11.09.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
***Dünya çocuk edebiyatında okul, öğrenci, öğretmen ilişkilerini anlatan pek çok ürün vardır. Bunların bazıları, bizde olduğu gibi öylesine etkindir ki, değil öğrencilik yaşamı, bir ömür boyu çocukların dünyasını kucaklar. Bu küçük çocuklar kocaman babalar olduklarında bile bıkmadan usanmadan çevrelerindeki insanlara okul anılarını, onları etkileyen bu gülmece ağırlıklı kitapları ve kahramanlarını anlatırlar. Çünkü herkes kendisini, az da olsa bu kitaplardaki kahramanlardan biri olarak bulur. Hep, öğretmenler sıfırcı, öğrenciler de tembel ve çalışkan olarak ikiye ayrılır. Veliler işin başka bir yanı. Fransız çocuklar için geçmişte "Küçük Nicoleün Serüvenleri", Avusturyalı çocuklar için Nöstlingerin "Mininin Serüvenleri", Alman çocukları için Erich Kastnerin "Uçan Okul"u, bizde de "Hababam Sınıfı"... Örnekler daha da çoğaltılabilir; ama şu bir gerçektir ki, insan yaşamının en eğlenceli, en sevgi dolu, coşkulu zamanları öğrencilik yıllarıdır. Ders-sevmez Hamdi, çizer Bernard Godi ile yazar Zidrownun yarattıkları ünlü "Kopyacılar Kralı" bir karakter. Fransada ve tüm dünyada çocuklar tarafından öylesine büyük ilgi görmüş ki, yalnızca Fransada kitapları 2 milyonun üzerinde bir satışa ulaşmış. Doğrusunu isterseniz, Ders-sevmez Hamdinin bizdeki şöhreti de Fransadan aşağı kalmaz. Miço dergisi okurlarının hepsi onu çok iyi tanıyorlar. Bugün bir okula gittiğinizde duvar gazetesinde, yemekhane kapısında Ders-sevmez Hamdi resmine rastlamanız kaçınılmaz. ***Ayrıca Zidrow ile Godinin "Küçük Kral" adlı bir dizisi daha var. Daha çok 7 yaş ve üstü çocuklar için hazırlanmış bu dizi de oldukça eğlenceli. Düşler dünyasında gezen, günümüzde yaşayan küçük bir kralın serüvenlerini anlatıyor. ***Hamdinin en büyük özelliği çarpım tablosunu bir türlü ezberleyememiş olması. Aslında yazar, ezberciliğe dayanan eğitim sistemini Hamdinin gözüyle eleştiriyor. İşin doğrusunu söylemek gerekirse, Zidrow da günümüz çocuklarını anlatırken, kendi çocukluğundaki sorunları günümüze taşımış. Bugün Fransada çocuklara çarpım tablosunun ezberletildiğini sanmıyorum. Çünkü artık çocuklar sınavlarda hesap makinesi kullanıyor, karekökü hesap makinesiyle alıyorlar. Yazar, bana göre günümüz çocuklarını ve teknolojiyle değişen yaşamlarını öyle pek de yakından tanıyormuş gibi gelmiyor. Ama yine de çocuklara ve onların sorunlarına öylesine akılcı yaklaşıyor ki, onları yakalamasını biliyor. Günümüz Fransız çocuk edebiyatının bu ünlü çizgi romanında çocukların hiç cep telefonu olmaması, sınıfta hiç bilgisayar kullanmamaları, öylesine insanı şaşırtıyor ki, kitapların ilk baskılarının 1997de yapıldığını bilmesem eskiliğine vereceğim. Ama doğrusunu isterseniz bizim çocuklarımızın bilgi çağında teknolojiye bu kadar yatkınlıkları; bilgisayar, cep telefonları, bilgisayar oyunları konusunda bu kadar becerikli olmaları beni mutluluktan uçuruyor. yural@milliyet.com.tr Bu hafta okullar açılıyor; aklıma hemen MİÇOnun en sevilen çizgi kahramanı Ders-sevmez Hamdiyle çalışkan arkadaşı Ayşe geldi. Hamdinin ilk kitabının birinci öyküsü, okula gitmemek için bir türlü yatağından çıkamayan Hamdiyle babası arasındaki sürtüşmeyi anlatır. Hamdi yatağında horul horul uyumakta, babası da başucunda konuşmaktadır: "Sana kötü bir haberim var, oğlum! Bugün 13 Eylül Pazartesi ve okula gideceksin!" Hamdi uyumasını sürdürünce babası tekerlekli karyolasından tutar, karyolayı çekicinin ucuna bağlar ve Hamdiyi okula götürür. Hamdi uykusundan uyanır ve bütün gördüklerinin bir kâbus olduğunu anlar. Üstelik başucunda duran takvim de 12 Eylülü göstermektedir. Tekrar yatağına yatar, uykuya dalmadan önce kendi kendine şöyle söyler: "Yarın bu yaşadıklarımı arkadaşlarıma bir anı olarak anlatacağım."