Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

 Ben de poğaça almaya gitmeyi düşünürken, yazımı yazmaya başladım. Kürşat Başar’ın yemekli sohbeti CNN Türk’te biraz değişmiş, ama yine de o eski havası yok. Bir kadın vardı ve dört erkek. Bir kadın, erkeklere filmde nasıl öpüştüğünü anlatıyordu.

Alt dudak mı?
Ben hikâyenin farkında olmadan, dinlemeye ve izlemeye başladım; bir kadın ve dört erkek....
Dört erkek derken, hani tanıdığımız, bildiğimiz isimler; Can Dündar, Mehmet Güleryüz, Genco Erkal ve Kürşat Başar... Taies Farzan hoş bir hanım. “Gölgesizler” filminin oyuncusu. Baktım da meğer öpüşme sahnesi pek bir olay olmuş. Onu anlatıyor...
Bu arada bir minibüs daha geçti, çocukları almak için. Dedim ya tam bir işkence. Neyse, Farzan’ı öpen Hakan Karahan heyecanlıymış. Genco Erkal sahnenin bir seferde mi çekildiğini sordu. Provasız çekilmiş. Hakan arkadaşımız genelde üst dudaktan öpermiş ama Taies Hanım yüzünü dönünce çekimde, alt dudağına denk gelmiş. Bunu haberlerde buldum. Bir kadın ve dört erkek. Kimlikler önemli değil...
Birden bu hikâyeyi dinlerken, ben de düşündüm. O yemek ortamında bir öpüşme sahnesinin alıp beni sıradan, hayat sahnesine taşıdığını. Çünkü anlatılan bir film, ama anlatan bir kadın. Güzel bir kadın ve karşısındaki oyuncunun heyecanlandığını söylüyor. Ne kadar heyecan verici bir an. O anda sanki, dört erkeğin bu gerilimli ve çekici sahneden etkilendiğini düşündüm. İnsana dair bir olay. Bu kadar erkek egemen bir yemekte, etkilenmemek mümkün değil diye seyrederken kendi adıma karar verdim. Yollar ıslak. Bir gün kendini tekrar merhabalara bırakıyor...



Starlık böyle bir şey
Nazlı Ilıcak’a taktığım yok. Ama kiremit rengi ve çok hoş deri ceketi ile kanaldan kanala gitmişti. Kolay bir şey değil. Gündüz, pazar günü yani, seçim programındaydı. Sonra akşam Habertürk’te baktım aynı kıyafetle karşımda. Takdir ettim. Kolay mı böyle bir maraton? Star olmak böyle bir şey işte...


Yüzler, binler
Nihal Bengisu Karaca da konuklardan biri. Konu, yerel seçimler... İstanbul ve Türkiye genelinde trafiğe çıkan araç sayısından bahsettiler. “Birkaç yüz” ve “Binlerce, on binlerce” dediler. Naçizane, kendileri köşe yazarı olurlar. Böyle bir durumda, “yuvarlak rakamlar vermek” olmuyor. Onu ben de söylerim. Ama böyle önemli bir programda “birkaç yüz” denildiğinde olmuyor. Nihal Hanım’ın bu rakamları biraz daha evirip çevirip, sağı solu eni konu oturtup, söylemesi gerekiyordu. Otomobil uçar gider misali yüzler, binler, on binler şarkı olur, ama İstanbul’un ve Türkiye’nin halini anlatmaz!