Editörün Seçtikleri Zürih'te Türkiye dersi

Zürih'te Türkiye dersi

14.06.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Zürih'te Türkiye dersi

Zürihte Türkiye dersi


Nilgün Cerrahoğlu Zürih

105 ülkeden 15 bin uluslararası yayın organının bağlı bulunduğu "Dünya Gazeteler Birliği"nin (WAN) yönetim kurulu toplantısında basın özgürlükleri konusunda söz alan tek basın patronu Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin sahibi Aydın Doğan oldu.
Japonya'da geçen yıl WAN'ın yönetim kurulu üyeliğine seçilen Doğan'ın gündem dışı konuşmasına yol açan neden; her yıl katıldığımız Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) toplantılarında da karşımıza çıkartılan harita oldu.
Türkiye'yi dünyada en çok gazeteci hapseden ülkeler arasında gösteren haritanın, bu kez de WAN'da gündeme gelmesinin ardından; üyeler Doğan'dan bir açıklama yapmasını istedi.
Doğan, Türkiye'deki son siyasi gelişmeleri kısaca özetleyen konuşmasında, her şeyden önce Bülent Ecevit başbakanlığında güçlü bir hükümet kurulmuş olmasının Türkiye için bir şans olduğunu söyledi. Türk Başbakanı'nın eski, köklü bir gazeteci olduğunu, uzun yıllar "Milliyet"in 1. sayfasında yazarlık yaptığını ve bu nedenle de basına sempati ve açıklıkla yaklaştığını belirten Doğan, bunun ötesinde Türkiye'nin ciddi bir terör sorunuyla karşı karşıya olduğunu açıkladı.
Türkiye'de tutuklu bulunan gazetecilerin Terörle Mücadele Yasası gereğince tutuklu olduklarını, içerde bulunan gerçek gazeteci sayısının 12 olduğunu, bunun dışındaki rakamların abartılı olduğunu belirten Doğan, kendisinin bu konuyla ilgili ciddi bir mücadele vereceğini ve konuyla ilgili olarak Başbakan'la bizzat görüşeceğini söyledi.
Abdullah Öcalan'ın yargılanma sürecine ilişkin olarak da WAN'a bilgi veren Aydın Doğan, DGM'lerin anayasal bir kuruluş olduğunu söyledi. Gerek Batı gerekse de Türk medyasında tartışma yaratan DGM'lerin yapısı hakkında yeni hükümetin duyarlılık gösterdiğini, Anayasa değişikliği yapmak üzere harekete geçtiğini, konu üzerinde partiler arasında mutabakat olduğunu ve en kısa zamanda çıkacak bir değişiklikle DGM'den askeri hakimlerin çıkarılacağını ve zaten evrensel hukuk standartlarında yapılan mahkeme üzerindeki tartışmalara da bu şekilde son verileceğini belirtti.
Toplantı sırasında önemli üzerinde durulan konulardan bir diğeri de, Türki cumhuriyetlerdeki gazete sahipleri birliklerinin WAN'a katılmak yönündeki talepleri oldu. Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan gibi ülkelerin - bağımsız basın konusunda yeterince deneyimleri olmaması nedeniyle - örgüte üye olmadan önce yayın yönetimine ilişkin bir eğitim seminerinden geçmesi kararlaştırıldı. Bunun için en uygun yerin Türkiye olduğuna karar veren WAN, aralıkta İstanbul'da "Hürriyet" tesislerinde verilecek bir seminere kendi uzmanlarını gönderecek. Söz konusu ülkelerin üyeliklerine bu toplantı sonunda karar verilecek.
Toplantıdan çıkan bir basın patronuna, daha ziyade basın teknolojisi, tirajlar, pazar, yayın stratejileriyle ilgili olması beklenen WAN'ın basın özgürlüklerine verdiği bu öncelikli yerin nedenini sordum. Şu yanıtı verdi:
"Basın ve ifade özgürlükleri bizim için ilk önceliktir. Basın özgürlükleri olmazsa basın olmaz çünkü. Gelişmiş ülkeler basın teknolojisinde devasa adımlar atıyor. Gelişmekte olan ülkelerin sorunu ise özgürlük. Çok daha yaşamsal bir konu bu. Gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında bir uçurum var. Bu konuya eğilmezsek uçurum büyüyecek. WAN bu uçurumun büyümesine göz yumamaz. Uçurum büyürse, iş yapamayız..."
Kısaca özetlemek gerekirse global köyün çağrısı özgürlüklerin eşitlenmesi yolunda...


Yazarlar