Kim istemez her öğün sevgi ile beslenmeyi?

İstemeyen olabilir mi?

'Yok ben almıym!'

diyebilen çıkabilir mi? Düşünün!.. "Organik saflık", şefkat, güven, değer, güç, güzellik, iyilik ve bir sürü daha mutluluk hammaddesi barındıran bir menü ile beslenmeyi.

Ne kadar muhteşem değil mi?

Aksini söyleyen bu konudaki zenginlikten sıkılmış birisi olabilir ancak, “bir lokmayı aratırlar!”ın bulunduğu bu gezegende.

Peki, durum o kadar kötü mü ki; böyle, sanki hiç yokmuş, hatta yok olmuş gibi konu edilebiliyor.

Etrafımıza baktığımızda görünen ilişkilerde sevgi ışıl ışıl parlıyor mu?

Haberin Devamı

-Her şey yolunda- diye düşünmeye çalışırsak, yolunda olmayanları görmemiz zorlaşabilir ve bu zorlaşma, içimizdeki kaynağın saflığına dokunabilir.

İçindeki en besleyici maddeler alınarak endüstrileştirilmiş market ürünlerini kullanıp sağlıklı olmayı hayal etmemiz gibi.

Ciğerlerimizin, böbreklerimizin tahlil sonuçları için kalp çarpıntısı yaşayabiliyorsak, sevgimizin tahlili için de aynı çabayı göstermeliyiz ya da göstermeyi deneyebiliriz.

İçinden herhangi bir kimyası eksiltilmemiş, ayrıştırılmamış, tamamı saf bir sevgi!

Tıpkı kaynağımızdan -sevdiğimizin ruhunu beslemek- için hiç çaba göstermeden, limitsiz ve kotasız üretebildiğimiz.

İnsanların bundan daha farklı bir sevgi ürettiğine inanmak haksızlık olur.

Doğar doğmaz anne kucağında sevgiyle tanışan türün doğasına aykırı.

Şimdi tekrar düşünelim!

Büyüdükçe ürettiğimiz sevgiyi kullanırken -filtreler takarak- eksiltmeye ya da -katkı malzemeleri ekleyerek- saflığına müdahale ediyor olabilir miyiz?

O halde saflığını korumamız gereken değerli bir besin ürettiğimizi hatırlayalım !

Sevgi !

Birol Boyacıoğlu
brlbo.com