Aşk Kadına yönelik şiddetin engellenmesi

Kadına yönelik şiddetin engellenmesi

11.08.2014 - 11:40 | Son Güncellenme:

"Meclis'in olağanüstü toplanması ve kadın cinayetleri konusunda, kadın örgütlerinin talepleri doğrultusunda acil eylem planı yapılarak hayata geçirilmesini talep ediyoruz"

Kadına yönelik şiddetin engellenmesi

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'nca, kadına yönelik ve aile içi şiddetin engellenmesi amacıyla hazırlanan, Türkiye ile 13 ülkenin taraf, 25 ülkenin de imzacı olduğu Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin (İstanbul Sözleşmesi) bugün yürürlüğe girdiği belirtilerek, taraf devlet olan Türkiye'nin bu sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği kaydedildi.

Haberin Devamı

Vakıftan yapılan açıklamada, Türkiye'de kadına yönelik erkek şiddetine karşı kadın hareketinin mücadelesiyle yasalar düzeyinde pek çok olumlu değişiklik yapıldığı, önemli bir yolun katedildiği vurgulandı.

Açıklamada, medeni kanun ve ceza kanunu gibi temel kanunlarda cinsiyet temelli ayrımcılık içeren düzenlemelerin kaldırılmasının, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Hakkında Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ne taraf olunmasının, erkek şiddetine karşı tedbir kararı alınmasını düzenleyen 4320 sayılı yasanın, 2012'de yürürlüğe giren 6284 sayılı yasa ve son olarak bugün yürürlüğe giren ve Türkiye'nin çekincesiz olarak imzalayarak taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi'nin, kadın mücadelesinin hukuki alanda en önemli kazanımları olduğu belirtildi.

Haberin Devamı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ilk kez, 2009'da Nahide Opuz davasında Türkiye'yi kadın cinayetinden sorumlu tutarak, cinsiyet temelli ayrımcılık ve yaşam hakkı ihlalinden mahkum ettiği ve kadına karşı erkek şiddeti konusunda gerekli uygulamaların mevcut olmadığına karar verdiği belirtilerek, erkek şiddeti konusunda tüm dünyada içtihat niteliğinde görülen bu kararın İstanbul Sözleşmesi'nin de temelini oluşturduğu kaydedildi.

Açıklamada, İstanbul'da imzaya açıldığı için, "İstanbul Sözleşmesi" olarak adlandırılan sözleşmenin, cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli tüm ayrımcılık biçimlerine karşı mücadele edilmesi, erkek şiddetinin önlenmesi, şiddete karşı tedbir alınması, şiddete maruz kalan kadınların zararlarının tazmin edilmesi ve şiddet uygulayan kişilerin şiddet eylemi ile orantılı cezalarla cezalandırılması konusunda taraf devletlere pek çok yükümlülük getirdiği ifade edildi.

Sözleşmede neler var

Bugüne kadar kadına karşı şiddet, ev içi şiddet ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin en kapsamlı tanımlamaların yapıldığı sözleşmenin, güvence altına alınan hakların yerine getirilmesi bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmayacağını düzenlediği vurgulanan açıklamada, kadına yönelik şiddetin, ayrımcılığın bir biçimi olarak fiziksel, cinsel, psikolojik olarak ıstırap verebilecek her türlü eylem, bu eylemlerle tehdit etme, zorlama ve keyfi olarak özgürlüğünden alıkoyma olarak tanımlandığı aktarıldı.

Haberin Devamı

Açıklamada, ev içi şiddetin, ev içinde veya hanede, aynı evde yaşıyor olma, eski veya şimdiki eşler, partnerler arasında olup olmamasına bakılmaksızın her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet olduğu dile getirilerek, sözleşmede toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin, kadınlara kadın oldukları için uygulanan ve kadınları orantısız biçimde etkileyen şiddet biçimi olarak ifade edildiği kaydedildi.

Türkiye'de hala, çok sayıda kadın cinayeti haberlerinin duyulduğu belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Artık günde kaç kadının öldürüldüğünü rakamlarla ifade etmeyi istemediğimiz bir noktadayız. Buna rağmen, var olan düzenlemeler dahi hayata geçirilemiyor, kadın cinayetleri konusunda özel önlemler alınmıyor, politikalar geliştirilmiyor, izleme mekanizmaları kurulmuyor. Türkiye'de yasaların çıkarılması ve uluslararası sözleşmelere taraf olunmasının ötesinde bu yasal düzenlemeler uygulanmıyor. Erkek şiddeti ile mücadelede, polis, savcı, hakim gibi karar alıcı ve uygulayıcılar keyfi davranıyor, şiddet uygulayanlara orantılı cezalar verilmiyor, yeterli sayıda sığınak kurulmuyor. Üretilen politikalar ve uygulamalar, kadınların bedenlerini, kararlarını, hayatlarını, kahkahalarını kontrol etmeye yönelik.

Haberin Devamı

Taraf devlet olarak Türkiye'de İstanbul Sözleşmesi'nin yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için tüm yasal mevzuatta cinsiyet ayrımcı hükümlerin yeniden düzenlenmesi, yasaların hayata geçirilmesi için, önleme, tedbir, tazmin, izleme ve şiddet ortamından gelen kadın ve çocuklara özel destek konusunda gerekli tüm mekanizmaların kurulması ve her şeyden önce kadına karşı şiddet alanında akdedilmiş olan en geniş kapsamlı bu sözleşmenin uygulanması yönünde siyasi iradenin oluşturulması gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girmesi ile, bir kez daha kadın cinayetleri konusunda, Meclis'in olağanüstü toplanması ve kadın cinayetleri konusunda, kadın örgütlerinin talepleri doğrultusunda acil eylem planı yapılarak hayata geçirilmesini talep ediyoruz."

Yazarlar