Eurofighter’ın zaferi

Bir askeri simülasyon projesi olan Eurofighter, ilk yaptığı savaşları kazandı bile


       ABD’de, Middlesbrough’daki Teeside Üniversitesi’ndeki Hemispherium, dünyanın en masraflı ve en büyük sanal - gerçek simülatörü. Pilotlar, 180 derecelik bakış açısı ve üç boyutlu projektörle Eurofighter’ların dünyasına giriyor. Uzmanlar, dijital bir sistem, askeri veriler, uydu görüntüleri ve radar kayıtları sayesinde bunu programladıklarını belirtiyor.

Müşteri ilişkileri

       Focus dergisinde yayımlanan habere göre, Eurofighter, bugüne kadar en yoğun çalışılmış ve en çok tartışılmış bir askeri proje. 80’lerin başında uçuş simülatörleri, projeye katılan ülkelerin tasarılarıyla beslendi. Proje çalışmalarında müşteri istekleri yerine getiriliyor.
       Tasarı, 1992’de Eurofighter’a dönüştü ve geliştirildi. İki yıl sonra yedi prototipten ilki yapıldı. Eskiden uçaklar, “Fly and fix" sisteminden oluşuyordu. Uçak önce uçuruluyor, sonra saptanan hatalar ortadan kaldırılıyordu.
       İngiltere’de Warton’da her sorun için bir simülatör mevcut: Silah tekniği, türbülans, gece uçuşu, çok keskin güneş ışığında uçuşlar da buna dahil. 40 kişilik ekibin sorumlusu Paul Barlow, “PC simülasyon programı gerçeğe üçte iki oranında yakın. Askeri simülator tekniğinde ise bu, yüzde 98’e çıkıyor. Neredeyse gerçeğe bütünüyle uygun" diyor.
       Halen Almanya’da seri üretimine başlanan makine ise altı yıl önce sanal olarak uçurulmuş. Şimdi Eurofighter 2017 üzerine çalışılıyor. Başından beri projenin pilotu olan Heinz Spölgen, “Eurofighter neredeyse kendiliğinden uçuyor" diye konuşuyor.
       İlk, suni zekâyla yönetilen savaş bombacısı yani. Karşılıklı birbirini kontrol edebilen dört bilgisayar var. Saniyenin 50’de biri aralıklarla, uçağın durumunu belirten verileri hesaplayabiliyor. Bu, pilotun uçağı, aerodinamik sınır değerlerinin dışında kullanmasını engelliyor ve hataları önlüyor.

Düşmanı kendi buluyor

       Bir Tornado ile bir Eurofighter arasındaki fark çok büyük. Aynı bir TIR ile Formula 1 yarış otosu arasındaki fark gibi. Avrupa’nın yeni avcısı, Tornado’dan daha hafif ve yüzde 40 daha güçlü. Altı saniyede havaya fırlıyor. Dikey olarak roket gibi yükseliyor.
       Hatta 10 dakika böyle kalabiliyor. Askeri pilotlar, 2002 sonbaharında sipariş edilen ilk 620 seri uçağı, kask ve entegre edilmiş savunma sistemiyle deneyecek. İçindeki “killer" programı, düşmanı kendisi buluyor ve yok ediyor. Pilotun silahı düşmana yönlendirmesi bile gerekmiyor. Kasktaki sistem, pilotun bakacağı yönü bulup düşmana ateş açıyor.