Editörün Seçtikleri Halfeti çığlık çığlığa bağırıyor

Halfeti çığlık çığlığa bağırıyor

25.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Halfeti çığlık çığlığa bağırıyor

Halfeti çığlık çığlığa bağırıyor


Bir kısmı su altında kalan ilçede, binlerce ağaç kesiliyor. Artık kuş değil, hızar sesi var


       Efsanevi Fırat’ın içinden aktığı masal vadisinin sakin limanı bin yıllık Halfeti’de şimdi ne kuş, ne çocuk sesi kalmış. Artık hızarın çığlık çığlığa bağıran sesi kaplıyor dağı, taşı, suyu. Karşıki dağa vuruyor zalim hızarın sesi. Sonra yankı yapıp, kalbe hançer gibi saplanıyor. Onu kesmeye başlayan baba “öz" evladına kıydığı hissine kapılıp, hızarını fırlattığı gibi gözyaşları içinde dağlara koşuyor. Kafasını durmadan taşa vuruyor; tak, tak, tak...
       Kesilen ağaçlar ise içli içli ağlayıp, kanlı gözyaşı döküyor. Sonra konuşmaya başlıyor:
       “Nasıl kıydın bana? Ben sana çok hizmet vermedim mi? Evine ekmek, tuz, et götürüyorsan sebebi ben değil miyim? Geçen sene fazla fıstığım olmadı. Ama bu sene utandım, seni üzmemek için coştukça coştum. Ürünüm o kadar çok ki, dallarım yıkılacak sanki. Biz palmiye, hurma, erik, şeftali, kayısı, armut, üzüm, ceviz, incir, nar, fıstık ağaçlarıyız. Kimimiz 100 yaşında. Sayımız milyonları aşıyor ama örgütlü değiliz. Sesimizi duyuramıyoruz. Kes beni, yak sobada. Yakmazsan mobilyacıya ver."

Ağızları bıçak açmıyor

       Sadece meyve değil, siyah gülleriyle de ün yapan Halfeti’nin en bereketli bahçeleri barajın yükselen sularında boğuluyor. Masal vadisindeki özgün taş yapılı evlerde kentli yaşamı sürdüren, en azı lise mezunu olan, Fırat’ın kenarındaki lokantaya gidip kızlı erkekli kadeh kaldıran halk öylesine üzgün ki, kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Gözyaşları ise sel olup akıyor. Hele anılarla yüklü yaşlılar...
       Kimi, yatağını yorganını traktöre yükleyip, yeni mekanları “ağaçsız" Karaotlak’a göçüyor. Kimi çuvallar dolusu eriğini kurtarmaya çalışıyor. Kimi Konya’dan, kimi İçel’den gelmiş; ailesinin mezarını taşıyor. Kimi ağacına istemeden hızarı vurup, kesiyor. Yol kenarlarına öbek öbek “taze" odunlar yığılmış. Aralarında erik dolu dallar ise hüzünlü hüzünlü bakıyor.
       Halfeti İlçesi’ne bağlı, Şavaşan ve Gözeli Köyleri’ne doğru yol gidiyor. Fırat’ın kenarında, 12 dönümlük bahçe içindeki çiftlik evinin önüne çuvallarla erik yığılmış. 73 yaşındaki Nuriye Teyze erikleri ayıklıyor ama inadına hiç konuşmuyor! Bu güzelim evde yaz - kış oturan Hasine Kanneci (38) ise söylenip, duruyor:
       “Depremzede gibi olduk. Daha istimlak paramızı bile alamadık. Bize ‘beş gün sonra Karaotlak’a git’ diyorlar. O evlerin ne suyu, ne kanalizasyonu, ne de yolu var. Sebze, meyve bahçeden, kasaptan sadece et alırdık. Kocam hem çiftçilik hem de bahçecilik yapıyordu. Topraklar elden gitti, şimdi bu adam ne iş yapacak. Rezil olduk."

Çekem , “Çeken" oldu

       Halfeti’nin 105 haneli Çekem Mahallesi ise en bereketli bahçelerin olduğu, suyun yanıbaşında bir güzel yer. Meyve ağaçlarının sıklığından Fırat’ı görmek olanaksız. Evler bile zor seçiliyor ama burası da 35 hane hariç bahçeleriyle birlikte sulara gömülüyor. Hadi barajı kabullenmişler ama istimlak parasını alamamışlar ki. Üç gün sonra evini boşalt diyorlar; kolay mı para bulmak.
       “Devlete güvenmek en büyük suçtur" diyen Mehmet Emin Sakar çok öfkeli, bağırıp duruyor:
       “Hiçbir devlet yetkilisi bize doğru dürüst bilgi vermedi. Bir yıl önce buraya gelen yetkililerden muhtar bilgi isteyince, “Size bilgi vermek zorunda değiliz" deyip, gittiler. Şimdi “Evini boşalt, ağacını kes" diyorlar. Daha istimlak parasını vermediler. Bu parayı alsak bile bu kadar kısa zamanda taşınmak kolay mı?"
       Emekli memur Müslüm Turan ise daha acıklı durumda. Memuriyet bitip de, belediye lojmanından taşınınca ortada kalmış. Halfeti’de kiralık ev yok. Çekem’de kardeşinin yanına gelip yerleşmiş ama onun da evi sularda kayboluyor. Başını sokacak bir göz odası olmadığı için Karaotlak’ta bir ev istemiş, şimdi bekliyor. 25 yılını devlete veren Müslüm Bey çok üzgün:
       “Resmi Gazete’ye göre Karaotlak’ta “iki bin" ev yapacaklardı ama bu sayı şimdi “220öye indi. Yine siyasi oyunlar mı devrede? Devlet d150 konut daha yapsa. Kimse de mağdur olmaz. Yaşlılar arasında toplu intiharlar olabilir."

Kalbi acıya yenildi

       Çekem Muhtarı Sadettin Turan ise toplantımıza sonradan katılıp, dertlerini sıralıyor:
       “Kod üstünde kalan 35 ev istimlak edilmedi ama su yükselmeye başlayınca yolu kalmayacak, elektriği kesilecek. Telefonlarımız zaten kesik. Çekem’de beş bin dönümdeki 40 bin fıstık ağacı su altında kalmıyor ama yol olmadığı için hasadı da toplayamayacağız. Tek çözüm Çekem Dağaltı mevkiindeki bu fıstıklığın kamulaştırılması. Bizi çadıra yerleştirmek istiyorlar. Biz depremzede miyiz? Sıkıntımız büyük. Bu gidişle hepimiz kalpten öleceğiz!"
       İki gün sonra Halfeti’ye tekrar gittiğim zaman Urfa Valisi Şahabettin Harput’un Çekem Mahallesi sakinlerinin dertlerini dinlemeye geldiğini duyunca bir solukta muhtarın evine gidiyorum. Hiçbir nimetin külfetsiz olamayacağını söyleyen Harput, köylünün derdini tek tek dinliyor. Yanında gelen TEAŞ yetkilisine elektriklerin kesilmemesi konusunda talimat veriyor. Su altında kalan yolun başka bir yerden geçmesi için köy hizmetlerinden bir ekibin ertesi günü bölgede incelemelerde bulunacağını müjdeliyor. Çekem Mahallesi’nin taşınacağı 220 evin yapıldığı Karaotlak “A" bloktaki su, kanalizasyon, yol çalışmalarının bir hafta içinde biteceğini söylüyor. Mandıracılık, süt inekçiliği, seracılığa destek vereceklerini, 20 atölyenin kurulacağını ilan ediyor. Köylüye yürekten söz veren Vali, alkışlar içinde Çekem’i terk ediyor. Başta muhtar ve köylünün yüreğine su serpiliyor. Ama yıllardır ağır sorumluluklar taşıyan Çekem Muhtarı Sadettin Turan’ın kalbi bu yükü taşımadığı için, ertesi günü hayata gözlerini kapatıyor. Gözü yaşlı köylü ise acısının üzerine bir büyük acı daha ekliyor.

Yeni yaşam Karaotlak!

       Yol sona yaklaşırken bir hafta sonra sular altında kalacak palmiye, akasya, ceviz, kayısı, çam ve erik ağaçlarıyla kaplı bahçede, tertemiz örtü serili masamda son yemeğimi yiyorum. Lokanta, Gaziantep ve Nizip’ten gelen kızlı erkekli gruplarla dolu. Kimi rakısını, kimi şarabını içiyor ama yüzlerdeki hüznü fark etmemek elde mi!
       Bir kısmı sular altında kalacak olan Halfeti öylesine güzel ki, ayrılmak istemiyorum ama çaresiz yolumun üzerindeki yeni yerleşim merkezi Karaotlak’a uğruyorum.
       Tek katlı, bahçe içindeki 220 evin tamamı bitmiş. Çoğunlukla Çekem Mahallesi sakinlerin yerleşeceği “A" bloktaki evlerin “yolu, suyu, kanalizasyonu" bağlanmamış.
       Evini temizlemeye çalışan kadınlar, 500 metre öteden su taşıdıkları için öfkeliler. 400 metrekarelik bahçelere Halfeti’den getirilen fidanlar ekilmiş. Çocuk bahçeleri, okul, idare binaları, sağlık merkezi, dükkanlar, atölyeler de yapılmış Karaotlak’a. Ama ne yeşil var Halfeti’deki gibi, ne Fırat’ın mavisi ...

İsteyene 2.5 milyar kredi

       Türkiye, Almanya, Fransa, Avusturya ve İngiltere’nin katıldığı şirketler grubu tarafından yapılan Birecik Barajı’ndan yılda 2.5 milyar kw. saat enerji elde edilecek, 70 bin hektar arazi sulanacak. Birecik ve Nizip’e içme suları verilecek. Birecik Barajı’ndan Halfeti İlçesi dahil 46 köy etkilendi. Bunların dokuzu hem arazilerini, hem yerleşim yerlerini kaybetti. Halfeti İlçesi ve üç köyün kısmen yerleşim yerleri suya gitti. Geri kalan köylerin ise sadece tarım arazileri elden çıktı.
       Yıllardır bahçecilik yapan halk şimdi topraksız kaldı. Sudan çıkmış balığa dönen köylünün ne iş yapacağı henüz netleşmedi. Ama devlet de onların hakkını yememek için (istimlak paralarının geç ödenmesi ya da araziye değer biçerken yapılan haksızlıkların dışında) elinden gelen her türlü gayreti sarfetti. İşte onlara verilen haklar.

       İLK BEŞ YILI ÖDEMESİZ:
       Evi, bahçesi, işyeri istimlak edilen kişi devletten 2.5 milyar lira da kredi alabiliyor. Bu kredinin ilk beş yılı ödemesiz. Tamamı yüzde 12 faizle, 20 yılda Ziraat Bankası’na ödeniyor. Kredi ise inşaat belli safhalara geldikçe üç kademeli olarak veriliyor.

       MÜCAVİR ALANDA ÖNEMLİ ADIM:
       Kamulaştırma yasasının bir maddesi olan “Mücavir alan kamulaştırmasıöna göre, “istimlakta kamulaştırma kodu" belirleniyor. Devlet o kod kapsamında olan tarım arazisi, bahçe, yerleşim yeri, konut, işletme binasını kamulaştırılıp, bedellerini ödüyor. Örneğin; kamulaştırma kodunun hemen bitiş yerinde ev, arazi, işletme binası varsa, bu kamulaştırma kapsamına girmiyor. O yerin elektrik, su, telefonunun olmaması ise yasayı ilgilendirmiyor. Bu duruma düşen kişi diğerlerinin istimlak paraları ödendikten hemen sonra Enerji Bakanlığı’na başvurup, “Mücavir alan kamulaştırması" isteyebiliyor. Değer tesbiti yapıldıktan sonra, mağdur duruma düşen kişinin arazisi gerçekten bu tanıma giriyorsa kamulaştırma bedeli ödeniyor.

       DEVLET ŞEHİR KURUYOR:
       İskan yasası çerçevesinde baraj gibi nedenlerle toprakları kamulaştırılan kişiler, devletten şehirsel veya tarımsal iskan isteyebiliyor. Devlet bu istek karşısında, kendi uygun göreceği yerlerde mahalle, köy ya da şehir kuruyor, işletme binaları yapıyor. Örneğin: 20 milyar lira istimlak bedeli alan kişi, şehirsel ve tarımsal iskan isterse, aldığı parayı devlet bankasında bloke ediyor. Devlet bu ev ya da işyerini üç yılda bitirip, beş milyara mal etmişse kalan 15 milyarı “faizsiz" olarak o kişiye geri veriyor.

       FAKİRİ KORUYAN YASA:
       Devletten sadece evi olan istimlak bedeli almıyor. Eğer istimlak olan köyde beş yıldır oturan kişinin hiç evi yok, kirada oturuyor ve bir yerde çalışıyor ise ona da iskan bedeli veriliyor. Bu da fakiri koruyan bir yasa.

       BARAJZEDEYE MÜJDE:
       Şimdi yeni bir iskan yasa taslağı hazırlandı. Taslak İçişleri Komisyonu’nda kasım ayında kabul edildi. Meclis’ten geçerse, mağdur olan barajzedelere iskan işlerinde önemli kolaylıklar ve avantajlar sağlanacak.

       GİTARLA MASAL VADİSİNE VEDA:
       GAP Başkanlığı, Halfeti’de otel projesini tanıtmak için 23-25 Haziran arasında Halfeti’ye tur düzenliyor. Klasik gitar virtüozu Ahmet Kanneci, “Kanneci Konağıönda 24 Haziran’da bir konser verecek.

Belediye başkanı kan ağlıyor

       Yaşlılara moral vermeye çalışan CHP’li Belediye Başkanı Mehmet Gökçek öylesine dertli ki ne yüzü gülüyor, ne konuşmak istiyor ama çaresiz anlatıyor:
       “Karaotlak’ta 50 ev açığımız var. Başbakanlığa teklifte bulunduk ama henüz bir cevap gelmedi. Meyveciiık yapan Halfeti’de artık geçim kaynağı kalmadı. Devlet bir dönüm meyve bahçesine bir milyar 400 milyon lira istimlak parası verdi. Bu da bir yıllık erik parası. Sonra ne yapacak bu insanlar? Biz iş yapmak için uzun vadeli kredi istiyoruz ama henüz bir ışık alamadık. Belediyenin istimlaktan doğan haklarının tutarı 735 milyar lira. Bu paranın bir kısmıyla feribot alıp, Fırat’ın en görkemli yerinde, tarihi Rum Kale’ye seferler düzenleyeceğiz. Nehrin karşı kıyısında, Gaziantep sınırları içinde kalan Feyzullah Bey Konağı maalesef suya karışacak. Merkezde ise Hamit Bey ve Kanneci Ağa konakları var. Türkiye Kalkınma Bankası, valilik ve belediyenin işbirliğiyle bu konakları turizme açmak istiyoruz."

Boğulsam da ayrılmayacağım

       Hollanda’da 30 yıl domuz fabrikasında kasaplık yapan Mehmet Çetintaş, emekli olduktan sonra doğduğu topraklara göçmüş.Şimdi başına gelenlere yanıyor. Kadastro, 54 dönümlük bahçesine 13.5 dönüm yazmış. Bunun da yarısı Birecik Barajı’na gitmiş. Karaotlak Muhtarı, “Ben Halfetili’yi istemem" deyince o da öfkelenip, “Ben de sizi istemiyorum" diye bağırmış; ev vermemişler. İstimlak parasını da alamayan şeker hastası Çetintaş, şimdi hop oturup hop kalkıyor:
       “Ben banka soymadım. Amerika’da evler almadım. Askerliğimi yaptım, vergimi ödedim. Domuz fabrikasında çalışarak bu parayı kazandım. Hükümet binasının olduğu arsanın yeri de benimdi, beş kuruş para ödemeden zaptettiler. İlgili bakanlara mektup yazdım ama sadece İçişleri Bakanı benimle görüştü. Hastayım, öleceğim ama boğulsam da buradan ayrılmayacağım."

Gül bahçeleriyle de ünlü

Balkon ve bahçeleri güllerle kaplı olan iki bin nüfuslu Halfeti’de, okuma yazma oranı çok yüksek. Bu bölgeye yüzyıllar önce Türkmenler gelmiş. Sonraki yıllarda Ermeni - Süryani alt yapısı da oluşmuş. Kürt nüfusu ise yok denecek kadar az.

Sular, Rum Kale’nin surlarında...

Son kez kıpkırmızı meyvelerle kaplı olan fıstık bahçelerinin yanından geçip, Rum Kale’nin karşı kıyısına geliyorum. Artık bu yakanın karayolu bağlantısı olmayacak. Birecik Barajı’nın suları binlerce yıllık Rum Kale’nin surlarının yarısını da yutacak.


Yazarlar