17.03.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
ANDREW FINKEL
Pazartesi günü Yatırım Danışma Konseyi'ne katılan şirket başkanları ve yabancı CEO'larının en çok kullandıkları kelime - bu en beklendik kelime olmasa da -'cesur'du.
IMF'de çalışmış, Fransa Merkez Bankası ile Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası Başkanlığı görevlerinde bulunmuş ve şu an BNP Paribas Yönetim Kurulu Başkanı Danışmanı olan Jacques de Larosiere, "Başbakan bütün gün boyunca dinledi. Kimse de salonu terk etmedi" dedi. Bakan Babacan, "Seçimlere iki hafta kala Başbakan'ın 9:30'dan 16:00'a kadar zamanını bu etkinliğe ayırmasına şaşırdılar. Yalnızca bu bile yatırım ortamını değiştirme konusundaki kararlılığımızı güçlü bir biçimde belli etti" diye konuştu.
Başbakan'ın dinlediği, Türk bürokrasisi ve yargı sistemi hakkında oldukça etkili bir eleştiriydi. Dinlemenin verilecek mücadelenin yarısı olduğunu düşünen Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Andrew Vorkink, "Ortam değişti...'Yatırımcılara sıkıntılarınızı öğrenmek istiyoruz' diye ilk defa sorulmakla kalınmıyor, bu soruyla Türkiye'nin gelmiş geçmiş hükümetlerinin yapmadığı bir şey gerçekleştiriliyor" dedi.
İsrail'in GSYİH'nın yüzde 10'unu oluşturan sanayi parkları ağının aynısını Türkiye'de gerçekleştirmeye çalışan ISCAR Yönetim Kurulu Başkanı Stef Wertheimer, "Oturup gün boyunca eleştiri dinlemek kolay bir iş değil" dedi. Wertheimer'in 'petrolsüz Ortadoğu' olarak adlandırdığı yerlerde, ekonomik refahın paylaşılmasıyla elde edilecek bir barış ile ilgili mesajı gün geçtikçe daha fazla ciddiye alınıyor. "Türkiye'nin başarmasını istiyorum" diyen Wertheimer'ın düşüncesi, pazartesi günkü toplantıda fazlasıyla görülen iyi niyetlerle örtüşüyordu.
Tayyip Erdoğan'ın dinlediği, az diplomatik bir dille söylemek gerekirse, ülkenin üretim kapasitesini yükseltme yönünde doğrudan yatırım seviyesini artırmak için on yıllardır süregelen berbat girişimlerin çok eleştirel bir gözden geçirisiydi. YASED'in yeni Genel Sekreteri Mustafa Alper, "Doğrudan dış yatırım ihtiyacını 1990 ortalarına dek pek hissetmedik" dedi. Alper'e göre ondan sonra da Doğu Avrupa ve eski Sovyetler Birliği çok daha elverişli gözüktüğünden dış yatırım dünyası yüksek enflasyonla ve siyasi istikrarsızlıkla boğuşan bir ülkeye zaman ayırmak konusunda isteksiz kaldı.
Babacan'a göre toplantı Türkiye'nin tanıtımı için yapılmadı. Konsey'in Türkiye'yi zaten çok iyi bilen insanlardan oluştuğunu belirten Babacan, "Yabancı yatırım değil, uluslararası doğrudan yatırım ihtiyacına atıfta bulunuyoruz. Türk insanı artık yurtdışına yatırım yapıyor" dedi. Zorlu Holding Başkanı ve 'verdiği öğüdü kendisi de tutan bir insan' olan Ahmet Zorlu da buna katıldı: "Atılacak ilk adım Türkleri kendi ülkelerine yatırıma yöneltmektir."
Hükümetin başardığı, yabancı yatırım camiasına dinleme arzusunu ve değişim istekliliğini göstermek oldu. Günü 'tarihi' olarak nitelendiren Andrew Vorkink, "Türkiye liderlik arıyor. Uluslararası iş camiasının bu toplantıdan çıkardığı şu ki, liderlik Türkiye'de son 10 veya 15 yıldır olmayan bir şekilde görüldü" dedi. Yatırımcı dünyası ile Türkiye ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldıysa da çıkan bir diğer mesaj bunun bir balayı başlangıcı olmadığıydı. Jacques de Larosiere, "Normal şartlarda şimdiye kadar yatırımın artmasını bekleyebilirsiniz" dedi. Ancak olan bu değil. Yatırımcılar Türkiye'nin artık istikrarlı bir ortam sunmasını ve bürokrasi dizginlerini elinde tutanların işi bildiği konusunda ikna olmak istiyor.
EKONOMİ