Geri Dön

Kebapçı İskender efsanesi artık İstanbul'da! - İskender kebap nasıl ortaya çıktı?

Kebapçı İskender'in 1867'den bu yana lezzetiyle kuşaktan kuşağa aktarılan lezzeti artık İstanbullulara daha yakın! Kebabından tatlısına, üzüm şırasından tereyağına her ürünü kendine özgü ve özel olarak üreten efsane marka, Akaretler'deki tarihi binasında iskenderseverleri ağırlıyor. İskender kebabın nasıl ortaya çıktığını öğrenmek isteyenler de bu mekanı mutlaka ziyaret etmeli...

Kebapçı İskender efsanesi artık İstanbul'da! - İskender kebap nasıl ortaya çıktı?

Kebapçı İskender'in ilk dükkânı 1867 senesinde Bursa'daki tarihi Kayhan Çarşısı'ndaki Kayhan Camii’nin bitişiğinde faaliyete başlamış. Bu dükkân 1867’den 1960’lı senelere kadar 100 yılı aşkın bir süre eski yerinde faaliyet göstermiş. Ancak sonrasında binanın zamana yenik düşüp yaşlanması sonucu yüz metre yukarıda bulunan dükkâna (Ünlü Cadde) taşınma gerekliliği doğmuş. Seneler seneler sonra da Yavuz İskenderoğlu’nun atalarından kalan bu mirasa büyük bir titizlikle sahip çıkarak Bursa Osmangazi'de bulunan Botanik Park içerisindeki konağa taşımış. Bugün İskender Efendi Konağı olarak bilinen ve içerisi adeta bir müze gibi olan konakta 1867'den bu yana gelen müthiş lezzet kuşaklara aktarılmaya devam ediliyor. Son olarak İstanbul Akaretler'de de hizmet vermeye başlayan İskender Yavuz İskenderoğlu, eşsiz lezzeti İstanbullulara artık daha yakın.

Haberin Devamı

İstanbul'daki tek dükkân Akaretler'de açıldı

Akaretler Sıraevler, 1875 yılında Sultan Abdülaziz tarafından Dolmabahçe Sarayı’nın önde gelen ağalarının lojmanı olmak üzere Sarkis Balyan tarafından inşa edilmiş. İstanbul’un tarihi dokusunun hissedildiği en önemli semtlerinden biri olan Akaretler’de, “Sıraevler” tarihi ve kültürel yapısı araştırılmış ve aslına sadık kalınarak restore edilmiş. Bölgenin mimari ve görsel zarafetinin ön plana çıkartıldığı restorasyon çalışmalarının ardından bu tarihi semt, modern kent hayatına kazandırılmış.

Aynı döneme ait tarihi bir marka olan Kebapçı İskender’in güzellik ve derinlik katacağını düşünülerek müessesenin İstanbul’daki tek dükkânı, işte burada açıldı. 

Her ürün kendine özgü ve özel

Haberin Devamı

Kebapçı İskender'in kullandığı her ürün kendine özgü ve özel olarak üretiliyor. Kebabın temeli olan et, Karacabey’deki aile çiftliğinde yetiştirilen kuzulardan... Kömür, Uludağ’ın Akça Köyü’nün güney yamacındaki odunlardan kesiliyor. Domates Simav’dan, patlıcan Urfa Birecik’ten geliyor. Yoğurt ise Bursa’da özel bir imalathanede, tavalarda inek sütünden İskenderoğlu için üretiliyor. Pide, ekşi mayayla dedelerinin kullandığı undan, her dükkânda meşe odun fırınında yapılıyor. Tereyağı, Ezine'den toplanan sütleriyle yine Bursa’da üretiliyor.

"Dönen kebap"tan "döner kebab"a İskender efsanesi nasıl doğdu?

19. yüzyılın sonlarında Mehmet oğlu İskender Efendi’nin Bursa Kayhan Çarşısı’ndaki dükkânında başlar. O günlerde kuzu bir bütün olarak ve yere paralel biçimde pişirilmektedir. Ancak İskender Efendi kuzu etinin farklı bölümlerinin kendine has lezzetlerinin müşterilerine eşit oranda dağılmasını sağlamak için çözüm aramaya başlar. Bu düşünceden yola çıkarak bir ucu İstanbul’a dayanan et pişirme ustası kasap bir sülaleden gelen İskender Efendi, babası Mehmet Efendi’nin desteğiyle eti; kemik ve sinirlerinden arındırır, bir şişe takar ve bunu odun kömürü ateşinin karşısında dikey döndürerek pişirdikten sonra ince ince keserek sunumunu yapar. Bu farklı sunum Bursa’da çok dikkat çeker ve İskender Efendi’nin “dönen kebabı” olarak anılmaya başlar. Bu yıllarda Bursa’nın nüfusu çok azdır ve Bursa; Kayhan-Tahtakale-Reyhan üçgeni, Maksem ve Tophane gibi semtlerden ibarettir. Önceleri dönen kebap diye ünlenen bu yemek, gel zaman git zaman halk dilinde “döner kebap” ve daha sonraları sadece “döner” şeklinde anılmaya başlar ve lakap, Mehmet oğlu İskender Efendi şeklinde önce tabelaya ve günümüz ticari ortamında da bir ticari unvana dönüşür. Böylelikle 150 yıldır süre gelen, Bursa ile özdeşleşerek adeta simgesi olan bu marka doğar.

Haberin Devamı

İlk dükkânın anısı yenilerinde yaşatılıyor

İlk dükkânı, bütün dükkânları için örnek alan İskenderoğlu ailesi mimariden dekorasyona kadar her şeyi en ince ayrıntısına kadar yaşatıyor. Öyle ki dükkânlarda 19. yüzyıl Osmanlı dönemi Bursa mimarisinin bir parçası olan ahşap küntegari dış kabartma piramitleri, o dönemlerde popüler olan papatya motifleri, yaygın olarak kullanılan mermer masalar, peçete olmadığı için kullanılan pembe dudak kâğıtları marka konseptinin bir parçası olarak hâlâ ayakta tutuluyor.

Haberin Devamı

Sadece bir kebap değil, kültürün ta kendisi

Bu mekanda döneri kesenden tereyağı servisi yapana, pideleri doğrayandan kebabı servis edene kadar herkes büyük bir titizlikle işini icra ediyor. Çünkü bu markaya gönül verenler için İskender Kebap, bir yemek olmaktan ziyade büyük bir kültürü de yılların ötesine taşıma özelliğine sahip.

Evinin salonunda ağırlıyormuş gibi hissettiriyor

İstanbul ve Bursa'daki dükkânlar arasında mekik dokuyan Kebapçı Mehmet oğlu İskender Efendi'nin 4. kuşak torunu Yavuz oğlu Oğuzhan İskenderoğlu'nu ise üzerindeki önlüğüyle evinin salonunda misafir ağırlayan bir ev sahibi edasında görürseniz sakın şaşırmayın! Hoş sohbeti, herkese ulaşabilen enerjisi ve mütevazılığıyla sizi hem lezzetin hem de tarihin derinliklerine götürüyor.

Eda İle Ne Konuştuk? - Sibil Çetinkaya Sempatik tavırları ve giyim tarzı ile birçok kişinin beğenisini kazanan Sibil Çetinkaya, Eda Özdemir'in bu haftaki konuğu oldu.
Yazarlar

İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Sıradaki Haber