“Şarkıyı kapınca sanki evlenme teklifi aldım”

“Kendimi tutup kimseye cevap vermeyeceğim”

Yeni albümü “Gezegen”i çıkaran Bengü: “Boş kafalı şarkıcı modeline sokulmak istemiyorum. Polemiklerden sonra ‘Benim bu insanlar arasında ne işim var?’ dedim. Son anda ağzımdan bir şey kaçmazsa kimseye cevap vermem”

Bundan üç yıl önce tanıştığım kadından çok daha farklı biri var karşımda şimdi. Kendinden daha emin, kimseye pabuç bırakmayacakmış gibi duruyor. Daha seksi görünüyor, daha “şuh” pozlar veriyor. Zaten o da “Yolda yanaklarımın sıkılmasından sıkılmıştım artık” diyor.
Bengü’nün dumanı üstünde albümü “Gezegen” geçen sefer olduğu gibi bu kez de Serdar Ortaç “destekli”. Çıkış parçası ondan. İki Altan Çetin, bir İlhan Şeşen şarkısı derken bakalım Bengü istediğini elde edip yazın “patlayan albümü”nün sahibi olacak mı? 


Daha albümünüz çıkmadan “polemik savaşları”nı başlatacak bir açıklama yaptınız: “Hande Yener’in elektronik albümü satmayınca Erol Köse benden yaz albümü yapmamı istedi. Ben de bakkal müziği albümü yaptım.” Nedir sizin Hande Yener’le alıp veremediğiniz?
Aslında ben tam olarak böyle bir şey demedim. Ama karı aldılar, çığa dönüştürdüler. Geçen yaz çıkan “Taktik” albümümde heyecanlı davranıp diğer meslektaşlarımın albümlerini eleştirdim. Hatta fazla abartıp çok fazla cevap verdim. İşin raconu olduğundan ya da dolduruşa geldiğimden değil, “Ben de varım” demek içindi tüm bunlar.
Bu sezon piyasada bir boşluk var. Şu ana kadar çıkan yaz albümleri arasında tam olarak patlamış bir çalışma yok. Elektronik müzik de çok satacak bir tür değil. Ben de yapımcım Erol Köse’ye “Artık ben de bir albüm çıkarayım da sizin moral bozukluğunuz yerine gelsin” dedim. Olay bundan ibaret. 


“Şarkıyı birkaç kişi daha istemiş ama ben kaptım. Serdar’ın kapısını çalan çok olmuş”

Bu albümünüz hakkında size “sataşan biri olursa” cevabını mı alır, yoksa havasını mı?
Boş kafalı şarkıcı modeline sokulmak istemiyorum. Polemiklerden sonra “Aman Allah’ım benim bu insanların arasında ne işim var?” dediğim oluyor. Artık kendimi tutup kimseye cevap vermeyeceğim. İnşallah son anda ağzımdan bir şeyler kaçmaz. 

Albüme adını veren şarkıyı Serdar Ortaç’an nasıl aldınız? a) Yalvararak. b) Ağzından girip burnundan çıkarak. c) Evini basarak...
Yalvararak. Serdar şarkıyı geçen ay çıkan son albümüne koymayı düşünüyordu. Şarkıyı dinledim ve bayıldım. Sonra ikimiz bu şarkının aslında bir kadının ağzına daha çok yakışacağına karar verdik. Ama bir türlü “Al senin olsun” demedi Serdar. Ben ısrarlarımı sürdürdüm. Sonra onu bir gece kulübünde dinlemeye gittim. Gözünün içine bakarak “Haydi ne olur” dedim, o da sonunda “Verdim gitti” dedi. 

O gece gözünüze uyku girmemiştir. Bir an önce stüdyoya girip parçayı söylemek istemişsinizdir. Doğru mu tahmin ettim?
Tabii uyuyamadım, hemen menajerime sonra Erol Köse’ye mesaj attım, “Aldım şarkıyı” diye. Sanki evlenme teklifi almışım gibi sevindim “Gezegen”i alınca. 

Serdar Ortaç’tan şarkı alan, dillere pelesenk olmayı garantiliyor. Nedir ondan şarkı almanın formülü?
Serdar yalan dostluklardan sıkılmış. Ben ona karşı hep dürüstüm. Beni kardeşi gibi görüyor, sahte bulmuyor. Onunla Serdar Ortaç olduğu için arkadaş olmadığımı biliyor. Ayrıca şarkılarını bana yakıştırıyor. Bazen çok güzel bir şarkısı heba oluyor çünkü. 

“Gezegen” parçasının sizden başka talibi var mıydı?
Birkaç kişi daha istemiş ama ben kaptım. Kapısını çalan çok kişi olmuş, biri de galiba Ebru Gündeş’miş. 

“Gezegen”de Ebru Gündeş’in söylediği “Telafi”yi de yorumlamışsınız. Şimdi ister istemez Gündeş’le sizi kıyaslayacaklar. İşin içinden nasıl çıkacaksınız?
“Telafi”yi konserlerimde söylüyordum zaten. Albüme de almak istedim. Ebru Gündeş Türkiye’nin en iyi seslerinden biri, hayranım ona. Kendisini arayıp “Şarkını okudum ama seninki kadar iyi olmamıştır herhalde” diyeceğim. Benim şarkım fantezi tarzında değil, “Telafi”nin disko versiyonu.

“Voltajdan korkuyorum, elektronik müzikten uzak duruyorum. Çarpar yoksa!”

Elektronik müzik hakkında o kadar çok ileri geri konuştunuz ki herhalde ölene kadar yakınından bile geçmezsiniz. Bu tarzda bir albüm yapmanız gerekse önceden söylediklerinizi yutmak zorunda kalacaksınız çünkü.
Voltajdan korkuyorum diye elektronik müzikten uzak duruyorum. Çarpar yoksa! Bana hiç mi hiç hitap etmiyor. Madonna’nın yaptığı tarzdakiler güzel ama bizde yapılanlardan bir şey anlamıyorum. Taksim’in arka sokaklarındaki barlarda sabah 5’lerde dinlenenlere benziyor çünkü. Pek ayık kafayla dinlenecekmiş gibi gelmiyor bana. Açıkcası en fazla bir-iki parçayı dinlemeye tahammül edebiliyorum.

“Türk Hava Yolları’ndan özür diliyorum, demirbaşlarını yürüttüm” 


Sizin için ünlü olmanın, tanınmanın en sıkıcı tarafı ne? Bir yere girdiğinizde fısır fısır sizin hakkınızda konuşmaları pek eğlenceli olmasa gerek.
Özgürlüğümün kısıtlanması sıkıntı veriyor. Yalnız başına havaalanında oturamamak canımı sıkıyor. Orada tek başıma oturup, rahat rahat gazete okumak, kahve içmek istiyorum. Ama etraftan bir uğultu yayılmaya başlıyor. “Aa ne kadar kısa boyluymuş, burnu da ne kadar şeymiş.”
Bir de turnelerde çok uykusuz kalıyorum. Geçenlerde uçaktan yastık çaldım. Uçaktan inip arabaya binecektim. Yastık olmadan da uyuyamıyorum, başka çarem yoktu. Türk Hava Yolları’ndan özür diliyorum, demirbaşlarını yürüttüm. 

Peki en iyi yanı? Hayranlarımın sevgisi cevabını vermeyin ama.
Aşk yüzünden kalbi kırılan birinin benim ayrılık şarkımla ağlaması. 


“Annem ‘Kızım artık şu çeneni kapasan’ dedi”

Aileniz İzmir’de yaşıyor, siz İstanbul’da. Oradan buradaki hayatınıza müdahale ediyorlar mı? Şunu şöyle yapsaydın, bunu söylemeseydin gibi...
Annem polemikler sırasında “Kızım artık sen şu çeneni kapasan” demişti. Bir gece gazeteciler beni kızlı erkekli bir grupla evime girerken çektiler. “Niye erkeklerle eve girerken görüntülendin?" diye kızmışlardı. O an yapacak bir şey yoktu ki! Kaçamazdım.

“Ailem ve arkadaşlarım arasındaki lakabım Süslü”Haftada iki-üç gün kinesis yapıyorum. Egzersizler kaslarımı sıkılaştırıyor. 
Moda editörü Ceylan Sunter çok yakın arkadaşım. Sahne kostümlerim hakkında ondan fikir alıyorum. Bazen modelini kendim çiziyorum ve diktiriyorum. Mini elbiseler giyiyorum. Minyon olduğum için uzun elbise bana gitmiyor.
Alexander McQueen, Marc Jacobs ve Roberto Cavalli’yi beğeniyorum. Cavalli’nin leopar desenli tasarımları haricindekileri tabii.
Saçlarımı Yıldırım Özdemir kesiyor. Bir süredir siyah ama belki kahverengiye döndürebilirim.
Kaşlarım eskiden kavisliydi. Şimdi düz. Makyajımı yapan Nilüfer ve Ahmet Yıldırım’la birlikte kaş şeklime karar verdik. Şimdi biraz daha sert bakıyorum ama bu halimi seviyorum. Nereye aldırdığımı soran çok kişi oluyor.
Evim kozmetik dünyası gibi. Krem delisiyim. Ailem ve arkadaşlarım arasındaki lakabım Süslü.