'Aman sandalı sallamayalım'

Türkiye ekonomisini 2018’de etkileneceği iç ve dış faktörler açısından değerlendiren Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, mücadele edilmesi gereken en büyük sorunun ‘mutfak enflasyonu’ olduğunu söyledi. Enflasyonun direkt olarak faizleri etkilediğine vurgu yapan Özince, “Mutfak enflasyonu, gıda enflasyonu tahammül edilir gibi değil. Toplumumuz açısından çok sakıncalı buluyorum. Enflasyon yükseldiği için faiz de etkileniyor. Tabii faiz oranları başka şeylerden de etkileniyor. En çok da Türkiye’nin risk priminin artmasından, sandalı sallamamızdan. Sandalı sallamamak lazım” dedi.

“Enflasyon olayını mümkün olduğunca piyasa denetiminde, piyasa usulleriyle kayıtlı sistemi mutlak kılarak çözersiniz” diyen Özince şöyle devam etti: “Sistem kayıtlı olmadıkça bu tür toplumların öteden beri problemi olan spekülatif ticaret hakim olacaktır. Stokçuluk, fiyat manipülasyonu hakim olur. Bunların da başta gıda olmak üzere ülkemizde fiyatları etkilediğini ve enflasyona yansıttığını ve enflasyon doğrultusunda da faizlerin yükselmesinin kaçınılmaz olduğunu, 2018’in realitesinin bu olacağını düşünüyorum.”

Enflasyonun artmaya devam ettiğini ifade eden Özince, “Ne yazık ki toplumun çok büyük bir bölümü olan genç kesimin temel tüketim ihtiyaçlarıyla ilgili alanları vurmaya devam ediyor. Bitmek tükenmek bilmeyen bir et, süt, ekmek, meyve, mutfak problemi var Türkiye’de” ifadelerini kullandı.

AB’yi görelim...

Dünya ekonomisinde iyileşmeler olduğuna dikkat çeken Ersin Özince, Türkiye’nin 2018’de Avrupa kanadından olumlu etkileneceğini öngördü. Özince, “En azından Avrupa Birliği’nin (AB) ekonomik ve siyasi sorunlarının azaltmakta olduğunu görüyoruz. Bu bizi AB ile siyasi işbirliğimiz kısıtlı dahi olsa ekonomik ilişkilerimiz açısından olumlu etkiliyor. Giderek daha olumlu etkileme ihtimali de var, tabii değerlendirmemiz şartıyla” dedi. Özince, “Çünkü en fazla ticari ilişkimizin olduğu blok AB. AB’de bir iyileşme sürüyor, sürmeye de devam edecek. Türkiye’de bundan olumlu etkilenecek” diye konuştu.

Çevremize dikkat!

Ekonomide en büyük belirleyicinin siyaset olduğunu ifade eden Özince, “2018 dünya siyaseti açısından olumlu görünmüyor” diyerek şöyle devam etti: “Dünyanın giderek daha kaotik ve komşu olduğumuz Ortadoğu’nun sorunlarının alevlenerek süreceği bir süreç yaşanabilir. Bunlar ekonomimizi etkileyebilir.”

ÖNCE ÜRETİM SONRA TURİZM

“Mali sektörü iç ve dış fon sahiplerinin benimseyeceği yöntemlerle büyütmek gerekiyor. Bunun yolu da istikrardan geçiyor” diyen Özince, “Türkiye tüketim ekonomisi mantığından çıkmalı. Üretimin değerini ve realitesini hatırlamalıyız, artık. Türkiye üretmiyor mu, üretiyor, ihracat yapmıyor mu yapıyor. Ancak Türkiye uzun zamandır tüketim ağırlıklı büyüyor. Türkiye çok daha üreten ekonomi olmanın çaresini bulduğunda ki bu yönde çok şey yapılıyor. Turizmle, lojistikle, altyapıyla ilgili gelişmeler çok önemli. Bu kadar büyük bir turizm gücü varken, İstanbul dünyanın ilk 5 şehri arasına girme potansiyelindeyken değerlendirmiyorsanız yapacak başka bir şey yok. Enflasyonla dış ticaretle başa çıkmak ve refahı da sağlamak için güçlü iktisadi yönlerinizi kullanmanız lazım. Bunların başında turizm, enerji, lojistik ve mutlaka tarım gelmeli. Tabii dijitalleşmeyi göze alarak çok daha planlı iyi eğitime önem vermeliyiz.”

SICAK PARA GELECEK

2018’de Türkiye’ye yurtdışından fon akışının durmayacağını anlatan Ersin Özince, şunları kaydetti: “Ben hiç bir zaman gelişmekte olan ülkelere olan fon akımlarının önemli olduğunu düşünmedim. Geçmişte bu kısa vadeli paraya Tobin Vergisi uygulanabileceğini söylemiştim. Artık bunların vakti çoktan geçti. Sonuç olarak sıcak para olarak ifade edilen kaynakların bizimki gibi ülkelerden çekilmeyeceği görülüyor. Türkiye sıcak paranın yaratacağı sıkıntıları 2018’de bugünkü koşullarla yaşamaz diye düşünüyorum. Zaten Türkiye’nin her türlü risk de 15 Temmuz sonrası fiyata yansıttıkları kanaatindeyim. O yönden bir darboğaz öngörmüyorum.