Zeynep Kakınç

Zeynep Kakınç

kakinczeynep@gmail.com

Tüm Yazıları

Küreselleşen dünyada, bölgesel bir kimliğin korunması ve geliştirilmesinin en iyi unsurlarından gastronomi festivallerinin önemi tartışılmaz ama konuşulması gereken konu: Festivallerin nitelikli hale getirilmesi.

Son aylarda festivallerden göz gözü görmüyor. Her gün farklı bir şehirde bazen de aynı tarihlerde üst üste çakışan festival bombardımanı altındayız. Festivaller nicelik olarak artış gösterse de nitelik olarak hepsinin arzulanan düzeyde olduğunu söyleyemem ne yazık ki! Yanlış anlaşılmasın festival yapılmasına karşı değilim. Aksine gastronomi festivalleri, küreselleşen dünyada, bölgesel bir kimliğin oluşturulması, korunması ve geliştirilmesi için en iyi fırsatlardan biri. Elbette iyi hazırlanmış içeriklerin, hiç bilmediğiniz bir coğrafya hakkında bilgi sahibi olmak, konusunda uzman kişilerin sunumlarını dinleyebilmek ve yeni şeyler öğrenebilmek gibi ufuk açıcı pek çok yönü var. İnsanları mutfak kültürleriyle buluşturmak, paylaşmak ve tanıtmak adına çok önemli etkinlikler. Festivallerin eğlendirici, coşku dolu ve keyif veren yanını da atlamak istemem. Yıllardır yazdığım bu konuyu, festival kaosu bitene kadar yazmaya devam edeceğimi şuraya not olarak bırakıyorum. İstatistiklere bakıldığında, gastronomi festivallerinin, tüm festivallerin yaklaşık olarak yüzde 30’unu oluşturduğu ve buna ek olarak dünya genelinde sayılarının gittikçe arttığını görüyoruz. Yani festivallerin önemi tartışılmaz ama konuşulması gereken konu: Festivallerin nitelikli hale getirilmesi…

Haberin Devamı

Gastronominin ‘festival’ gücü

Gastronomi Festivali Antalya FoodFest 1-3 Eylül’de düzenlendi.

Foodfest panelleri

Geçen hafta yapılan bir festival, festival içeriği nasıl olmalı diyenlere güzel bir örnek. Antalya mutfağını ve bölgenin coğrafi işaretli ürünlerini öne çıkarmak amacıyla Antalya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, Sözen Grup tarafından düzenlenen ve güçlü uluslararası isimlerin bulunduğu festival, sergiler, ürün tanıtımları, workshoplar, yarışmalar, konserler ve halkın yoğun ilgisiyle gerçekleşti. Beni en çok etkileyen de, Antalya başta olmak üzere Türk gastronomisinin gündeminin konuşulduğu söyleşi ve paneller oldu. Sektörün önde gelen isimleri, STK’lerin turizm ve gastronomi sektörünün gelişimine katkıları, kadın istihdamı, Antalya yemeklerinin pazarlanması ve benim de katıldığım bir oturum olan Antalya otel restoranlarının etkin kullanımı ve bu restoranlara Antalya ürünlerinin entegrasyonu gibi birçok konuda yaratıcı görüşler ortaya konuldu. Hiçbirini kaçırmadan tüm bu kıymetli konuşmacıları başından sonuna dinlerken salonda gördüğüm tek eksik sektörden öğrenci ya da genç şef sayısının az oluşuydu. Gençlerin kendilerine müthiş bir ufuk açacak bu tarz etkinlikleri kaçırmamaları lazım.

Haberin Devamı

Markalaşan festivaller

Son bir değerlendirme yapacak olursam, markalaşma ve sürdürülebilirlik açısından baktığımızda Gaziantep, Afyonkarahisar, Adana gibi hakkıyla yapılmaya çalışılan birkaç festival dışında maalesef niteliğin değil, niceliğin önde olduğunu söylemek gerek. Ülkemizde çok ama çok yüksek bütçe harcanan ancak yerel mutfağa ve esnafa geride hiçbir şey bırakmayan sabun köpüğü birçok festival gerçekleştiriliyor. Ne yazık ki bu işin başında olan ve sektöre yön veren çoğu organizasyon bu konuda çok seçici davranmıyor. Sadece ünlü, yıldızlı şefin üzerine kurgulanan, içerik anlamında bir amacı ve alt metni olmadan hayata geçirilen festivallerin gastronomiye yarardan çok zarar verdiğini düşünüyorum. Dünyada İtalya, ABD, İspanya, Fransa gibi gastronomi sektörünün ciddi boyutlara ulaştığı örneklere baktığımızda bu konseptteki bir çalışmanın özel olarak kurulan enstitü, vakıf ya da dernekler aracılığıyla yürütüldüğünü görüyoruz. Uzun lafın kısası, festivallerin içerikleri, yaratılmak istenen gastronomi markası için uygulanan uzun vadeli stratejiler ile paralel olarak ince ince, detaylı ve titiz bir yaklaşımla tasarlanmalı.