En CHP halkın partisine dönüşmeli

CHP halkın partisine dönüşmeli

21.12.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

CHP halkın partisine dönüşmeli

CHP halkın partisine dönüşmeli





Sadece 27 Mayısçılar değil, 12 Eylülcüler de darbe yaparken 'borsa nasıl etkilenir?' diye hiç düşünmemişlerdi! Halbuki şimdi borsa olumsuz etkilenmesin diye, önemli açıklamalar saat dörtten sonraya bırakılıyor.
1982 Anayasası'nı yazanlar, 47. maddede 'devletleştirme'yi düzenlemişlerdi ama 'özelleştirme' hiç akıllarına gelmemişti! Halbuki, 1999 yılında Anayasa'nın aynı maddesine 'özelleştirme'yi ekledik.
Ya şu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) ne demeli? Türk yargısının üstünde bir mahkemenin olacağını eskiden hiç düşünebilir miydik?
Şimdi AİHM kararları Türkiye'de 'yargılamanın yenilenmesi sebebi' sayılıyor.
Sayıları hayli arttırılabilecek bu örnekler, Türkiye'nin siyasi 'gidişat'ına yön veren yeni dinamikleri gösteriyor... Artık asker bile borsanın olumsuz etkilenmesinden çekiniyor.
Piyasa, borsa, finans meseleleriyle ilgilenen girişimci orta sınıf hızla büyüyor, artık suskun, içe kapanık, kaderci köylü toplumu değiliz. 'Anadolu kaplanları' bu değişimin en önemli tezahürlerinden biri...
Önce siyasette 'yeter, söz milletindir' demiştik, sonra ekonomide, şimdilerde de kültürde 'devlet karışmasın' diyoruz. Devletin müdahale alanı daralıyor, bireyin ve toplumsal grupların özgürlük alanı genişliyor. Eskiden devletçilik itibardaydı, şimdi liberalleşme...
1930'ların 'parti devleti' artık tarih sayfalarında!
Dünya ile ilişkilerimiz hızla gelişiyor. Türkiye şimdi yılda dünya ile kabaca 100 milyar dolarlık mal ve hizmet mübadelesi yapıyor, artık daha 'dünyalı'yız! Onun için uluslararası hukuk, uluslararası kurumlar daha önemli hale geliyor.
Bu değişimin en büyük projesi 'AB Üyesi' olmak...

Asker ve AKP
Böyle bir toplumda eskisi kadar kolay darbe yapılabilir mi?! Sosyolog Huntington'a göre, köylü toplumlarında modernizmi temsil eden ordu en büyük güçtür ve kolayca darbe yapar, askeri rejimler kolay kurulur. Ama toplum geliştikçe karmaşıklaşır, ekonomi ve dış ilişkiler çok girift hale gelir, uzmanlıklar çeşitlenir ve ordular uzman olmadıkları bu alanlara müdahaleden çekinirler.
Peki böyle bir toplumda siviller diktatörlük kurabilir mi? AKP teokrasiye yönelebilir mi! Hayır o da imkânsız!
Türkiye'deki toplumsal değişme ve açılım İslamcılığı bile dönüştürmüş ve Menderes - Özal çizgisinde 'muhafazakar demokrat' AKP'yi ortaya çıkarmıştır. AKP'nin de tabanı öylesine 'çoğul' ve 'karmaşık'tır ki, rejimi değiştirmeye niyetlendiği an, içinden parçalanır. Zaten Türkiye'yi AB'a sokmak için, uluslararası hukuku daha etkili hale getiren AKP'nin Şer'i hukuka dönmesi mümkün mü? 6. ve 7. uyum paketleriyle bireyin özgürlük alanını genişleten, kültürel çoğulculuğu yasalaştıran AKP'nin dönüp de 'hepiniz İslamileşeceksiniz' demesi mümkün mü?! Demeye kalsa kendi içinde paramparça olur.
Bir irtica tehlikesinden bahsetmek için sosyal bilimleri, 'sekülerleşme' sürecinin dinamiklerini hiç bilmiyor olmak lazım!
Daha derin düşünmemiz için Sosyolog Max Weber'den bir 'şifre' vereyim:
'Protestan tarikatları liberalizmin fidelikleri olmuşlardır.'
Çok ticaret yaptıkları için! Bırakın 'irticai sermaye' artsın, sermaye sekülerleştirir çünkü!
AKP'nin Avrupa değerlerini benimsediği kadar laiklerimiz de liberalleşseler Türkiye bu lüzumsuz gerilimi aşacak, 'işini gücüne' bakacak.
İki tarafa da eski kaygıları kaşıyacak tavırlardan sakınmak düşüyor.

Kürt meselesi
Ekonomik ve sosyal gelişme dini duygularda ılımlılık, çeşitlilik ve belirli ölçüde sekülerleşme yaratıyor. O sebeple irtica korkusu paranoyadır. Ama ekonomik ve sosyal gelişme her zaman etnik duyguları yatıştırmıyor, hatta bazen tahrik ediyor!
Teokratik bir gelişmiş toplum yok ama mesela Bask, Qeubeck, Kuzey İrlanda çok gelişmiş bölgeler olduğu halde şiddetli etnik milliyetçilikler, kanlı çatışmalar var. Yugoslavya'da yaşanan etnik faciaların sebebi, az gelişmişlik değil, etnik ihtiraslardı.
Güneydoğu'da aç insan 'sadece ekmek' istiyor. Ama DEHAP'ın teşkilatlarında, Atatürk Türkiye'sinin okullarında okumuş, meslek sahibi Kürtler çoğunlukta!
Bu mesele Türkiye'yi 2004'te de çok meşgul edecektir. Daha vahimi, kafayı irticaya takmış devletin, muhafazakar kürtleri de devletten soğutmasıdır. Güneydoğu'da HADEP'ten sonra oy alabilen partinin dün Milli Görüş bugün AKP olması üzerinde çok düşünmeliyiz. İspanya'da Sosyalist Parti'nin etnik yörelerden oy alması, sorunu bir ölçüde yumuşatmıştı. Bizde böyle bir sol yok. Sadece AKP bölgeden oy alabiliyor. İrtica evhamıyla bu kanalı da kapatalım mı?
Türkiye'nin en büyük şansı, din birliğinin evlenme ve sosyal ilişkileri kolaylaştırması ve bir de nüfusun iç içe geçmekte olmasıdır: Son 30 yılda her üç Güneydoğulu'dan biri Batı'ya göçmüş, piyasa ekonomisi Türkiye'nin bölgelerini birbirine bağlayan 'müşterek bir orta sınıf' yaratmaya başlamıştır.
Türkiye bu sosyolojik entegrasyonu geliştirmeli, eskiden yaptığı gibi Kürt kimliğini rencide edip militanlaştıracak tavırlardan sakınmalıdır.

Sol zayıf olunca halka dayalı sağ iktidarlara 'kurumlar' muhalefet yapıyor! 1950'lerde Menderes, 1960'larda Demirel, 1980'lerde Özal, şimdi Erdoğan 'kurumların siyasi muhalefeti' ile karşılaşmadı mı? Askerlerin zaman zaman siyasi tavır koymasından, yargının siyasileşmesine kadar bir yığın 'semptom' demokrasinin ülkeyi sağlıklı yönetmesini engelliyor.
1930'da halkın Serbest Fırka'ya bir kurtarıcı gibi sarıldığı görülünce, CHP hemen 'Parti Devleti'ni kurdu, halkı da susturdu...
Şimdi CHP gerçekten sosyal demokrat bir parti haline gelerek kitlelerle, özellikle 'kenar'da iktisaden yoksul, kültürce muhafazakâr kitlelerle mi bütünleşecek, devlete mi yapışacak yine?
Ecevit'in 'Ortanın Solu' hareketiyle tek parti mirasıyla hesaplaşmış, halkla bütünleşmeyi başarmıştı.
Şimdi CHP, AKP'nin muhtemel mahalli seçim zaferinden ürkerek devlete yapışık bir görüntü veriyor!
Kemal Derviş ve Memduh Hacıoğlu gibi isimlerin sivil ve sosyal demokrat çıkışları bu görüntüyü değiştirmeye yetmiyor.
AKP'nin 2004 baharında mahalli seçimlerde büyük zafer kazanması, devlete yapışan CHP'nin yine güdük kalması, 'tehlikeli' bir dengesizlik yaratır mı? Bundan kaygılıyım ama bunun çözümü CHP'nin devlete yapışmayıp 1970'lerdeki gibi 'halkın partisi' niteliğine dönüşmesidir.
Yine de, Türkiye'yi dönüştüren dinamikler, piyasa ekonomisi, dünyaya açılma, orta sınıflaşma, ekonomik gelişme o kadar güçlü ki, 2004'te bir kriz beklemiyorum.
Asıl mesele 2004 sonunda AB ile müzakerelere başlamak... Bu olmazsa kızılca kıyamet 2005'te kopabilir,
Allah vermesin...



BUSINESS


Annus Mirabilis
Gelenek olacak, gelecek konuşulacak
'Rahat' bir iç ve dış siyasi ortam zor
AKP rejimi değiştirmeye kalksa içinden parçalanır
Gidişat iyi, bir de cebe yansırsa!
ABD, AB'nin alternatifi değil
Avrupa için tarih, ya çıkarsa?
Doların üzerindeki gölge: ABD'nin dev dış açığı
Kıbrıs ve AB sorunlarına piyasalar hazırlıklı...
IMF'yle 2004'te anlaşma bitecek, ilişkiler en hafif maddeyle sürecek
'Stratejik yatırımcı, kreditör yabancı ve mutlaka Türk ortak'
Enflasyonda hedef '12'
Mucize temennisi ile gidiyor
Gerçek kâr için savaşacaklar
Bankacılığın itibarı için sorumluluk almaya hazırlar
Asiye değil ama, Türk Lirası kurtulacak
Faiz tamam ama asıl getiri borsada olacak
Eurobond artık riskli görünüyor
Bireysele 400 bin katılımcı bekleniyor
AB - Türkiye ilişkileri referans olacak
Holdingler iyimser! Ama...
Elektrikte üç yıllık tarife, enflasyonsuz fiyat dönemi
'Umutsuzluk inşaatına' 2004'te bir tuğla daha
İhracat pistinin yıldızı otomobil
Anneciğim Çinliler geliyooor!
Telekom'da 'tekelsiz' yıla giriyoruz
2004'te 54 milyar dolar ciro bekliyor
Turizm, 'daha iyi bir yıl' bekliyor
Yeni yılda yeni türler iyi para kazandıracak
2004 'kurşun geçirmez' bir yaşam arayışının ve duyguların yılı olacak
Her 'gayrimenkul'ün bir numarası olacak
İstikbalimdeki zerzevat
Yolsuzlukta kılıçlar çekilecek
Vergide yeni yasal düzenlemelere dikkat
Kamuflaj hallerden feminen hallere