EgeAdaletin bu mu kanun?

Adaletin bu mu kanun?

29.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Adaletin bu mu kanun?

Adaletin bu mu kanun




"Adalet nedir" Socrates'in en çok didiklediği sorulardan biriydi. Ona göre yazılı ve yazısız kanunlar adaleti sağlayacaktı. Zaten adalet hiç bir şeye tercih edilemezdi. Öyle olmadı ama. Aradan geçen yaklaşık 2400 yılda ne bu sorunun doyurucu bir cevabı bulunabildi ne de adaletin tesis edilmesi yolunda fazla bir ilerleme sağlandı. Güçlü olan adaleti pek takmadı. Kanunlar delik deşik oldu, mahkemelerin içinde de dışında da haksızlıklar sürdü gitti.
Bu gezegen bugünkünden daha adil olabilirdi pekala. Hadi gezegen olamadı, bu ülke bu kadar adaletsizlik barındırmayabilirdi. En azından etrafımızda bu kadar haksızlık hikayesi anlatılmasaydı bari. Haksızlıklara toslaya toslaya yaşayıp gitmeseydik hiç olmazsa. Hayatı daha dengeli, daha huzurlu yaşayabilseydik keşke. Hep birlikte.
Haksızlık hikayelerinin genelde üç versiyonu vardır, öyle derler. Mağdur olanınki, mağdur edeninki, bir de gerçek olan. Gerçek olanı anlatmaya çalışalım bakalım.

* * *

İstanbul'da frenleri boşalan tankerin insanları öldürdüğü günün sabahı Karşıyaka vapur iskelesi, satın sekizinde nasıl olursa aynen öyleydi. İskelenin önünden bir dostu alacaktım. Bir toplantıya yetişecektik.
Bu kentin popüler buluşma noktaları biraz tuhaftır bilirsiniz. Buluşmak zordur oralarda. Buluşulmasın diye projelendirilmiş gibidirler. "Vatandaş alışkanlık haline getirmiş, nasıl olsa orada buluşacak bari kolaylık gösterelim" anlayışından ziyade "buluşmasınlar efendim!" havası hakimdir oralara.
İskele civarı, mesela, hep kalabalıktır. Durmak zorunda olanlar türlü numaralar yaparlar. Otobüs duraklarına girişten hemen önce durak niyetine duran taksiler vardır. Yayaların telaşı ayrıdır. Otomobille yanaşıp birini almak için fazla vakit yoktur. Bir kaç kez pas geçmeniz bile gerekebilir. Yapılacak bir şey yok kanun böyledir tabii. Durmak yassahtır! Adalet için. Herkesin iyiliği için.

* * *

O sabah, Kartal'da 9 kişinin öldüğü trafik cinayetinden yedi saat önce, bıkkın bir polis memuruyla 45 dakika süren bir tartışma yaşadık İskele'nin önünde. Toplantı güme gitti tabii. Kanunda yazan trafik kurallarına göre o haklıydı. Oradaki gündelik gerçeklere göre ise ben. O az sonra oradan geçecek Emniyet Müdürü'nün derdindeydi. Her sabah olduğu gibi. Bense trafiğe engel olmadan alacağım insanı almak derdindeydim. O amirinden "fırça" yemişti üstelik. Gerçi vicdanı rahattı ama nedense ceza kağıdına ismini okunmaz bir biçimde yazmıştı. Sorunca da "Yazıyor, görmüyor musun" dedi. İki gündür ceza yazmamıştı hem de! Ne demekse? İki gündür ilk kez birisi trafik kurallarını çiğniyordu demek. Ne kadar sevindirici.
O sırada Kartal'ı kana bulayan tankerin şoförü kimbilir nerelerde, ne işlerle meşguldü. O tankeri denetlemesi gerekenler hangi köşede çelik çomak oynuyorlardı kimbilir. Ya da kaç benzer tanker bu ülkede sağda solda dolaşıyordu, henüz frenleri patlamadan.
Kanunların mevzi ve gelişigüzel uygulandığı bir ülkede yaşıyoruz, unutmamak gerek. Adaletsizlik büyük olunca görülemiyor. Küçük ihlallerde ise yakalanmadıkça sorun yok. Ah Socrates ah!




EGE








KEŞFETYENİ
Beckham çiftine şok suçlama! Krizin detayları belli oldu
Beckham çiftine şok suçlama! Krizin detayları belli oldu

Cadde | 07.05.2025 - 11:37

Beckham ailesinde sular durulmuyor. David ve Victoria Beckham çiftinin iki oğlu Brooklyn ve Romeo Beckham'ın artık birbirleriyle konuşmadığı ortaya çıkmıştı.

Yazarlar