Cumartesi “Her yeni tarz benim için bir şifre çözme operasyonu”

“Her yeni tarz benim için bir şifre çözme operasyonu”

24.08.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Şevval Sam türkü, alaturka ve arabesk albümlerinden sonra şimdi de bir tango albümü yaptı. Her yeni albümde yeni bir tarz deneyen Sam: “Kafası mı karışık diyorlardır belki benim için ama nasıl bir oyuncu canlandırdığı farklı rollerle zenginleşiyorsa müzisyen de öyle. Her yeni tarz yeni bir şifre çözme operasyonu”

“Her yeni tarz benim için bir şifre çözme operasyonu”

Her albümde yeni bir sahne kuruyor Şevval Sam. Türkü, alaturka, arabesk... Şimdi de tango. Kendisi de öyle diyor zaten yeni albümü “Tango” için: “Her albüm yeni bir rol demek benim için”. Albüme kadar geçen zaman “kulis”te, “yeni rolü”ne hazırlanarak, heyecan ve
merak içinde geçiyor biraz da bu nedenle.
Şevval Sam’la tango şarkılarından oluşan yeni albümünü konuşmak üzere Cihangir’deki Demeti’de buluşuyoruz. Onu, etekleri fırfırlı elbisesi, tepede topladığı saçları ve kocaman küpeleriyle görünce, bu rolün de hakkını verecek diyorum içimden...
Fotoğraf çekimi sırasında rastladığı çelimsiz kediyi veterinere emanet etmeden başlamıyoruz röportaja. Sonraki bir saat içinde konuştuklarımızın özeti bu aslında; Şevval Sam, “kadının zirve yaşları” dediği 40’larını, her fırsatta doğaya dokunarak, bir fayda sağlamaya çalışarak geçiyor.

Haberin Devamı

Türkü, alaturka, arabesk... Derken tango. Sırada ne var merak ediyor insan; caz, hiphop?
(Gülüyor). Daha durun, önce bunun bir tadını çıkarayım. Az önce Ahmet Mümtaz Taylan’la karşılaştık yolda. O da “Tango mu? Sürprizlerle dolusun” dedi.

“Allah’ım aç şu kanalı, akıt sanatını”

Nereden çıktı bir tango albümü hazırlama fikri?

Genç kızlık zamanlarımda bulabildiğim bütün tango şarkılarını dinlerdim. O zaman istediğiniz şarkıya ulaşmanız bu kadar kolay değildi. O yüzden
bu albümde daha ileriki dönemlerimde dinlediğim tangoların etkisi vardır. Piyasaya hiçbir plak ya da albüm çıkarmamış Zehra Eren’i çok dinledim, yapım şirketim Kalan Müzik’te onun radyo kayıtları var. Bir efsanedir benim için. Bu albümü yapma sebebim de onun verdiği ilhamdır.

Her albümde kendinize bir meydan okuma var sanki...
“Nasıl cesaret ediyorsun?” diyorlar bazen. Bu benim değil, Kalan Müzik’in cesareti aslında. “Gülbeyaz” dizisi sebebiyle herkesin benden Karadeniz türküleri albümü beklendiği bir dönemde de alaturkayı seçmiştim mesela. Elbette albüme harcanan emeğin karşılığını bulmasını isterim ama müzikte ticari kaygım hiç olmadı. Şöhret,
para gibi kavramlar benim tetikleyicilerim olsaydı belki
bu kadar özgür hareket edemeyebilirdim. Tabii, çok korkarak stüdyoya girdiğim de oluyor. Bir role hazırlanmak gibi... Karadenizli değilim, arabesk kültürünü yakından gözlemleme fırsatım oldu ama o kültürden gelmiyorum, 1950’lere kadar olan alaturka döneminde yaşamadım, 1900’lerin başında, tango döneminde yaşamadım. Ama bütün bu konseptler kendi içinde bir karakter ve ben bütün bu albümleri hazırlarken o karakterleri çözme derdine düşüyorum. “Kafası mı karışık?” diyorlardır belki benim için ama nasıl bir oyuncu canlandırdığı farklı oyunculuklarla zenginleşiyorsa müzisyen de öyle... Her yeni tarz benim için bir keşif süreci, yeni bir şifre çözme operasyonu.

Türkiye’de tango yeterince ilgi gören bir tür mü?
Bir dönem... Çok güzel, Arap, Ermeni, Kürt tangoları var Cumhuriyet döneminde.

Neler var “Tango”da?
Klasik bir tango albümünden farklı bir şey olsun istedik. İçinde yeni besteler de var, aslında klasik olup da çağdaş bir tarzda yorumladığımız örnekler de... Dünyaca ünlü iki tangoya ben söz yazdım. Biri “Kadın Kokusu” filminin meşhur şarkısı “Por Una Cabeza”, diğeri de Astor Piazzolla’nın “Libertango”su.

Zor oldu mu tango şarkılarına söz yazmak?
“Por Una Cabeza” yani “Bozcaada” için gerçekten çok uğraştım. Sabahtan akşama kadar bir şeyler çıkmasını bekleyip “Allah’ım ne olur, aç şu kanalı, akıt şu ilahi sanatını” dediğimi hatırlıyorum. Çünkü o kanal açılmayınca sözler çok sığ oluyor. Denedim, beğenmedim, çok basit ve yalan geldi. Sonra bir hikaye kurdum kafamda. Terk etmiş sevgilinin terk ettiğine geri dönmesi... Sekiz saat bekledikten sonra sekiz dakikada yazdım. “Libertango” için ise şimdikinden daha farklı bir söz yazmıştım. Daha dans odaklı, bitmek üzere olan bir aşka dair sözlerdi. Ama “Libertango”, “Özgürlük Tangosu” demek, son dönemlerde yaşananlar üzerine sözleri baştan sona değiştirdim. Her türlü düşünce, inanç ve ifade özgürlüğü için mücadele etmiş, bu uğurda uzvunu, özgürlüğünü dahası hayatını feda etmiş tüm dostlara ithaf ettiğim bir söz yazdım. Şimdi daha fazla adına yakışır sözlere sahip oldu.

“İki gözüm iki çeşme deyip eğleniyoruz”

Daha erken çıkacaktı aslında değil mi albüm?

Mayıs sonunda çıkacaktı ama Türkiye’nin koşulları o sırada buna uygun değildi. Bence hâlâ da değil. O nedenle “Oh dünya bize güzel” gibi bir yaklaşımla, neşe içinde çıkardığımız bir albüm değil bu. Hayatı kendinden ibaret görmeyen insanlar olduğumuz için aslında kafamızı meşgul eden çok fazla acı var etrafta. Ama şu da var; bizi hayata bağlayan ürettiğimiz şeyler. İnsanız, nefes almaya ihtiyacımız var, acılardan biraz olsun uzaklaşabilmeliyiz. Kaldı ki biz hüzünle de eğlenen bir milletiz. Herkes kadehini “Çile Bülbülüm”e kaldırır. “Şimdi Uzaklardasın”a herkes coşkuyla katılır ama aslında çok acı bir şarkıdır. “İki gözüm iki çeşme” deyip eğlenen bir milletiz.

Haberin Devamı

“Bütün şarkılarımı barış ve kardeşlik için söylüyorum”

Türbanla ilgili bazı sözler yüzünden çok ciddi eleştiriler aldınız. Şimdi de sizin ağzınızdan “Kürtçe’ye tahammülü olmayan bu ülkeyi terk etsin” lafı dolaşıyor sosyal medyada...

Beni biraz tanıyan birinin söylediğime asla inanmayacağı bir cümle bu. Kesinlikle bana ait değil. İnternette büyük puntolarla bir şeyler yazıp altına benim ismimi yazıp, fotoğrafımı koyup birilerini bana düşman etmeye çalışıyorlar. Oysa ben bütün şarkılarımı barış ve kardeşlik için söyleyen biriyim. Dünyada sınırların bile olmaması gerektiğine inanıyorum. Çok zengin, çok kıymetli, çok renkli topraklarda yaşıyoruz. Bunu avantaj haline getirdiğimizde gerçek anlamda barış gelecek bu topraklara. Bu toprağı kendimize ait bir mal gibi görmektense kendimizi bu toprağa ait bir varlık olarak görmeyi başarabilmek gerekiyor.

“Her yeni tarz benim için bir şifre çözme operasyonu”

Haberin Devamı

“İçimdeki dans ateşi sönmedi”
Tango dersi aldınız mı?
Birkaç defa kısa süreli tango kurslarına katıldım. Klipte bir koreografi var, onun için de bir ay kadar çalıştık.

Siz hep dansçı olmak istermişsiniz...
Sadece tango değil, dansın her türü beni müthiş cezbediyor. Dans insanın bedensel farkındalığına dair çok güçlü bir araç. O farkındalığa vardığınızda yaşamla müthiş bir bağ kuruyorsunuz. Dansçı olmak istedim ama olamadım. Ama hiçbir zaman içimdeki o ateş sönmedi. Şimdi tango şarkılardan oluşan bir konser hazırlığı içindeyiz. Aralık gibi. Orada dans edeceğim.

“Her yeni tarz benim için bir şifre çözme operasyonu”
“Taş gibi olayım diye bir kaygım hiçbir zaman olmadı”

Nasıl geçer bir gününüz?
Tavuk gibi erkenden yatarım. Sabah 8-9 gibi kalkarım. Dünyada en sevdiğim şeylerden biri sabahın erken saatleri. Denizin henüz uyanmamış olması, kuşların henüz gözlerini açmış olması, kendilerini temizlemeye başlamaları, o serinlik... Çok erken kalktıysam çıkar, yürürüm mutlaka. Onun dışında çalışarak ve sevdiğim dostlarımla, “kızlar çetesiyle” bir araya gelmek beni çok mutlu ediyor. Bir de tabii en kıymetlimle, çocuğumla vakit geçiriyorum.
“Annemle kader ve gönül birliği etmiş iki farklı ruhuz”

O neler yapıyor bugünlerde?
17 yaşına bastı. Yurt dışına gidecek eğitim için. Artık kendi kanatlarını açıp uçması gereken bir dönem. Onu bu yaşa getirebilmiş olmak, bir anne için en güzel şey. Annem (Leman Sam) koca bir kızken kucağına oturtup “Aman da kızım benim” diye mıncıkladığında çok anlam veremezdim. Ama anne olunca anlıyor insan. Evlat çok tatlı...

40’lı yaşlarda bir evlat olmak nasıl bir şey sizin için?
Annemle aramızdaki yaş farkı ortadan kalmış gibi artık. Çok iyi iki dostuz biz. Hem kader hem gönül birliği etmiş iki farklı ruhuz.

Neler yaparsınız birlikte?
Çok güzel muhabbet ederiz. Hiç bitmez lafımız. Çok güleriz. Aynı şeylere ağlarız.

Nasıl eğlenirsiniz?
Çok sosyal sayılmam. Gece pek çıkmıyorum.

Ne yer, ne içersiniz peki?
Et ve tavuk yemiyorum ama bazen balık yiyorum artık. İhtiyacım olduğunu düşünüyorum biraz. Büyük balık yemiyorum ama yine de. Gerçekten yaşamak için yiyenlerdenim. Karnım doyacak ve nefsim tatmin olacak diye başka bir canlıya işkence çektirilmesine karşıyım. İhtiyaçtan fazlasını tüketmeye zaten felsefe olarak karşıyım.

Spor yapar mısınız?
Kimse beni bir spor salonuna sokamaz. Güzel olmak için spor yapmak bana göre değil. Ruhu dinlendirmek için ve sağlıklı olmak için egzersiz yapabilirim. Taş gibi olmak gibi bir kaygım yok. Sıkılıyorum spordan. Ama yürüyüşü ve bisikleti seviyorum.

Uzunca bir dönem güzelliği saklama gayretindeymişsiniz...
Onunla barıştım artık. Ama insanların kendilerine doğuştan verilmiş hediyelerle böbürlenmesini hâlâ çok ayıp buluyorum.

Makyajla, bakımla aranız nasıldır?
Süs püs çok severim ben. Yüzükler, küpeler, halhallar... Bayılırım.