Aldatılan eş, aldatıldığı için haliyle eşinin ağır bir yaptırımla cezalandırılmasını ve gerekirse hapse girmesini dahi istiyor. Kanunda bir yaptırımı var; ama hapis cezası değil. Hakim zinada bulunan eşin artık değer alacağını indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zinada bulunan eş, eski ceza kanununa göre hapis cezası yaptırımı ile karşılaşıyordu; ancak zina suç olmaktan kaldırıldı. Artık zina, evlilikte “KUSUR” ve mutlak boşanma sebebi. Üç adımda zina nedeniyle boşanan eşin artık değer alacağında indirim veya kaldırmanın şartlarından bahsedeceğim:
1-) Davada Zinanın İspatı Gerekmektedir:
- Eş haricinde üçüncü bir kişiyle el ele yürüme ya da sarılma duygusal aldatmadır. Ancak “zina”, üçüncü bir kişiyle cinsel birliktelik kurulmasıdır. Duygusal olarak aldatma, güven kırıcı hareketler sınıfına girmektedir ve genel boşanma sebebi içerisine alınabilir. Eşin başkasıyla öpüşmesi, sarılması, el ele yürümesi zinaya delalet etmeyecektir.
- İşte bu kısımda eşler, aldatıldığımı nasıl ispatlayabilirim sorusunda boğulmaktadır. Sonuçta cinsel birleşmenin ispatı oldukça zordur. Yargıtay kararları eşin üçüncü kişiyle, aynı otelde ve odada kaldığının ispatı, aynı evde yaşaması, eşi olmadan eve yabancı birisini alması gibi vaziyetlerden birisi olması halinde zinanın ispatlanacağını belirtmiştir.
- Hukuka uygun delillerle ispatlanmalıdır. Eşin aldatıldığını ispatlamak maksadıyla yatak odasına kamera yerleştirip aldatma delili olarak sunulamayacaktır. Sırf boşanma davasına delil oluşturmak için eşine karşı özel hayatın gizliliğini ihlal suçu işlerse hem boşanma davasına delil olarak ele alınmayacak hem de hakkında soruşturma açılacaktır.
- Zina eylemini öğrenen eş, öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde dava açmalıdır. Ancak genel hak düşürücü süre ise 5 yıl dır, 5 yıl geçtikten sonra öğrenmesi halinde zina dava açma hakkı da düşecektir.
- Aldatan eş, aldatıldığını öğrendikten sonra eşini affedip birlikte yaşarsa, birlikte tatile giderse ve evliliğini uzun bir süre devam ettirirse “af” olduğu için hakim davanın reddine karar verecektir. TMK madde 161/2 ise “Affeden tarafın dava açma hakkı yoktur”.
2-) Katılma Alacağı Hakkı Olmalıdır
- Yasal mal rejimi, edinilmiş mallara katılma rejimidir. 01.01.2002 tarihinden sonra evlenen ve çalışma karşılığı edinilen mallarda diğer eşin yarı oranında alacağı bulunmaktadır.
- Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşler arasında değiştirilebilir ve başka bir rejim tercih edilebilir. Noter huzurunda mal ayrılığı sözleşmesi yapılması halinde edinilmiş mallara katılma rejiminden çıkılabilecektir. Ancak bu sözleşme ileriye dönüktür, geçmişe etki etmeyecektir.
- Getirilen düzenleme ile 01.01.2002 sonrasında yapılan evliliklerde, çalışmanın karşılığı olan edinimler, evlilik öncesinden gelen mallara dair gelir, sosyal yardım kuruluşundan gelen ödemeler, çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen maddi tazminat edinilmiş mal niteliğindedir ve diğer eşin yarı oranında hakkı vardır.
- Şimdi edinilmiş mallara katılma rejiminde olan eşlerden birisi zina ederse Türk Medeni Kanunu’nun 236/2 gereği; hakim tarafından artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya bu hakkın ortadan kaldırılmasına karar verebilecektir.
- Bu koşullarda mal rejiminin sona erdiği tarihteki mevcut mallara bakılacak, edinilmiş mallardan toplam borç çıkarıldıktan sonra artık değerin yarısı üzerindeki alacağı indirme veya tamamen kaldırmasına karar verebilecektir.
3-) Zina Nedeniyle Boşanma Yönünde Karar Verilmelidir:
Aldatılan eş aile mahkemesinde dava açmalı, bulunduğu yerde aile mahkemesi yoksa aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde açmalıdır. Zina nedeniyle boşanma davası açan eş, zinaya dair gerekçelerini, delillerini sunmalı ve hak düşürücü süre içerisinde açıyorsa özellikle dilekçesinde belirtmelidir. Diğer yandan delillerini de bildirmeli, bunun yanında ayrı bir dava dosyası ile mal paylaşım tasfiye talepli dava açmalıdır. Zina nedeniyle boşanma kararı ve hayata kast nedeniyle boşanma, dışında herhangi bir boşanma sebebinde mahkeme katılma alacağının indirilmesi, kaldırılması hususunu değerlendirmeyecektir.
Zina nedeniyle boşanma davalarında katılma alacağına ilişkin indirim veya kaldırma tamamıyla hakimin takdirindedir. Yukarıda belirttiğim özellikler önemlidir ve her aldatma ya da boşanma nedeni için geçerli olmadığının vurgulanması amacıyla şartlardan detaylı olarak bahsettim.
Yargıtay 2. Hukuk Daire Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN zina nedeniyle boşanma davalarındaki artık değer payına ilişkin indirime dair kitabında görüşüne yer vermiştir: “Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri ise ortada bir emek bir alın teri vardır. O kadar ki bu emek ya da alın teri 40 yıllık bile olabilir. Bu 40 yıllık emek ya da alın teri hiçbir kutsal değerle karşılaştırılıp ortadan kaldırılmamalıdır.” (GENÇCAN, Mal Rejimleri Hukuku, s. 718)
Ben de aynı kanaatteyim. Zina nedeniyle boşanma davalarında katılma alacağına ilişkin indirim veya kaldırma yapılmaması gerektiği düşüncesindeyim. Zinada bulunan eş zaten kusurlu olduğundan yoksulluk nafakası alamayacak ve vermiş olduğu zararı da tazmin edecektir. Ancak sırf zinada bulunduğu için evlilik boyunca edindiği mallardan mahrum edilmemesi, emeklerinin silinmemesi gerekmektedir.
Sağlıklı Günler Diliyorum