ÖZTÜRK Serengil'in fevkalade yetenekli bir sanatçı olduğundan hiç kimsenin şüphesi yok. Ama rahmetli yaşamı boyunca bir türlü beklediği istikrarlı ortamı yakalayamadı, fırtına içinde çalkandı durdu, kah kazandı, kah kaybetti.
Bir zamanlar filmleri kapalı gişe oynayan, deli saçması uydurma kelimeleri, konuşmaları neredeyse toplumun dili haline gelen Öztürk'ü yaratanı da unutmamak gerek! Dev bir aktör Mücap Ofluoğlu.
Rahmetli Doğan Nadi ve Baki Süha Edipoğlu'nun bile dilleri alışmıştı; Park Otel'in barında demlenirken, kapıdan Mücap'ın girdiğini görünce bağırırlardı:
- Mücapajj geliyor! Çevre kahkahadan kırılırdı!
Mücapajj, kelaj, çöcük, abidik gubidik, gırgıraj ve yüzlerce uyduruk kelime binlerce deyim.
Düşününüz, topluma yön veren ünlü aydın kişiler bile biraz gönüllerini ferahlatmak için böyle konuşmaktan kendilerini alamıyor, bir yandan da gırgır geçiyorlar!
Ama zamanla bu iş öylesine tehlikeli bir hale dönüştü ki; 7'sinden 70'ine insanlar "şepkemin altındayım", "Yeşşee" diye bağırmaya başladı. Okullar, eğlence yerleri, sinemalar ve sokaklarda bu acayip dil konuşuluyordu. Abidik gubidik artık ailelerin huzurunu bozmaya başlamıştı!
O devirde bugünkü gibi TV filan yok; salgın hastalığın taşıyıcısı sadece sinemalar ve insanlardı, aralarındaki müthiş elektrik akımını kesmek, durdurmak mümkün değildi!
Kısacası Türk toplumu zor kurtuldu abidik gubidikten! Bu olay bir yozlaşmanın simgesi olarak görüldü, yeni dilin yaratıcısı Mücap Ofluoğlu ile taşıyıcısı Öztürk, herkes kadar rahatsız oldular paçalarını güç kurtardılar.
* * *
BİRKAÇ gün önce Mücap, geçmişin bu büyük salgınını TV'de anlatırken ben de o günleri hatırladım! Sadece sinemalarla toplum böylesine sarsılırsa, deli saçması tutkulara kapılırsa, bugün her biri uzay gemisi gibi dehşetengiz pek çok TV kanalının hiç değilse otokontrolleri olmazsa kimbilir başımıza neler gelebilir diye düşündüm!
Halbuki gelebilir değil, gelmişti bile!
Uyuşturucu partilerinde yakalanıp feryat figan serbest kalan, ama idrarında kokain çıkan... ve o çevrelerden kopamayan kimler ve kimler o müthiş TV ekranlarında bugün en makul yıldız! Kabadayılar, magandalar, falanlar filanlar hiç de özenilmeyecek objeler böylesine değerli mi, böylesine vazgeçilmez mi?
Dönüyor dolaşıyor aynı tipler karşımıza çıkıyor!
* * *
TV kanalları bunları el bebek gül bebek tutuyorlar, reklamlarını yapıyorlar. Birtakım masum, romantik genç erkeklerimiz, kızlarımız "demek, şöhret olup para kazanmak için bu yoldan geçmek gerek" hevesine kapılmaz mı?
TV'ler toplumun görgüsünü, bilgisini artırır, yaşam tarzını en uygar düzeye yükseltir. Göze, kulağa, beyne hükmeder; uyuşturucudan, alkolden, şiddetten toplumları arındırabilme gücü var TV'lerin. Ama tam aksi işlevi yapması da mümkün, iyi ellerde olmazsa!
Ailelerin önemli bir şikayetleri de şu: Eşcinsellik ekranlarda müthiş prim yapmaya başladı gibi görünüyor. Eskiden eşcinsel olduğu bilinen sanatçı, şarkısını söyler, sanatını icra ederken bir terbiye bir edep içinde işini yapar, dişiliğini veya erkekliğini ortalara döküp çılgınca hareketlerle pazarlamazdı.
Eğer bu hürriyet demekse, demokrasi demekse, sınırlarını da mutlaka önce TV yöneticileri çizmeli! Oyunun kurallarını koymalı, yoksa bir gün tencerenin kapağı havaya fırlayabilir!
Geçen gece yine kanalların birinde yani aynı yolun yolcusu bir hanım şikayet ediyor kendisine fırsat veren yapımcılar için:
- Artık bu işin suyu çıktı. Yargısız infaz yapıyorlar, bizi mahkum ediyorlar, diyordu.
Pes vallahi!..
Yazara E-Posta: y.cetiner@milliyet.com.tr