08.12.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
Metin UYAR/İyilik&Sağlık-metinuyar123@hotmail.com
Ayşe Erbulak’ın yetenekleri saymakla bitmeyecek cinsten; çok iyi bir tiyatro oyuncusu, polisiye roman yazarı, stand-up’çı... Enerjisi çok yüksek, neşeli, şen şakrak bir insan. Çok neşeli gözüken insanların derinliklerinde yaşanmış acılar vardır denir ya, Ayşe Erbulak röportajda işte o derinlikte yaşadıklarını anlattı. Kocasının pankreas kanseri olduğunu öğrendiğinde ve sonrasında neler yaşadı, hayatta ki en büyük travması neydi?
* Sağlık genetik mirasınız açısından şanslı olanlardan mısınız?
Kesinlikle hayır. Göz doktoruna gittim geçenlerde, hem ileri derecede miyobum, hem ileri derecede hipermetrobum. Çünkü annem ileri derecede hipermetroptu, babam da ileri derecede miyoptu. Doktor, “İyi bir kombin” dedi (gülüyor).
* Kronik bir rahatsızlığınız var mı?
Tabii yaş ilerledikçe hastalıklar çıkıyor. Şeker beş, tansiyon da bir sene önce çıktı. Bunlar normal, yaşa bağlı büyüme belirtileri olan hastalıklar. Yaşlılık demiyorum, büyüme diyorum (gülüyor).
* Şeker hastalarının düzenli göz muayenesine gitmeleri gerekir, siz göz doktoruna düzenli olarak muayene oluyor musunuz?
Ben zaten 14 yaşımdan beri gözlüklüyüm. Dolayısıyla zaten düzenli göz muayenesine giden biriyim.
* Görme ile ilgili sorunlarınız 14 yaşında mı başladı?
Evet, 14 yaşımda başladı. Babam gözlüklü diye gözlük kullanmayı çok istedim. Arkadaşlarımın gözlüklerini takardım. Sanıyorum, arkadaşlarımın gözlüklerini taka taka gözlerimi bozdum (gülüyor).
* Görme kaybınız olduğunu nasıl öğrendiniz?
Bir hastaneye gittim, “Görme kaybınız var” dediler ama yüzde kaç olduğunu söylemediler. Sadece, “Beş yıl içinde ameliyat olmanız lazım” dediler. Sonra ben bundan çok rahatsız oldum çünkü görmüyorum. Gerçekten görmüyorum. Özellikle geceleri araba kullanırken ciddi sıkıntı yaşıyorum. Başka bir göz hastanesine daha gittim.
* Oradaki doktor ne söyledi?
Oradaki doktor çok güzel açıkladı. Sağ gözümde görme kaybımın yüzde 60 olduğunu söyledi. “Doğru bir kasabada oturuyorsan, sadece yemek ve temizlik yapan bir kadınsan bu ameliyatı beş yıl içinde olabilirsin” dedi. “Kitap yazan, çok kitap okuyan, sürekli ekrana bakan bir insansan bu ameliyatı bir an evvel olman lazım ki rahat edesin” dedi.
* Görme kaybınızın sebebi neymiş?
Görme kaybım tamamen yaşıma, çok okuyor olmama, aşırı bilgisayara bakıyor olmama bağlı oluşmuş. Sanıyorum genetik yatkınlığım da var. Annem de babaannem de görme kaybına bağlı ameliyat oldu.
* Doktorunuz görme kaybınız için nasıl bir tedavi önerdi?
Ameliyat önerdi. “Altı dakika sürüyor, bu ameliyatı herkes oluyor artık’’ dedi doktorum. Yeni çıkacak kitabımın son düzeltmelerini yapıyorum. Kitap baskıya girince ben de ameliyata gireceğim.
* Görme kaybınız geri döndürülebilir bir kayıp öyleyse ?
Tabii, tabii. Ameliyattan çıktığımda görme kaybım ortadan kalkacak.
“Hayatımız bir kapıyla karanlığa açıldı”
* Sağlık konusunda rahat ve metanetli bir insan mısınız ?
Evet, metanetliyimdir. Hastalanan birine çok güzel bakabilirim. Ben ve ailem en çaresizini yaşadık.
* Kocanızın pankreas kanseri olduğunu nasıl öğrendiniz?
Doktor direkt Willie’nin yüzüne “Pankreas kanserisin ve altı ay sonra öleceksin. Çok üzgünüm hiçbir şansın, hiçbir umudun yok” dedi. O gün bizim hayatımız bir kapıyla karanlığa açıldı.
* O süreçte psikolojik destek aldınız mı?
Bir refakatçi olarak o süreci yaşamak çok acı ve çok ağırdı. Ben o yardımı Norveç’te kanser hastalarına yardımcı olan psikiyatristlerden aldım.
* Peki nasıl rahatlatırdınız kendinizi?
Hemen hemen her gün deniz kıyısına giderdim tek başıma. Orada bağıra bağıra ağlardım. İnsan kendine korkunç yükleniyor. Ölmeden bir gün önceydi. Hastane odasında Willie ile beraber kalktık yataktan. O kadar kötü yürüyordu ki artık dayanamadım, yere yapışıp ağlamaya başladım. Böyle anıra anıra ağladım.
* Siz yanında ağlayınca kocanızın tepkisi ne oldu?
Willie ben ağlıyorum diye o kadar mutlu oldu ki, bana “Benim için hiç ağlamadın” dedi. O da ona üzülmüş. Halbuki ben hep metanetli durmaya çalıştım. Her zaman, “Biz bunu yeneceğiz” dedim. Ama doktor “Kurtuluşu yok bunun” diyordu. Çok korkunçtu.
* Hayattaki en büyük travmanız bu olay mıdır?
Bu yaşıma kadar hayatımda iki büyük ölüm yaşadım. Biri babam Altan Erbulak’ın ani ölümüydü. Sabah telefonla konuştuk, öğlen öldü. Eşim de ise 10 ay ölüm bekledik. İkisi de birbirinden büyük travmalardı. Sevdiğim adamların beni terk ettiğini çok düşündüm, hâlâ da düşünüyorum.
“Limoni Ölüm”
* İkinci polisiye romanınız “Limoni Ölüm” çok yakında çıkacak, bu romanda ne anlatıyorsunuz?
Limoni Ölüm’de aşk, intikam, ve cinayetler var. Ayrıca Türk-Hıristiyan Cemaatleri, acılı iki aile, suçlanan başarılı bir haberci, medya sektöründe kariyer basamaklarını hırsla çıkarken dibe vuran genç bir kadın var. Peki kim işliyor cinayetleri? Merak edenlere “Limoni Ölüm”ü tavsiye ederim.