Editörün Seçtikleri Ehemmiyetsiz nükleer vaziyetler

Ehemmiyetsiz nükleer vaziyetler

24.06.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ehemmiyetsiz nükleer vaziyetler

Ehemmiyetsiz nükleer vaziyetler


Limonlu Çay / ECE TEMELKURAN


       Belçika, Portekiz, İrlanda, Danimarka, İspanya, Finlandiya, İsviçre, Hollanda, İngiltere ve İskoçya, UEFA kupasına katılan değil, geçtiğimiz on yıl içinde “Nükleer Santral saçmalıktır" diyen ülkelerdir.
       Golcü Bierhoff’un memleketi Almanya, önümüzdeki yıllarda var olan nükleer enerji santrallerini kapatma kararı almıştır. Keza orta saha oyuncusu Zidane’ın memleketi Fransa’da 2010 yılına kadar nükleer programı askıya alınırken, coğrafi konumu nedeniyle UEFA’ya katılamayan Japonya’da halk nükleer enerji karşıtı gösteriler yapmaya başlamıştır.
       Hakan Şükür’ün gollerini kurtaramayan De Wilde’in memleketi de Türkiye’ye yenilmenin acısına rağmen, bağrına taş basıp nükleer santral yapmayan ülkeler arasına girmiştir.
       Kral Hakan’ın ülkesi Türkiye’de ise teknolojik gelişmeler almış başını gitmiş, ultra modern olmanın vazgeçilmezi olarak sunulan nükleer enerji santrallerinin inşa edilmesi için elden gelen arda konmamıştır. (Yazı yeterince “trendy" oldu mu acaba?) Akdeniz foklarının yaşadığı, aynı zamanda insanların da yaşamaya çalıştığı Akkuyu’da bir nükleer santral için canhıraş çalışılmıştır. Nihayet başarıya ulaşılmış, bütün dünya Mersin’e giderken Türkiye elbette bir kez daha tersine gitmekte hiç tereddüt etmemiştir.
       Oysa...

       Boray Bey ve domates çocuklar
       Bir babanın kızı ölünce ne kadar üzülebileceğini tefrika halinde ekranlarda izledik. Kızı, Bağdat Caddesi’nde trafik kazasına kurban gittiği için Ankara’ya yürüyen Boray Bey, belki biraz da üst sınıftan olduğu için görünür olabildi gözümüze. Oysa aynı hafta içinde 12 yaşındaki Halise ve 13 yaşındaki Emel, taşımalı eğitimden “yararlanırken", Burdur - Kozluca’da ölmüş ve kimsecikler bu konudan pek bahsetmemişti. Belki izleyenler farkında değildi, ama Boray Bey bu ayrıcalığının farkında olarak hatta belki biraz da rahatsız olarak, daha fazla rating için onu ağlatmaya çalışan muhabirin içli sorularından birine “O kadar çok babanın kızı öldü ki..." deyip susuyordu. Velhasıl insanın içi yanar. Diyelim ki, çocuğu lösemi hastası olunca insanın canı yanar. Her ne kadar Türkiye, Emrah’ın klipleri, dilencilerin çocuklarının başını kazıtıp, ağızlarına da bir ameliyat maskesi takması ve ayrıca Hakan Şükür’ün Belçika zaferini aynı gece lösemiden ölen Kadir’e armağan etmesi neticesinde lösemili çocukları bir popüler kültür malzemesi olarak algılayıp kanıksasa da, kimse, örneğin bundan yıllar önce Çernobil kazasının ardından radyasyonlu çayı içerken “Bakın ben içiyorum, bir şey olmuyor" diyen münevver bakanımızı hatırlamaz. (Bu uzun cümle de, sayın bakana armağan olsun!)
       Kimse kan kanseri olan çocukların, Çernobil kazasıyla bir ilgisi olup olmadığını merak etmez. Ya da gizlenen diğer nükleer kazalar... Arif Künar’ın Birikim Dergisi’nin mayıs sayısındaki “Nükleer Enerji Sorunu" başlıklı yazısından:
       “Sadece ABD’de bugüne kadar Nükleer Denetleme Komisyonu’nun kayıtlarına göre, felakete yol açabilecek derecede 169 kaza olmuştur. Japonya’da 1992 yılında 20 önemli kaza rapor edilmiştir. 1992 yılında Rusya, uluslararası kuruluşlara 205 kaza rapor etmek mecburiyetinde kalmıştır."
       Türkiye’de, olacak ilk nükleer kazanın ardından kaza alanında “Bakın hiçbir şey olmuyor" diye güle oynaya dolaşacak bakanlar kurulunu görür gibiyim!
       Teknolojiyle ilgisi, taksilerin dikiz aynasına CD asmak ve internette tavla oynamak olan bir ırkın ahvadı olarak, gözle görünür, ani bir ölüm yaratmayan hiçbir şey Türklere dokunmuyor biliyorsunuz. AIDS gibi radyasyon da helal süt emmiş hiçbir Türk evladının etine değmez. Bu sebepten, her yıl Ağustos ayında 5 - 6 Ağustos tarihleri arasında Akkuyu’da yapılan nükleer karşıtı şenlik de, münferit grupların, medeniyetin bir nimeti olan nükleer enerjiye karşı yaptıkları bir takım “soytarılıklardır".
       1992’deki Rio de Janeiro’da düzenlenen Dünya Zirvesi’nde Ukrayna Çevre Bakanı, Çernobil felaketi sonucunda altı bin kişinin öldüğünü ve ölü sayısının 40 bine varacağını söylemişti. Çevre bakanı eklemişti:
       Başta Türkiye olmak üzere etkilenen ülkelerde binlerce insan kansere yakalanacak!
       “Nükleer enerji ucuz, Türkiye’nin enerji açığı var, nükleer enerjiye karşı olanlar gelişmeye karşıdır" gibi palavralar sıkanlara da hayırlı muvaffakiyetler dileriz! Hepimize şimdiden geçmiş olsun!
       ***
       Bu köşede bundan sonra cumartesi ve salı günleri birlikte olacağız.

Yazarlar