Editörün Seçtikleri Uzaydaki gözümüz

Uzaydaki gözümüz

09.04.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Uzaydaki gözümüz

Uzaydaki gözümüz

Bakırlıdağ'ın karlı doruklmarında, Türkiye'nin ilk ulusal gözlemevi bulunuyor. Türk bilimadamları bu gözlemevinden evrene açılıyor, yıldızları gözlüyor, uzayın esrarengiz mesajlarına kulak kabartıyor

MİLLİYET ekibi olarak Kanarya Adaları'ndan sonra dünyanın en iyi ikinci gözlem yeri kabul edilen Bakırlıdağ'daki ilk Ulusal Gözlemevi'nde Hale - Bopp kuyrukluyıldızını izledik. Bilim adamlarını buluşturan ulusal gözlemevi projesinin 32 yıl sonra gerçekleşen öyküsünü dinledik. Yıldızların esrarını, Türk Galile'lerin uzaylı yaratıklara, UFO'lara bakışını öğrendik. Bu dizide, iki gün süren bu serüven dolu yolculuğu anlatacağız.

TÜRK astronomların Antalya'nın 2 bin 547 metre yükseklikteki Bakırlıdağ'ında kurulan ve geçen ocak ayında faaliyete geçen Ulusal Gözlemevi'nde Hale - Bopp kuyrukluyıldızını izlemek için yola çıkacağı haberini duyunca, bu heyecanı biz de yaşamak istedik ve soluğu Akdeniz Üniversitesi'nde aldık.
Akdeniz Üniversitesi'ndeki TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'nin irtibat bürosunda Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Zeki Aslan, ekibe son talimatları veriyordu. Gözlemevi Akademik Müdür Yardımcısı Prof. Dr. İlhami Yeğingil'in başını çektiği ekibe, fotomuhabiri arkadaşım Yurttaş Tümer ve benimle birlikte astrofizikçi asistan Cahit Yeşilyaprak ve elektronik teknisyeni Davut Yıldız da dahil oldu. Son hazırlıklar yapıldı ve beş kişilik ekiple Bakırlıdağ'daki gözlemevinin yolunu tuttuk. Ekipte kuyrukluyıldızı görebilmenin heyecanı hissediliyordu. Bu heyecan bizi de sarmıştı. Havanın açık olması için şansın bizden yana olmasını diledik.
Aracımızla kıvrıla kıvrıla yükselerek çam ve sedir ağaçları arasından Saklıkent'e ulaştık. Saklıkent bir kayak merkezi ve bazı mevsimler burada kayak yapılırken, yaklaşık 50 kilometre aşağıdaki Antalya'da denize girilebiliyor. Yaklaşık bin 500 metre çıktıktan sonra karın yolları kapaması üzerine aracımızı Saklıkent'in biraz ilerisinde bırakmak zorunda kaldık. Son bin 47 metrenin yürüyerek çıkılmasına karar verildi. Basınç farkından kulaklarımız uğuldamaya başlamıştı. Dizlerimize kadar gelen kara bata çıka ve zaman zaman yağan tipiye rağmen oldukça dik bir dağ olan Bakırlıdağ'a yaklaşık iki saat 20 dakikalık bir tırmanıştan sonra varabildik.
Zirveye vardığımızda güneşi görmüştük ve bulutların üstündeydik. Çevremize ürpererek baktık. Dünyanın üstünde olduğumuz hissine kapıldık. Botlarımızın içi su dolmuştu. Soğuktan donmuştuk. Hemen gözlemevinin dinlenme tesislerine giderek ısınmaya çalıştık. Dinlenme tesisleri bazı eksikliklerine rağmen bir otel lüksündeydi. Kurtlar gibi acıkmıştık, aşçımız asistan Cahit, bize sıcak çorba, makarna, ton balığı ve helvadan oluşan nefis bir mönü sundu.
Yemekte Prof. Yeğingil, bize gözlemevinin nasıl kurulduğunu anlattı. Gözlemevini kurma fikri, 1965'te atılmış ve ancak 32 yıl sonra büyük mücadele sonucu Türk astronomlarının rüyalarını süsleyen proje gerçekleşmiş. Yer bulmaya gelince, Türkiye için gerekli yüksekliğin iki bin metrenin üzerinde olduğu saptandıktan sonra, elene elene dört aday dağ belirlenmiş. Sonunda iyi bir gözlem yeri için açık (bulutsuz), atmosferi temiz, gökyüzü karanlık, ışık kirlenmesinden uzaklık gibi özelliklere sahip Antalya'daki Bakırlıdağ'da karar kılınmış.
Yer seçiminden sonraki en önemli sorun Bakırlıdağ'a konulacak teleskopların temini olmuş. Bakırlıdağ'la ilgili meteorolojik ve astronomik görüş verileri dünyaya duyurulur duyurulmaz, yurtdışından teklifler gelmeye başlamış. Şimdi gözlemevinde yılın yüzde 20'lik zamanını kullanmak karşılığında, Hollanda Utrecht Üniversitesi'nden alınan 40 santimlik teleskopla gözlem yapılıyor.
Çok daha gelişmiş 1.5 metre çaplı aynaya sahip yeni bir teleskopsa, yüzde 60 gözlem zamanı kullanma karşılığında Rusya Kazan Üniversitesi'nden gelmiş. Bu teleskobun da önümüzdeki ağustos kurulması planlanıyor. İnşaatı da tamamlanmak üzere.
YARIN: GECEYARISI HALE-BOPP'A MERHABA

İNSANOĞLUNUN içinde yaşadığı evreni anlama çabaları, gözünü gökyüzüne çevirmesiyle başladı. Bizde ilk gözlemevi, Osmanlı döneminde III. Murat zamanında müneccimbaşı Takiyüddin tarafından kuruldu, ancak ömrü pek uzun sürmedi. 1577'de görülen kuyrukluyıldız, bir yıl sonra başgösteren veba salgınının nedeni olarak gösterildi. Hatta bazı çevrelerce burada "meleklerin bacaklarının seyredildiği" yolunda bir inanış yayıldı. Şeyhülislam Kadı Efendi de bu görüşleri destekleyince, Cihangir sırtlarında kurulan gözlemevi, padişahın emriyle Donanma Komutanı Kılıç Ali Paşa tarafından 1579'da topa tutularak yıkıldı.
Meleklerin mahrem yerleriyle ilgili inanış epey sürmüş olacak ki, yeni bir gözlemevinin kurulması için 300 yıldan fazla bir süre geçti.

Yazarlar