27.07.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:
NTV’den Kanal D ana haber bültenine transfer olan Sonay Dikkaya yeni görevine pazartesi günü başladı. Ekranda göründüğünün aksine 1.52 boyunda, kıvırcık saçlı olan Dikkaya 29 yaşında. Beş çocuklu bir ailenin en küçük kızı. "Küçük çocuk olmanın şımarıklığıyla iş tempom nedeniyle yetişemediğim işlerimi onlara yüklüyorum. Ablalarım, yeğenlerim her işime koşturuyorlar" diyor. Pek az haber spikerine nasip olabilecek hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip olan Dikkaya geceleri pek dışarı çıkmıyor, en çok ailesiyle eğlendiği için eğlence mekanlarına da onlarla gitmeyi tercih ediyor, film izlemeyi seviyor, Dalai Lama okuyor.
"Hırslı değilim, hevesliyim" diyen Dikkaya çocukken kağıt tomarlarını önüne alıp spiker taklidi yaptığını anlatıyor. Ama önce tiyatrocu, ardından şarkıcı olmak istiyor. Marmara Üniversitesi’nin otelcilik bölümünü bitiriyor. Bu arada Neşe Erberk Ajans’a kaydoluyor ve çeşitli reklam filmlerinde rol alıyor. Can Gürzap’ın Dialog kurslarına yedi ay devam ettikten sonra rotasını çiziyor, spikerlikte ilerliyor. Ve yeni adresi de Kanal D Ana Haber Bülteni.
Pazartesi günü ilk kez Kanal D’de ana haber bülteni sundunuz. Heyecanlı mıydınız?
Çok heyecanlıydım. İlk haberimi okurken inanılmaz heyecanlıydım. Sesim titredi; yüzüm, gözüm, mimiklerim karıştı. Heyecanımın çok anlaşılmadığını söylediler ama sanki ilk kez yayına çıkıyormuşum, çok farklı bir şey yapıyormuşum gibi çarpıntıdan ölüyordum.
Oysa sizin yayın tecrübeniz var. Kanal E’de, son olarak da NTV’de çalışıyordunuz. Fatih Altaylı size Kanal D’de ana haber spikerliği teklif edince ne düşündünüz? Hemen kabul ettiniz mi?
Hemen kabul edemiyorsunuz. Hoşunuza gidiyor, hemen kabul etmek istiyorsunuz ama o kadar kolay karar veremiyorsunuz. NTV’de çalışıyordum ve orası haber kanalı olduğundan bizim için ana haber bülteni sunmak o kadar da önemli bir şey değildi. Sonuçta hepimiz orada haber sunuyorduk. Ama Kanal D’de ana haber bülteni için teklif gelince çok sevindim. Düşündüm biraz ve çok güzel şeyler yapabileceğimizi hissettiğim için kabul ettim.
Fatih Altaylı niye size teklif etti bu görevi?
Bana benimle çalışmak istediğini, ekrana yakıştığımı söyledi. Gözümde o ışığı gördüğünü söyledi. İnsanların gördüğü şeyi, o da görmüş.
Sizin bir haber spikeri için şaşırtıcı sayılabilecek bir hayran kitleniz var. Bir dönem itiraf.com’da sizin adınız etrafında fırtınalar kopuyordu. Sonuçta siz de diğer spikerler gibi haber sunuyorsunuz, doğal olarak ciddi giyiniyor, ciddi duruyorsunuz. Buna rağmen nasıl oluyor da böyle bir hayran kitleniz oluyor?
O çok enteresan. İnanın ben de bilmiyorum. Ben günlük hayatta da insanlarla çok iyi anlaşırım, sıcakkanlıyımdır. Bendeki o sevgiyi herhalde haber okurken de hissediyorlar. Üzüntülü bir haber olduğunda "Bu haber üzüntülü, bunu şöyle okumalıyım" demiyorum ben. Gerçekten o habere üzülüyorum ve öyle okuyorum. Neşeli bir haber olduğunda da gerçekten neşeleniyorum. O herhalde gözümden yansıyor. İnsanlar beni kendilerine çok yakın buluyorlar, aileden kabul ediyorlar.
Arıyorlar mı sizi?
Arıyorlar. Teyzeler, ablalar, amcalar arıyor beni ve bana "Sonay" diyorlar, adımla hitap ediyorlar. "Sen her gece evimize misafir geliyorsun. Sen bizim kızımızsın" diyorlar. Türkiye’nin bir sürü yerlerinden şamfıstığı, pul biber falan gönderen oluyor. Kanal D’ye geçtiğimi öğrenince, buraya tebrik için çiçek gönderen izleyiciler de oldu.
Nasıl spiker olunuyor? Sizin hedefiniz spikerlik miydi?
Hayır, böyle bir hedefim yoktu aslında. Ama özenirdim spikerliğe. Çocukluğumda elime gazeteler, kağıtlar alıp saç fırçasını mikrofon yapıp spikerleri taklit ederdim. Bir teybimiz vardı -hani dikdörtgen şeklinde yatay teypler vardı ya eskiden, onlardan- sesimi kaydederdim.
Şarkıcıların çocukluğu gibi yani... Siz şarkı söylemiyor, haber okuyordunuz, öyle mi?
Yok, şarkı da söylüyordum bazen. Ama daha çok öyle masanın başına geçip, elimde bir tomar kağıt, spiker taklidi yapıyordum.
NTV’nin en çok dikkat çeken spikerlerinden biriydiniz. Hırslı mısınız?
Hiçbir konuda hırslı ya da iddialı değilimdir. Ama hevesliyimdir. Yay burcuyum. Her şeyi yapmak istiyorum. Çocukken bale yaptım, paten yaptım, şimdi kayak yapıyorum. Her şeyin, biraz da olsa, tadına bakmak istiyorum.
Kariyer ne ifade ediyor size?
Hayatta bence en önemli şey sağlıklı ve mutlu olmak. İş ve kariyer de önemli ama daha az önemli. Ben hayatta en büyük acıyı yaşadım. Babamı kaybettim, 19 yaşındaydım. O zaman hayatın nasıl gelip geçici bir şey olduğunu fark ettim. Anı yaşamak gerektiğine inanıyorum. O yüzden hırstan, kıskançlıktan çok uzak bir hayatım var. Kıskançlıklarla harcayacak zamanım yok. Hepimizin amacı mutlu olmak. Ben de mutlu olmaya çalışıyorum.
Sizin makyajınız NTV’deyken de, şimdi de belli belirsiz, yumuşak tonlarda yapılıyor. Bu sizin tercihiniz mi? Kılık kıyafet ya da saç ve makyaj için danışmanlarınız var mı?
Hayır, danışmanımız yok. Ben kendim karar veriyorum. Makyajımla ilgili çok övgü alıyorum. İnsanlar abartılı makyaj yapmamamı tercih ediyorlar. Biz, öyle çok absürd bir şey yapmadıkça, kimse karışmaz görüntümüze. Bir şey demezler.
NTV’deki bütün spikerler sarışındı. Bu tesadüf müydü, özel bir nedeni var mıydı?
Sevgili Nuri Çolakoğlu (Dönemin NTV Genel Koordinatörü) sarışınları sever. Daha doğrusu ekranda sarışınların güzel durduğunu düşünürdü. Onun döneminde hep sarışın spiker alınmış. Sonra da öyle sarı sarı kaldık.
Gülgün Feyman’ın neredeyse her gece saç modeli değişirdi. Sizin saçlarınız aslında kıvırcık galiba ama ekranda hep aynı model, düz saçlarla görüyoruz sizi. Saç aynı mı kalmalı, değişmeli mi, böyle belli kurallar var mı kadın spikerler için?
Ben ille de bir kural olması gerektiğini düşünmüyorum. Gülgün Feyman çok iyi bir spiker ve ona yakışıyordu yeni saç modelleri. Biz ona öyle alışmıştık. Kadınlar onun saç rengini, modelini takip ediyorlardı. Benim tarzım farklı. O kadar sık saçımla oynamam. Bazen küçük değişiklikler yapabilirim.
Biz vücudunuzun sadece masanın üstünde kalan bölümünü görüyoruz. Görünmeyen kısım da daima böyle şık mı, yoksa bazen üst abiye, alt spor mu oluyor?
Genellikle tepeden tırnağa takım giyinip çıkıyorum ekrana. Öyle olunca insan daha mutlu, daha kendine güvenli oluyor; kıyafet insanın duruşunu değiştiriyor. Ama Kanal D’de ilk günümde altımda kot vardı. Çünkü çok heyecanlıydım ve rahat olmam gerekiyordu. En rahatı da kottu. İlk gün öyle giyindim. Şimdi yine tam takım giyiniyorum.