22.12.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
Metin UYAR / İyilik & Sağlıkmetinuyar123@hotmail.com
Karşımda gözlerinin içi gülen, hayata sıkı sıkıya sarılmış, pozitif ve keyifli bir adam oturuyor. Tecrübeleri arasında ise kanser hastalığı var: Dört yıl önce akciğer kanserine yakalanan Moda koreografı Uğurkan Erez “Bir kanser hastası ilk teşhis konduğunda ölümden korkar. Ameliyata girmeden önce de ‘Narkozdan sağ çıkabilecek miyim, ameliyat başarılı geçecek mi?’ diye devam eder korkuları. Ameliyattan çıktıktan sonra ise ‘Hayat kıymetli, ben kıymetliyim’ deyip hayata sımsıkı sarılmalı. Ben kanser ile birlikte kendimi daha çok sevdiğimi anladım. Kanserin bana öğrettiği şey ise sağlıklı yaşamanın önemi. Bunun içine uyku, yemek ve aşk hayatı giriyor. Sağlıklı yaşamayı öğrenirseniz kendinizi her şeyden arındırırsınız” diyor.
Babanızı akciğer kanserinden kaybettiniz, “Bir gün ben de kanser olabilirim” diye düşündüğünüz olmuş muydu?
Hiç düşünmemiştim.
O yüzden kanser olduğumu öğrendiğimde, “Aa, bu bana
hiç yakışmıyor” dedim. Tabii genlerle de ilgili bir şey olduğunu daha sonra doktorlarımdan öğrendim.
Hayatınızı erken teşhis mi kurtardı?
Evet; erken teşhis, doktorlarım ve benim beynim. İnsan kendine hastalığı yakıştırmıyorsa, ‘ben bunu atlatacağım’ diyorsa bu işin öncelikle bittiğine inanıyorum. Hastalığı duyduğun ilk dönem şoke oluyorsun, öleceğim diye düşünüyorsun.
Ölümle kalım arasındaki o ince çizgide en çok neleri düşündünüz?
Misafir gelmiştim bu dünyaya, esas dünyama geçiyorum diye kendimi teselli ediyordum ama
tabii hiç de niyetim yok ölmeye. Ailemden ve dostlarımdan ayrılacağım için üzüldüm. Ama
hep “Ben öldüğüm zaman üzülmeyin” derim.
Ben çok güzel bir hayat yaşadım. Ama yine de,
“Ahh gitmeyim!” dedim.
Hayatınızın sizin kontrolünüz dışına çıktığını hissettiniz mi?
Önce hayata karşı yenildiğimi hissettim. Yenilgiyi çok fazla sevmem. Sonra “Hayır yenilmeyeceksin, çok iyi bir ameliyat geçireceksin” dedim kendi kendime.
Ameliyat için yurt dışına gitmeyi düşündünüz mü?
Herkes yurtdışına git dedi. “Ülkemde en iyi tedaviyi olurum” dedim. Doktorum Prof. Dr. Şükrü Dilege’yi ve onkoloğum Sualp Tansan’ı tanıdım ve onlara güvendim. Onlar da başardı. Ben de yenilmediğimi öğrendim.
Neşeli ve güçlü görünen bir Uğurkan Erez kanser olduğunu öğrendiğinde, ağladı mı?
Tabii ağlıyorsun ama ben yalnız ağlarım. Kanser bu, öleceğim zannediyorsun. Babamı da kaybetmişim, aklıma o geliyor. Ama bu süreçte, kanserden ölünmeyeceğini bir kez daha anladım. Kaldı ki benimki en zor kanserlerden biri. Daha da çok yaşayacağım, göreceksiniz.
Zamanı durdurup geri sarmak istediniz mi? Geri sarsaydınız, neleri değiştirirdiniz?
Benim hayatımda hiç keşkelerim olmadı. Yaşadığım kötü şeylerden tecrübe kazandım.
Kötü olduğunu biliyorsam da bir daha yapmadım. Bu felsefe bana babamdan kaldı.
“Tam narkoza girmeden önce aniden ağlamaya başladım”
Kanser olduğunuz nasıl anlaşıldı?
Bu olaydan bir sene önce sigarayı bırakmıştım. Sigarayı bırakınca kilo aldım. Diyetisyene gittim, kan tahlili istendi. Hiç istemeyerek de olsa yaptırdım. Sonuçlara bakınca şekerle ilgili bir sorunum olduğu düşünüldü. Şeker için kontrole gittiğimde, vücutta bir problem olduğu anlaşıldı. Akciğer filminde bir şey çıkmadı. Tomografide akciğerimde tümör olduğu görüldü.
Hemen ameliyata mı alındınız?
Teşhis konduğu zaman araya bayram girdi. 10 günlük tatil benim için bir türlü geçmek bilmedi. Tatil biter bitmez ameliyatımı oldum. Narkoza girmeden doktor “Nasılsın?” dedi. Ağlamaya başladım. “Şu ana kadar tuttum kendimi” dedim. “Ağla” dedi.
Ameliyat sonrası psikolojinizde bir değişim oldu mu?
Ameliyattan sonra korkum kalmadı. Yırttım dedim ve hayata en güzel şekilde bağlandım. Önemli olan ameliyattan çıkabilmek. Ben her zaman; “Ameliyattan çıktığınız zaman hayata tutunacaksınız, kanseri beyninizin arkasına alacaksınız, yaşamınıza dört dörtlük bir şekilde devam edeceksiniz kardeşim” diyorum.
Kanser hastasına çevresindeki insanların nasıl davranmasını tavsiye edersiniz?
Hastaları hep motive edin. Yakınları tabii ki üzülecekler, üzülmemek mümkün değil. Gidin içeride ağlayın ama sakın hastanızın karşısında ağlamayın. Hep mutluluk ve keyif içinde dimdik durun. Kızım, yeğenlerim benim karşımda hep gülerlerdi. İçeri gidip bağıra bağıra ağlarlarmış.
“İzmirliler beni rehabilite etti”
Arkadaşlarınızın size yaklaşımı nasıldı?
Ben hiç yalnız kalmadım, hep arkadaşlarımla oldum. Ben hastalığımı arkadaşlarımın iyi ettiklerine inanıyorum. Ameliyattan sonra 1 sene İzmir’e yerleştim. İzmir’deki dostlarım ve tüm İzmirliler beni rehabilite ettiler, orada çok mutlu oldum.
Kanser hastalığınız süresince okuduğum röportajlarınızda aileniz, dostlarınız, işiniz var ama bir aşk yok neden?
O benim özel hayatım; ne yapacak insanlar benim özel hayatımı öğrenip! Aşklarım oldu. Gene de olacak. Sağlıklı bir adamım kardeşim ama en büyük aşkım kızım, şimdi de torunum.
Toplumun dayatmaları, kısıtlamaları altında geçen hayatlar yaşıyoruz. Kanser bu anlamda özgür bir Uğurkan Erez’i çıkarttı mı?
Evet, kanserden sonra özgür bir Uğurkan Erez çıkıyor. Hayatın çok kısa olduğunu anladım. Gittim, geldim. İkinci hayata geçtim bence.
O yüzden şimdi istediğim gibi yaşıyorum.
Kanser sonrası yaşam şeklinizde ne gibi değişimler oldu?
Sağlıklı ve düzenli besleniyorum. Şimdi diyetisyen kontrolündeyim. Gerçekten yemek yemeyi öğrendim. Uykuma dikkat etmeye çalışıyorum.
“Kanser ya tekrarlarsa” psikolojisini ne zaman atıyor insan?
Nüksederse diye düşünürsen öbür dünyaya gidersin kardeşim. Kafandan atacaksın. Benim hiç gitmeye niyetim yok.
Erez’den genç bkalmanın sırları
“60’a 1 kaldı. Çatlasın benim yaşımda yaşlı görünenler!” diyen Erez genç ve dinç kalmanın sırlarını şöyle özetledi:
* Mutlu olun
* İyi yaşayın
* İnsanları sevin
* Dedikodu yapmayın
* Kötü düşünmeyin
* Birlik içinde yaşayın
* Başarıyı alkışlamayı bilin
* Gençlerle olun
“Kanser hastası görünce o günlere dönüyorum”
Kanseri nasıl tanımlıyorsunuz?
Vücudumuzdaki iyi hücrelerle kötü hücrelerin çatışması. Bağışıklık sisteminin düşmesi. Bağışıklık sistemi; üzüntü, stres, kötü beslenme, sigara, çok içki ile düşer. Ama senin keyifli ve mutlu bir yaşantın varsa, iyiler hep güçlü kalıyor. Ben artık her şeyi keyifle yapıyorum.
Sizin kansere yakalanma sebebiniz nedir?
Annemi kaybetmiştim, onun yasını yaşayamadan abim kaza geçirdi, komaya girdi ve ölüm aşamasına geldi. Ben dört ay yoğun bakımda başında bekledim. İyi hücrelerin düşmesine izin verdik. Ayrıca; eksik beslenmek, radyasyon, sigara... Ama en büyük zarar stres ve üzüntü.
Bir kanser hastası gördüğünüzde bu sizi tekrar o günlere götürüyor mu?
Kanser hastası görünce, tabii ki o günlere dönüyorsun. Dönmemen için gamsız olman lazım, ben de o kadar gamsız değilim. Duygularım var lan benim (gülüyor). Bir şeyler geçip gidiyor ama ondan sonra hemen atıyorsun veya atmaya çalışıyorsun. Şimdi, yarın için heyecanlıyım.
Neden?
Yarın dördüncü senemin kontrolleri var. Kanser uyanmış olabilir. Ama ben; uyanmayacak, gayet sağlıklıyım diyerek gideceğim. (Uğurkan Erez röportajımızın ertesi günü dördüncü sene kontrollerine gitti. Tertemiz çıktı.)