IŞİD’den ölü taklidiyle kurtuldu

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch - HRW) adını İslam Devleti olarak değiştiren IŞİD örgütünün Irak’ta gerçekleştirdiği katliamların boyutunu ortaya koyan bir rapor yayınladı. Rapora göre, IŞİD Saddam Hüseyin’in memleketi Tikrit’te beş ayrı katliamda 770 kişiyi öldürdü. Bu kişilerin büyük çoğunluğu Irak askeriydi. HRW ve New York Times gazetesinin araştırması sonucunda IŞİD’in katliamlarından bir mucize hikayesi ortaya çıktı. Irak askeri Ali Hüseyin Kadhim, dünyayı şoke eden katliam görüntülerinden sağ çıkmayı başardı. Kadhim, militanların askerleri tek tek ateş ederek öldürdüğü sırada, ölü taklidi yaparak IŞİD’in elinden gelecek ölümü atlatmayı başardı.
23 yaşındaki iki çocuk babası Kadhim, ailesini geçindirecek başka bir çare bulamadığı için Irak ordusuna katılmıştı. Haziran ayında Musul’un düşmesinin ardından sıra Tikrit’e gelmişti. 12 Haziran günü, Tikrit’teki eski Amerikan üssü Camp Speicher’de bulunan 3 bin asker, IŞİD’in yaklaştığı haberini aldı. Askerler sivil kıyafetlerini giyerek üsten kaçmaya karar verdiler. Ancak artık çok geçti. Onlarca araçla üssü basan militanlar, askerleri yakalayarak mezheplerine göre ayırmaya başladı. Sünniler, hükümete çalıştıkları için tövbe etmelerine izin verilerek serbest bırakıldı. Şiiler ise öldürülmek üzere işaretlendi. Askerler, önce üstü açık kamyonlara tıkıştırılarak çöle götürüldü. Bu sırada bazıları nefessizlikten ölmüştü. Diğerleri ise sıraya dizildikten sonra katliam başladı. Kadhim kendi sırasında dördüncüydü. İlk kişi, ardından ikinci kişi başlarından vurularak öldürüldü. Askerlerin kanı Kadhim’in yüzüne sıçramıştı. Hemen önündeki kişi vurulurken Kadhim de dengesini kaybederek devrildi. Bu sırada militanın tüfeğinden çıkan kurşun onu ıskaladı. Önündeki kişilerin kanı ile kaplanmış ve ağzına sinekler dolmuş olan Kadhim, öylece yatarak ölü taklidi yaptı.

3 gün böcek yedi
Kadhim, dört saat bekledi; silah sesleri susmuş, karanlık çökmüştü. 200 metre ötede Dicle Nehri vardı. Nehrin ötesi IŞİD kontrolünde olmayan bir bölgeydi. Elleri arkasından bağlı olan Kadhim, koşmaya çalışarak nehir kenarına gitti. Orada oldukça kötü şekilde yaralanmış bir kişi gördü. Abbas adındaki bu adam üste şofördü. Abbas, bir kabuk ile Kadhim’in iplerini kesmeyi başardı. Üç gün Abbas’ın yanında kalan Kadhim, böcekler ve bitkiler yedi. “Cehennemde üç gün” olarak nitelediği bu süre sonunda Kadhim, şansını denemeye karar verdi. Abbas, geri dönmesi için yalvardı, dönemezse de onun hikayesini anlatmasını istedi.

Sünniler köylerinde sakladı

Kadhim’in Dicle’nin iki kolunu aşarak karşı tarafa geçmesi gerekiyordu. Ancak ikinci koldaki şiddetli akıntının onu IŞİD’in nehir yatağındaki kontrol noktasına sürükleyeceğini biliyordu. Dört denemenin sonunda karşıya geçmeyi başardı. Ancak önünde yeni bir tehlike daha vardı, karşı tarafta bir Sünni köyü bulunmaktaydı. Şii bir asker olan Kadhim onu IŞİD’e teslim edeceklerinden korkuyordu. Açlıkla boğuşan Kadhim, Sünnilerin kapısı çalmaya karar verdi. Karşısına çıkan kişi ona domates ve ekmek verdi.
Sünni köylüler üç gün onu sakladı ancak IŞİD köyde olduğunu öğrenmişti. Onu aramaya geldiklerinde Kadhim, köyden kaçtı. Köylüler, Kadhim’in El Alem kasabasındaki bir Sünni aşiret ağası olan Hamis el-Cubori’nin yanına gitmesini sağladı. Cubori, yeraltına açılan tünellerle Şii askerlerin IŞİD’den saklanmasını sağlıyordu. Kadhim’in yanı sıra Enbar, Diyala, Musul ve Bağdatlı 40 Şii askerin sahte kimliklerle sağ salim evlerine varmasına yardım etmişti. Kadhim, iki hafta burada kaldıktan sonra Cubori yeterince güvende olduğuna karar vererek onu Erbil’e yolladı. Burada amcası ile buluşan Kadhim, üsse yapılan baskından üç hafta sonra Necef’te ailesi ile buluştu. Asla orduya dönmeyeceğini söyleyen Kadhim, şu an işsiz.