“Erkekler başkalarının ne giydiğini pek umursamaz”

Moda blogger’ları her geçen gün takipçi sayılarını katlıyor ama erkek blogger’larının sayısı hâlâ bir elin parmaklarını geçmiyor. En meşhurları arasında ise artık bu işin “baba”sı olarak görülen Sartorialist, blog dünyasının yaramaz çocuğu Bryan Boy ve kendi deyişiyle “prens” Pelayo Diaz var. 2007’de açtığı moda blog’u (katelovesme.net) ile dünyanın dört bir yanından binlerce takipçi kazanan Diaz, bu hafta GQ Türkiye’nin verdiği Men of the Year ödüllerinin konuğu olarak İstanbul’a geldi. Blogger’lığın yanı sıra tasarımcılık da yapan ve daha önce The Times dergisinin dünyanın en etkili
40 kişisi listesine moda kategorisinden dahil olan
27 yaşında blogger’dan kendi hikayesini dinledik.

Blog açmaya nasıl karar vermiştiniz?

19 yaşındayken moda tasarımcılığı ve pazarlama okumak için Londra’daki Central Saint Martins’e gitmiştim. Blog’umu açma amacım ise İspanya’daki ailem ve arkadaşlarımla bağlantıda kalmaktı. “Bir blog açıp olan biteni oraya yazacağım. İstediğinizde bakarsınız” dedim ve okuldaki deneyimlerden tutun da gittiğim partilere kadar her şeyi yazmaya başladım. Bir gün günde dört bin kişi tarafından ziyaret edildiğimi gördüm! Ben de yazmaya devam ettim. Tabii şimdi çok daha fazla ziyaretçim var. Site günde yaklaşık 150 bin hit alıyor.

Sizce neden insanlar blog’unuzu bu kadar seviyor?

Emin değilim ama yaptığım şeyi gerçekten sevdiğim için olabilir. Ben neyse blog’um da o. Her şey olduğu gibi ve doğal. Yalan yok.

Kate Loves Me (Kate Beni Seviyor) adı da oldukça dikkat çekici...

Bir saniye bile düşünmedim bu ad için. Kate Moss’u çok seviyorum. Şimdilerde blog açanların isim koyarken pazar araştırması yaptıklarını duyuyorum. “Adını ne koyarsanız Google’da üste çıkar?” gibi şeyleri hesaplıyorlar. Ben planlamadığım halde oldukça orijinal bir isim buldum galiba.

Kate Moss’la tanışma şansınız oldu mu?

Hayır ama tanışacağımızı umuyorum.

“Aksesuarda kadın çantaları favorim”

Aynı zamanda tasarımcısınız...

Evet. Mezun olunca da stajlarım sırasında modayla ilgili çok şey öğrendim. Şimdi İspanyol modaevi Davidelfin’in baş aksesuar tasarımcısıyım. Sevdiğim ve iyi bulduğum markalardan biriyle çalıştığım için kendimi şanslı hissediyorum.

Ne tür aksesuarlar kullanmayı seviyorsunuz?

Kadın çantaları favorim. İçine her şeyi koyabileceğim; fotoğraf makinemi, telefonumu alabilecek güzel bir çanta taşımak benim için çok önemli.

Kendinizi tasarımcı olarak mı tanımlıyorsunuz, blogger mı?

Etiketlere inanmıyorum. Bence ne yaparsan osun ve neysen onu yapıyorsun.

Diaz kendine yılbaşı hediyesi olarak aldığı Gucci ayakkabıları blog’unda böyle paylaştı.

“Erkekler kız arkadaşlarının sözünü dinlemeli”

Erkek blogger’ların sayısı hâlâ çok az. Sizce sebebi nedir?

Blogger’lık kadın işi demek istemiyorum ama kadınlar başka kadınların ne giydiğiyle daha çok ilgileniyor. Erkekler başkalarının ne giydiğini zaten pek umursamaz. Bence bu yüzden bu kadar çok kadın blogger var. Bir de kadınların gardırobunda o kadar çok parça var ki; etek, bluz, pantolon, ayakkabı... O çeşitliliğe bakmak daha zevkli geliyor.

Geleneksel moda medyasıyla moda blogger’ları arasında ne gibi farklar var sizce?

Biri diğerinden daha iyi, daha kullanışlı ya da daha eğlenceli diyemem. Ama farklı olduğumuz kesin. Tabii biz blogger olarak daha anlık yaşıyor ve paylaşıyoruz. Yani hız farkı var. Moda haftasına ya da bir etkinliğe gittiğimde insanları o an orada olanlardan haberdar edebiliyorum. Bir ay sonra değil.

Kendi stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Stilim en son gördüğüm filmden, favori şarkımdan ya da ruh halimden etkileniyor. Eklektik diyebilirim belki. Giyiniyirken “James Dean şimdi yaşıyor olsaydı ne giyerdi ya da Mary Kate Olsen erkek olsa ne giyerdi?” diye düşünüyorum ve bunlardan ilham alıyorum.

Erkeklere bir stil tavsiyesi verin desem?

Kız arkadaşlarınızın sözünü dinleyin derim! Onlar her zaman trendleri daha iyi takip ediyorlar. Bence giyilebileceğiniz en iyi şey gülümsemenizdir, bir de tabii rahat olmadığınız bir şeyi asla giymeyin.