Türkiye "rap" denilen müziği, hip hop kültürünü ilk kez Cartel’in yaptığı patlamayla keşfetti. Ama 750 bine yakın sattığı söylenen Cartel’in başarısını bir rap grubu daha yakalayamadı. Yıllar içinde Türkiye’de onlarca rap grubu kuruldu. Hepsi kendi çabalarıyla gayet başarılı albümler yapıyorlar. Kaliteli rap albümlerinin sayısı katlanarak arttı. Özellikle
son üç aylık dönemde çok sayıda iyi albüm çıktı.
Türkiye’de rap’çilere hizmet veren ilk stüdyonun sahibi Sirhot’ın (Serhat) hazırladığı Digital Mix adlı derleme piyasada. Albümde Sirhot dışında Ceza, B-Nizam ve RapTiye gibi rap’çilerin parçaları var. Sirhot’ın grubu Narcotic’in albümü yolda. Buldozer’in solo albümü "Asıl Adım Hip Hop" ve Islamic Force’tan Killa Hakan’ınki de yeni çıktı. Daha önce yayınlanan "
Altın Vuruş" adlı derlemenin devamı olan "Raprotokolöde ise Hedef 12, Kara Öfke ve Ceza gibi camiada saygı duyulan isimler var. Bir diğer derleme "Türk Rap Üssü"nde Suicasteam, Cephe 35 ve Reaksiyonist gibi isimlerin parçaları toplanıyor. Türk müzik tarihinin en çok satan hip hop grubu Cartel’in bir fraksiyonu olan Cinai Şebeke’den inceefe’nin (Abdurrahman İnce) hazırladığı ve pek çok sevilen rapper’ı bir araya getiren UDDY (Uyuşturucuya Dur Diyen Yok) projesi de son dönemde yayınlanan hip hop albümlerinden. Ve her yıl bunlar gibi onlarca albüm çıkıyor. Bu yazıyı hazırlarken özellikle bir şey dikkatimi çekti. Bu rap’çilerin hepsi başka başka isimlerin hayranı. Ama hepsinin çok sevdiği bir tek Türk rap’çi var. O da Cartel’den Erci-E.
Bana göre yılın en önemli rap albümü Ceza’nın "Med-Cezir"i. Ceza TEDAŞ’ta sayaç "montör"ü olarak çalışıyor. Belki de bütün gün sokaklarda gezdiğinden "sokakların dili"ni çok iyi biliyor. Nefret adlı grupta uzun zamandır birlikte çalıştığı Dr. Fuchs’un askere gitmesiyle birlikte ilk solo albümünü çıkaran Ceza yeni albümünde kendisinden mikrofonun "Hannibal Lecter’ı" diye söz ediyor. "Çaylak MC’ler altınızı bezleyip gelin karşıma, sizi Boğaz Köprüsü’nde düzmek borcum oldu hem Asya seyreder, hem Avrupa" diyor. Türkiye’de büyük festivallerde çalıyor, Avrupa’da konserlere gidiyor. Albümüne büyük promosyon desteği yapılıyor. Hatta yeni albümün Murad Küçük tarafından çekilen klibine 15 bin
dolar harcandı.
Üsküdarlı Ceza’dan bir süre sonra bu kez Bakırköy tayfasından bir başka grubun, S.O.S.’in yani MC Çene ve Mertkan’ın "Self-Servis" albümü çıktı. Onlar Ceza’ya çok kızgınlar, nedenini aşağıda ceza ve S.O.S. ile yapılan röportajları okuyunca anlayacaksınız.
S.O.S.’in iki üyesi iyi rap’çiler. Ama sözlerin önemine Ceza kadar inanmıyorlar. İşe bu yüzden, bana sorarsanız "Memoli modelinde bir polis hayal edemediğim gibi doğru konuşanın da kazanacağını hayal etmiyorum ben hiçbir zaman için" ya da "Nargilenin dumanına benzer hayallerim, sadece beni zehirler ve gider" ya da en güzeli "Tek bir ihtimal var metafiziksel ihtilal" diyen Ceza bu son albümünde artık gerçekten "olmuş"... "Underground" kalmakta ne kadar ısrar etse de Cartel’e verilen şansı çoktan hak ediyor. Röportajda az, şarkılarında çok konuşuyor. Zaten Türkçe rap’in bu en "cool" askeri hiç de alçakgönüllü değil: "En iyi benim" diyor.
Sürekli yeni parçalar yazıyorsunuz ve hepsinin de destan gibi sözleri var. Evde otururken sürekli söz mü yazıyorsunuz?
Ceza: Sürekli söz yazmıyorum. Ben bir parçanın müziği bittikten sonra 15 dakikada bütün bu sözleri yazıyorum zaten.
Nasıl yani? Bu iki cümle sözü olan pop parçası değil ki! Nasıl bu kadar kısa zamanda yazıyorsunuz?
Hızlı yazıyorum yani. Bunun nasıl olduğunu ben de bilmiyorum zaten, anlayamıyorum.
Rap’te atışmalar vardır ya (freestyling)... Türkiye’de de partilerde falan böyle yarışmalar yapılıyor mu?
Özellikle freestyle yarışmaları yapılmıyor. Ama partilerde falan katılıyorum ben yarışmalara. Zaten herkese meydan okuduğum için benim karşıma kimse çıkamıyor. O yüzden bana "Ceza" diyorlar zaten. Benim adım da oradan geliyor. Ben çıkınca diğer rap’çiler "Eyvah cezamız geldi, Allah cezamızı verdi" derlerdi. Çok iyi olduğum için bu ismi verdiler. Cevap verilemeyecek şeyler söylediğim, çok sert konuştuğum için. Çok komik oluyor. Her yerde "freestyle" yaparım. Bu pazar gelirsen seyredersin.
Gaito, zifos, zeker... Bu albümde bir sürü argo sözcük var. Bunları nereden öğreniyorsunuz? İstanbul’un hemen hiçbir sokağında böyle konuşmuyor insanlar...
Ne bileyim ben duyuyorum. İşim yüzümden, sürekli sokaklarda olduğum için bu kadar iyi rap yapıyorum zaten. İş çevremdeki insanlar, komşularım bu tür müziklerle hiç tanışmamışlar. Benim bütün arkadaşlarım rap dinlemiyor ki. Farklı kültürlerden insanlarla diyalog halindeyim. Ama en çok Türk filmlerinde duyuyorum. Ama bizim muhit eski bir yerleşim yeri olduğu için orada da kullanılıyor.
Başka türlerle uğraşan ünlü isimlerden kimlerle çalışmak isterdiniz?
Popçulardan metal gruplarına kadar herkesten teklif aldım. Özlem Tekin var mesela. Ama benim teklif götürmek istediğim insanlar Mazhar Alanson, Erkin Koray, Sezen Aksu. Kendime yakıştırdığım insanlarla çalışmak istiyorum. Ben kendi tarzımda en iyiyim, onlar da kendi tarzlarında. Karar vermeye çalışıyorum sonucu nasıl olur diye. Çünkü Özlem Tekin olayında benim kitlem çok büyük tepki gösterdi.
Turneye çıkmayı düşünüyor musunuz? Bütün gün TEDAŞ’ta çalışıyorsunuz. Nasıl turne yapacaksınız?
Evet, şimdi 14 konserlik bir turne var. Bu pazar olan konser de onun ilk ayağı. Tüm konserleri hafta sonuna denk getiriyoruz.
Sizin sözleriniz çok sert, çok ağır. Söyledikleriniz işyerinde sorun oluyor mu?
Şefim destek veriyor bana. O destek vermese şu anda burada oturuyor olamam, gelemem. Ne yaptığımı biliyor, destekliyor.
Türkiye’de en çok hayranı olan rap’çilerdensiniz... Sizin farkınız ne?
En iyi benim çünkü. Dünya standartlarında bir iş yapıyorum. Pek çok festivalde, kaliteli organizasyonlarda yer aldım. İki kere H2000’de, bir kez J&B Dance & Techno Festivali’nde çıktım.1999’da Massive Attack konseri öncesi çaldım. MCM’in Fete de la Musique festivalinde çıktım. H2000’deki konser görüntülerim MTV’de yayınlandı. Stockholm’de, Münih’te konser verdim. Şimdi Hollanda olacak inşallah.
Bu işin vatanı ABD. Hiç Amerikalı bir gruptan övgü aldınız mı?
Public Enemy’den Chuck D. bizi beğeniyor. Hollanda’dan bir arkadaşımız Chuck D. ile mail’laşıyor. Bizim her şeyi yollamış ona. Çok beğenmiş.
Rap yaparak yaşayacak kadar para kazanabiliyor musunuz?
Yavaş yavaş kazanmaya başladım. İstediğim parayı alamazsam çıkmıyorum artık. Hayatımdan memnununum ama gerçek işimi de bırakmadım. Kazandıklarımı biriktirip araba falan alacak gibi değil ama hayatımı sürdürebiliyorum. Nasıl devam edeceğini bilmiyorum. Kendimi sağlama almak istediğim için işimi bırakmıyorum. Çok zor bir karar. Çünkü bırakırsam bir daha almam çok zor.
(Ceza yarın saat 17.00’de Taksim’deki Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde Sahtiyan’la birlikte konser verecek.)
Nasıl para kazanıyorsunuz?
İlkay: Stüdyomuz var. Konserlerden de kazanıyoruz. Türkiye’de gitmediğimiz bir Van, Hakkari, Sivas falan kaldı. Mersin’e konsere gitmiştik. En büyük parayı orada kazandık. Stüdyo açtık.
Mertkan: Araba aldık, araba şart.
"Vatanı satanları asmalı, kesmeli" laflarının çok sık geçtiği çok şarkınız var. Neden Türkiye’deki hip hop’çuların çoğu milliyetçi?
Mertkan: Bence yok öyle bir şey.
İlkay: Çünkü hepimizin Türk deyince tüyleri diken diken oluyor.
Başka sorunlarınız yok mu? Mesela bu albümdeki "Platonik"i sunucu Defne Joy’a yapmışsınız. Hanginiz Joy’a aşık?
İlkay: Ben aşığım. Artık platonik değil, çünkü ben şarkıyı ona da yolladım şarkıyı. Çok beğenmiş. "Her sabah uyanınca dinliyorum" dedi. Onu çok seviyorum taa "Çat Kapı" zamanlarından beri. Ama öyle platonik olarak kaldı. Zaten sevgilisi var. Ona da saygı duyuyorum. Ama ben bir tek ona şarkı yazdım.
Doğaçlamada (freestyling) nasılsınız?
İlkay: Ben o kadar iddialı değilim ama Mert’e çok güveniyorum.
Mertkan: Mesela bir kere 7 dakika söyleyebildim. Bu bir rekordur, inşallah geçecek kayıtlara.
Neden Cartel’den sonra Türkçe rap bir daha popüler olamadı?
İlkay: Cartel birlik, beraberlikten söz ederken ikinci klibi çekemeden dağıldı. Annemin dediği gibi yalan söylediler. Yine de onlar kadar kalitelisi yapılmadı. Onlar Türkçe rap’in ataları. Severim ama gerçekleri de söylerim. Şimdi Türkiye’deki Cartel patlamasını biz yapacağız.
Nasıl yapacaksınız?
İlkay: Orhan Gencebay’ın bir şarkısının müziğini aldık. Tamamen onun üzerine bir şarkı yapacağız. Orhan Gencebay’a gittik, yaptığımız işi dinlettik, çok beğendi.
Mertkan: Melih Kibar’la da bağlantıya geçtik. Onunla da bir şeyler yapacağız.