoğu" halkası içinde Türk kökenli cumhuriyetlerin bulunması gerçeğine ek olarak, Türkiyenin "ılımlı İslam" elbisesini giymeye hazır görünmesi, kilit ülke olarak seçilmesinde rol oynadı. Doğal olarak, Türkiyedeki yönetim, mutlaka ABDce kontrol edilecektir. ABD, Türkiyenin ABye girmesini hem İngiltere ve İspanyadan sonra üçüncü çıban başı olacağı, hem de AB sistemini rahatlıkla yıpratacak bir nüfusa sahip olduğu için istiyor. Bu durumda, AB "yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal" ikilemi içinde bırakılmakta.ABD, Ortadoğu sorununun iyi güdülen bir Türkiyenin çözebileceğine inanmakta. Osmanlı Devleti döneminde Ortadoğu çok rahat idare edilmiştir. Aslında, belki de en büyük hata Birinci Dünya Savaşı sonrası Ortadoğunun Osmanlıların elinden alınması ile yapıldı. Şimdi, Osmanlı Devleti (belki de Halifelik) yeniden canlandırılmak isteniyor. ABDye göre, Türkiye Cumhuriyetinin devlet sistemi "Ilımlı İslam Cumhuriyeti"ne dönüştürülerek bu sağlanabilir. Hükümet de bu sistem için en elverişlisi. Türkiyede önce kriz çıkarılması, sonra da ekonominin düzelme sürecine sokulması bu amaçla yapıldı. Bu durumda, Türkiye Ortadoğuda gittikçe artan sorumluluk yüklenecek. Muhtemelen, bu sorumluluk Türk Ordusuna ciddi görevler verilmesi ile yerine getirilecek. Ortadoğuda Osmanlılarca sağlanacak bir barış İsraili de rahat ettirecek. Bu nedenle, plan İsrailce de desteklenmektedir. Dünyada olup bitenin bu anlatılanlarla izahı oldukça kolay yapılabiliyor. Yukarıdaki stratejik açıklama, medeniyetlerin çatışması veya olası doğal afetlerle karşılaşılabileceğimiz gibi komplo teorilerinden çok daha inandırıcı. Bir de olup biteni bu gözlükle seyredin bakalım. ytoruner@milliyet.com.tr Çok güvendiğim bir stratejist dostum, dünyada olup biteni şöyle özetledi: