Gelecek program: Art Basel
Haziran ayı, sanat takviminde gözler Basel’e çevrilir.
İsviçre’nin küçük ama etkisi büyük şehri Basel, bir kez daha dünyanın dört bir yanından sanatseverleri, koleksiyonerleri, küratörleri ve galericileri ağırlamaya hazırlanıyor.
19-22 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek olan Art Basel 2025, bir fuardan daha etkili, çağdaş sanat piyasasının geleceği hakkında önemli ipuçları veriyor.
1970 yılında, üç vizyoner galeri sahibi –Ernst Beyeler, Trudl Bruckner ve Balz Hilt– tarafından temelleri atılan Art Basel, o dönem sadece yerel bir fuar olmanın ötesine geçmeyi amaçlıyordu.
O günden bu yana geçen 55 yılda Art Basel, yalnızca Basel’in değil, Miami Beach, Paris ve Hong Kong’un da ev sahipliği yaptığı, hatta yakında Doha’da da bir fuar gerçekleştirecek olan uluslararası bir sanat imparatorluğuna dönüştü.
Bugün geldiği noktada ise, küresel çağdaş sanat ekosistemine yön veren başlıca platformlardan biri.
2025’te neler farklı?
Art Basel bu yıl, bugüne kadarki en kapsamlı edisyonlarından biriyle karşımızda.
300’ün üzerinde galeri, 40’tan fazla ülkeden 2 bin 500’den fazla sanatçının yapıtlarını sergiliyor.
Ancak rakamlar, bu seneki fuarın sunduğu yeniliklerin yalnızca bir kısmı.
En dikkat çekici yeniliklerden biri: Art Basel Ödülleri.
İlk kez bu yıl verilecek olan bu ödüller, yalnızca sanatçılara değil; küratörlerden kültür kurumlarına, sanat yazarı ve arşivcilerden bağımsız inisiyatiflere kadar çağdaş sanata yön veren çok sayıda ismi onurlandıracak.
36 kişilik bu seçkin ödül listesinde öne çıkan isimler arasında Şilili şair ve sanatçı Cecilia Vicuna ile Kolombiyalı kavramsal sanatçı Delcy Morelos da bulunuyor.
Art Basel 2025’in merkezi olan Messe Basel, sadece sergilerle değil, interaktif enstalasyonlarla da izleyicilere yeni bir deneyim sunuyor.
Bu yılın tematik bölümlerinden biri olan “Re-Imagining Futures”, iklim krizinden toplumsal dönüşümlere uzanan güncel meseleleri, sanat aracılığıyla tartışmaya açıyor.
Yapay zeka, biyoteknoloji ve ekolojik hafıza gibi kavramlar, hem sanatsal hem düşünsel düzeyde merkezde.
Basel’in en köklü otellerinden biri olan Les Trois Rois ise, bu yıl bir başka yeniliğe ev sahipliği yapıyor.
Ünlü mimarlık ofisi Herzog & de Meuron tarafından yeniden tasarlanan otel, Japon esintili wellness alanı Seijaku ve yeni restoranı Banks ile modern bir sanat eserine dönüşmüş durumda.
Art Basel 2025, sanat dünyasında oluşan yeni dengeleri anlamak için önemli bir platform.
NFT’lerden post-pandemi koleksiyoner eğilimlerine, müze politikalarından genç sanatçılara açılan fırsat kapılarına kadar her konu burada masaya yatırılıyor.
Dünyanın en büyük galerileri –Gagosian, Hauser & Wirth, David Zwirner– ile Tokyo, Lagos, İstanbul ve Sao Paulo gibi kentlerden yükselenler aynı çatı altında buluşuyor.
Art Basel 2025, sanatın yaşanan, tartışılan ve dönüştüren bir deneyim olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Koleksiyonerler için yeni keşifler, sanatçılar için küresel görünürlük ve izleyiciler için ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.
Art Basel 2025, 16-17-18 Haziran’daki özel ön izleme günlerinin ardından 19-22 Haziran’da ziyarete açılacak.
Unutmamak lazım, bu yıl ön izleme günlerinin üç güne yayılması da başlı başına bir gösterge.
