03.02.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Özge Kara
Gıda alışverişi son zamanlarda hepimizin daha özen gösterdiği bir konu. Sebze ve meyvelerin en sağlıklısını almak için o pazar senin, bu köy benim gezen o kadar çok ki… Nihayetinde yerel pazarlara düzenlenen turlar, gastro rotalar türedi; üstelik bunlar epey ilgi görüyor. Yıllardır mutfağında harikalar yaratan, sebzelerle adeta konuşan, dost olan Ece Aksoy, bu anlamda gerçek bir uzman. Türkiye’nin dört bir yanındaki pazarları karış karış geziyor ve 9 Ece Aksoy’un mutfağında pişecek yemeklerin malzemelerini topluyor. Biz de kendisiyle bir araya geldik ve “Kış aylarında ne yemeli, bu ürünleri nerelerden almalı?” diye sorduk.
“Hangi sebze hangi mevsimde yenmeli diye bir şey yok artık Türkiye’de” diyor Ece Aksoy. Ancak altını çizdiği bir konu var: “Yalnız karnabahar, lahana, kerevizle bir kış geçmez. Diğerleri de yetiştirilecek tabii. Önemli olan nasıl yetiştirildiği. Serada yetişmesi sakıncalı değil. Onlara verilen ilaçlar, hormonlar önemli olan.” Bununla birlikte “organik” ve “tarladan” vurgusundan oldukça rahatsız: “Pazarlara gidin bu mevsimde, tezgahlardaki adamlar ‘Tarladan’ diye bağırır. Hangi tarladan kardeşim bu ayda? O patlıcanın tarladan olması mümkün mü? İnsanlar tarladan olmasına özen gösterdiği için öyle söylüyorlar. Bir ‘organik’ lafı, bir de ‘tarladan’… Bütün tezgahlarda bunlar bağırılıyor.”
“Çatlak olmayan bu işleri yapmaz”
Elli yıldır Türkiye’yi köşe bucak gezip elinde çakısı her gittiği yerde bir şeyler deneyerek alışveriş ediyor Aksoy. Ununu Balıkesir’in İvrindi kazasının Yağlılar Köyü’ndeki Mustafa’dan aldığını anlatıyor: “O da benim gibi çatlağın teki. Çatlak olmayan bu işleri yapmaz zaten. Unum bittikçe sipariş veriyorum, istediğim kadar öğütüp gönderiyor.
” Yumurtayı Tekirdağ’ın çevresindeki Şenköy, Ganos gibi köylerden alıyor. Tereyağını Göynük’ün Güveytepe köyündeki Şerife Hanım’da yaptırıyor. Zeytinyağını Antakya’nın Altınözü kazasında Zülfikar Bey’den alıyor. Biber salçası ve nar ekşisi de yine Zülfikar Bey’e emanet. Orhangazi zeytinini tercih ediyor ama bu sene kendi yapmış zeytinini. Domates salçası Selçuk-Tire yolu arasında yaşayan Fatma Hanım’dan, sütüyse Çatalca’nın Nakkaş Köyü’ndeki bir manda çiftliğinden geliyor. Keçi peynirini Mordoğan’ın dağlarında gezerken keşfettiği bir köyden alıyor. En büyük şikayetlerinden biri maydanozlar: “Maydanoz da kendinden şikayetçi zaten. Maydanoz, maydanoza bakıp ‘Ne olduk biz? Eskiden maydanozduk, şimdi kereviz yaprağı olduk’ diyor. Maydanoz incecik olur, dantel gibi olur.”