Yılmaz Çetiner

Yılmaz Çetiner

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

O gün hepsinin kafasında Cumhurbaşkanı'nın rektörleri kabul etmesinin nedeni yatıyordu, buna cevap bulmaya çalışıyorlardı!Başbakan da tuttu "Bayram değil, seyran değil" niçin böyle sorular soruyorsunuz deyiverdi! Ancak, iki bayram arası yani Cumhuriyet Bayramı ile Ramazan Bayramı arasıydı o gün. Üstelik kendisi de seyrana çıkıyordu! Genç meslektaşlarımız, "Hem bayram hem seyran" diye düşünmüş olabilirler! "BAYRAM değil seyran değil." Bu soruları sormanın yeri mi yani gibilerde bir laf etti Başbakanımız! Biraz da haklıydı! Tam Ortadoğu'da seyrana çıkarken böyle sorular sorulur mu? Genç muhabirler cıva gibi kayıyorlar, onları tutmak ne mümkün. İstihbarat şefleri, genel yönetmenleri bile sorularını frenleyemiyor! "Bayram değil seyran değil, eniştem niçin beni öptü?" Erdoğan'ın ettiği sözün aslı böyle. Ama niçin böyle? Hikâye bu ya...Eski bir konakta kalabalık bir aile yaşarmış. Ana, baba, kardeşler, kayınbiraderler, enişteler, baldızlar, çoluk çocuk...Enişte çapkın bir adammış, baldızı da bir içim su, dilber mi dilber, ablasının tazesi, güzeli, ayrıca da fıkır fıkır bir kızcağız.Eniştesinin gözü hep onda! Baldıza iştiha ile bakıyor, fırsat kolluyor! Kadınlar hiç böyle bir ilginin farkına varmaz olur mu? Baldız hanım nedense hiiiç fark etmemiş! Eniştesi onu kapının arkasında kıstırıp doya doya öpene kadar! Ama yine de "Bayram değil seyran değil, eniştem beni neden öptü?" diye kızcağız düşünüp dururmuş! Çapkın enişte Ahh eski bayramlar öyle güzel olurdu ki! Hayıflanıp dururuz geçmiş günleri anımsayarak! Tüfek icat edildi mertlik bozuldu misali, telefon, televizyon, elektrik... Uygarlık, yüzlerce araç buldu hayatı kolaylaştıran. Bayram öncesi günlerce hazırlık yapmıyor artık insanlar. Evlerinde iki gün, üç gün hamur yoğurup baklava börek hazırlamıyor. Reçel de öyle. Hepsini hazır alıyor çoğu aileler. Ve hele dışarıda çalışan, vakti olmayanlar.Akraba dost ziyaretleri artık mümkün mü? Bırakınız Anadolu Rumeli yakasında oturanları, Fatih'ten, Aksaray'dan, Beşiktaş'a, Bebek'e, Şişli'ye, Mecidiyeköy'e gitmek artık Ankara'ya gitmekten daha güç! Geceleri saat 9-10'a kadar trafik lebalep! Ve bir de ateş pahası!- Aloo... Bayramınız kutlu olsun yanaklarından öperiz. Amcamın ellerinden öperim, söyle olur mu? Bayramdan sonra görüşürüz!Şimdi artık mektup da kalktı, telefon, hele cepler çıkalı. Oturup dakikalarca yazı yazmak kimsenin işine gelmiyor! Bence asıl kimsenin harcı değil! Pek çok üniversite mezunu bile bakıyorum iki satırı bir araya getiremiyorlar. Türkçe yok, kaligrafi yok, imla yok!Bir de Atatürk'ün, İnönü'nün, Kâzım Karabekir Paşa'nın ailelerine, dostlarına yazdıkları mektuplara bakın. Lütfen okuyun birkaç tanesini. Hele İsmet Paşa'nın eşi Mevhibe Hanım'a uzak diyarlardan kaleme alıp gönderdiği mektuplar bence birer edebiyat şaheseri. O ne duygu, o ne aşk, o ne zarif kelimeler. Torunu Gülsün Toker'in yazdığı anneannesini anlatan "Mevhibe" kitabında bulabilirsiniz bütün bunları.Bayramınızı kutluyorum sevgili okuyucularım. Eski bayramlar