Eylül sonuna gelinmesiyle piyasaları son çeyrek heyecanı sardı. Yeni yatırım sezonuna doğru yol alınırken faizlerin düşüşü fırsatları beraberinde getiriyor, iyimserlik piyasaya hakim oluyor
Yılın son çeyreğine girilirken geleneksel yıl sonu ralli heyecanı yeniden gündeme gelmeye başladı. Tüm olumsuzluklara rağmen gelişmekte olan ülkeler su üstünde kalmaya çalışıyor. Yükselen petrol fiyatları, ticaret savaşları, merkez bankalarının değişken kararlarına rağmen, fon yöneticilerinin ve borsa aktörlerinin yüzlerinde temkinli de olsa bir gülümseme gözleniyor. Son olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirimleri gözlerin gelişmekte olan ülkelere dönmesine yol açtı. Enflasyondaki düşüş ve faiz indirimleri ile birlikte riskli varlıklara ilginin artması şaşırtmamalı. Ağustos ayı itibariyle yıllık enflasyon 15,01 seviyesinde bulunuyor. Ekim ayında, baz etkisinin de yardımıyla TÜFE’de tek haneleri görmek mümkün. Verisel bazda iyileşmenin satın alınması beraberinde iyimserliği artırabilecektir.
Fonlarda
Faizler düşüyor, dövizdeki hareket sınırlı. Yatırımcı için en doğrusu yıl sonuna kadar % 35 hisse, % 35 özel sektör tahvili ile içinde mevduat, döviz, altın da olan bir ‘sepet’ yapmak
Küresel piyasalarda hareketlilik sürerken yurtiçi piyasalarda dengeler değişiyor. Yatırımcı için daha fazla riskin alınabileceği sürece girildiğine dair işaretler güçleniyor. OECD’nin küresel ekonomik görünüme ilişkin yayınladığı rapora göre 2019 yılı için Türkiye ekonomisinde öngörülen yüzde 2,6’lık daralma tahminini yüzde 0,3’e çekti. Kuruluş, 2020 için öngördüğü yüzde 1,6’lık büyüme tahminini ise değiştirmedi. Raporda, Türkiye’nin GSYİH’nın 2019 yılı ilk döneminde yapılan tahminden daha güçlü olacağı saptamasında bulunulurken, yatırımların daraldığı ve kredi büyümesinin hala zayıf olduğu uyarısı yaptı. Rapor, kuruluşun olumsuz beklentisinde iyileşme olduğunu gösterirken piyasaların bildiği fiyatladığı
Yabancı yatırımcılar temmuz ve ağustos aylarında toplamda 524 milyon dolarlık hisse satışı yaparken alımlarda ise seçici davranıyor. Yabancı yatırımcıların radarında; toptan ticaret, maden, gübre, yatırım ve kalkınma bankaları ilk sırada yer alıyor
Küresel piyasalarda hareketli bir dönem yaşanırken gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ana gündeminde faizler var. Faizleri düşürerek ekonomilerini canlandırmaya çalışan ülkeler; yabancı yatırımcıyı da ülkeye çekme ya da tutma çabası içerisindeler. Yabancılarsa oldukça temkinli hareket ediyor. Ocak-Ağustos 2019 döneminde Borsa İstanbul’da yabancı yatırımcı toplamda 450 milyon dolarlık satış gerçekleştirdi. Sadece son iki aydaki satışları ise 524 milyon dolar. Yılın ilk iki ayı daha iyimser olsalar da sonrasında satış ağırlıklı bir seyir izlediler. Sekiz ayın dördünde satış yaptılar ve bu satışlar mart, mayıs, temmuz ve ağustos aylarında gerçekleşti.
Kazanmaya odaklı
Yabancı yatırımcının alım ve satım yaparken orta ve uzun vadeli hareket ettiği ancak kısa vadede de kazanmaya odaklandıkları gözleniyor. Uzun vadeli
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, temmuz ayındaki 425 baz puanlık faiz indiriminin ardından dün de 325 puanlık ikinci büyük indirimini yaptı. İki ayda toplam 750 baz puanlık indirimin ardından piyasalarda canlanma beklentileri yükseldi.
Günlerdir beklenen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Olağan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sonrası karar açıklandı. 2018 yılında eylül ve ekim aylarında gerçekleşen yüksek enflasyon oranları nedeniyle enflasyonun ekim ayına kadar düşüş eğilimini sürdürecek olması Merkez Bankası’nın elini güçlendirdi. Merkez Bankası temmuzdaki 425 baz puanlık faiz indiriminin ardından dün de 325 baz puanlık bir faiz indirimi gerçekleştirdi. İki ayda gerçekleşen 750 baz puanlık faiz indirimi bundan sonra temkinli duruş beklenir algısı ile piyasalara ilk etapta olumlu yansıdı. ABD ve Avrupa merkez bankalarının da genişlemeci politikaları TCMB’nin elini güçlendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Faizler daha inecek” şeklindeki açıklaması TCMB’den faiz indirimi konusunda beklentileri artırmıştı.
Son altı ayda yatırımcıların fonlara ilgisi artmaya başladı. Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) tarafından yayınlanan Ağustos 2019 verilerine göre yatırım fonlarına yönelim yükseliyor. Geride kalan altı ayda katılımcı sayısı 45 bin 659 artarken portföy değeri 15 milyar TL yükseldi
Yatırım fonlarına ilgi istenilen düzeyde olmasa da artış eğiliminde. Merkezi Kayıt Kuruluşunun (MKK) verilerine göre; son altı ay içerisinde 2 milyon 907 bin olan katılımcı sayısı 2 milyon 953 bin seviyesine yükselirken portföy değeri 74.3 milyar TL seviyesinden 90 milyar TL seviyesine çıktı. Faizlerin düşüş eğilimine girmesi, küresel bazda artan risk algısı önümüzdeki dönemde fonlara ilgiyi daha da yükseltebilir. Mevcut durumda yatırım fonlarıyla ilgilenen kesimin ağırlıklı olarak yerliler olduğunu görüyoruz. 90 milyar TL tutarındaki portföy değerine sahip olanlardan 2,9 milyon kişisi yerli iken yabancılar sadece 18.9 bin kişi ile sınırlı.
Paranın yüzde 4’ü fonlarda
2017 verileriyle Amerika’da hane halkı finansal varlıklarının yüzde 35’ini hisse senedinde, yüzde
Borsa İstanbul temmuz ve ağustosta aşmayı denediği 100 bin sınırını bir kez daha test ediyor. Peki, 100 bin seviyesinin üzerinde kalıcı çıkış olacak mı?
Küresel ekonominin iki büyük oyuncusu ABD ve Çin’in aynı zamanda parasal genişleme yönünde adım atmaları ve anlaşmasız Brexit, risk iştahını güçlendirdi.
Gelişmekte olan ülke finansal varlıkları değerlenirken BIST 100 Endeksi 100 bin sınırını aştı. Peki, 100 bin seviyesinin üzeri kalıcı olabilecek mi? Ekonomik verilere bakıldığında Türkiye ekonomisi 2019’un ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 1.5 ile yüzde 2.0 olan piyasa beklentisinin altında daraldı.
Faiz indirimi...
Ekonomi üst üste 3 çeyrektir küçülüyor. Ancak toplam daralma hızı düşüyor. Ekonomideki büyüme ve borsadaki hareketler incelendiğinde, büyümenin düşüş eğilimine girdiği dönemlerde BIST 100 Endeksi’nin getirilerinin çok düşük ya da negatif olduğu gözlenirken ekonomide büyüme beklentilerinin arttığı dönemlerde borsada yükselişlerin yaşandığı
Ticaret savaşlarının etkisi altında bir yaz geçiren piyasalarda, eylül ayında TCMB toplantısına kadar oynaklık azalsa da stres sürecek.
Küresel piyasalar, ağustos ayı boyunca ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşlarıyla dalgalandı. ABD, Çin’den ithal ettiği ürünlere karşı vergi duvarını yükseltirken Çin de benzer adımlarla karşılık veriyor. Öte yandan para birimi Yuan’ı devalüe ederek ABD’nin vergi duvarını etkisizleştirme çabası içerisinde. Piyasalar ise bu savaşın nereye varacağını merakla izliyor. Gelişmiş ülkeler ise faiz indirerek bu savaştaki yansımaları azaltma çabasındalar. Faiz indirimlerine rağmen piyasalarda tansiyonun düşmediği ise gözlenen bir gerçeklik. MSCI Gelişmekte Olan Ülkeler Endeksi yılbaşından bu yana gerçekleştirdiği çıkışını geri vererek sene başındaki seviyeye döndü. Türkiye’de de 25 Temmuz’da yapılan 425 baz puanlık faiz indirimine rağmen TL dolar karşısında değerli seyrini ağustos ayı boyunca korudu. Son haftaya gelindiğindeyse ABD ile Çin arasındaki gerilimin tırmanması ve
Asya piyasalarında “Yen al, TL sat” robot emirleri, kurda bir anlık sıçramaya yol açarken, gün içinde dengelenme sağlandı
Paranın hareketi küresel piyasalarda algoritmik işlemlerle o kadar çok iç içe geçmiş durumda ki, birinde yaşanan dalgalanma diğerlerini de anında etkisi altına alabiliyor. Açığa alım ve satımlar ters pozisyonlarla karşılaşıldığında piyasalar arasında sert geçişler yaşanabiliyor. Robot emirler devreye girince, geçtiğimiz pazar akşamı dolar/TL kuru Asya piyasalarında 6.39 seviyesine kadar yükselerek sert bir atak gerçekleşmesine yol açtı.
ABD-Çin gerilimi
ABD ile Çin arasında yaşanan ticari gerilim Asya piyasalarında sert dalgalanmayı beraberinde getirdi. Cuma günü Çin, 75 milyar dolar değerindeki ABD ürününe, gümrük vergisini yüzde 5 ya da yüzde 10 artıracağını açıkladı. Bunun hemen ardından, ABD Başkanı Donald Trump da sosyal medyadan, 1 Ekim’den başlamak üzere Çin’den gelen ve şu anda yüzde 25 gümrük vergisi uygulanan 250 milyar dolarlık