Derviş’e destek nasıl verilecek?Vergi Dünyası / MUSTAFA ÖZYÜREKSon günlerde en çok kullanılan sözcük "destek". Herkes birbirine soruyor,
Devlet Bakanı Kemal Derviş’e ve programına destek var mı? Hükümet ve koalisyon liderleri programı destekliyor mu? Sivil toplum örgütleri ve halk destek verecek mi? Ve en önemlisi IMF ve Dünya Bankası destekliyor mu?
Desteklemekten ne anlaşıldığı, desteğin nasıl verileceği, neler yapılırsa destek verilmiş olacağı gibi sorunlar tartışılmadan destek nutukları atılmakta, gazete ilanları verilmektedir.
Hükümet destekleyecekHükümet programı destekliyor mu, sorusu kadar anlamsız bir soru olamaz. Eğer program hükümet tarafından hazırlanmamışsa ve tüm bakanlar tarafından benimsenmemişse, zaten uygulama şansı yoktur. Hükümet, çaresizlikten Kemal Derviş’i ve hazırlanan programı tam olarak benimsemeden, programın uygulanması ile ortaya çıkacak siyasi, ekonomik ve sosyal sonuçları üstlenme kararlılığını göstermeden, sadece destek demeçleri veriyorsa halkı aldatıyor demektir.
Koalisyon liderlerinin gerekli gereksiz destek söylemlerine rağmen, iç ve dış çevrelerde desteğin göstermelik olduğu, bazı bakanların ve siyasilerin, Kemal Derviş’in dışarıdan getirilip bakan yapılmasını ve süper bakan konumu ile olağanüstü yetkilerle donatılmasını içine sindiremedikleri kuşkusu son derece yaygındır.
Meclis onay vermeliSiyasi destek sağlamak için, programın Bakanlar Kurulu’nda ve koalisyonu oluşturan üç partinin Meclis gruplarında enine boyuna tartışıldıktan sonra, destek kararı alınıyorsa bu kararların kamuoyuna açıklanması gerekir. Bu çalışmalar yapılmadan, olay geçiştirilirse kuşkular ortadan kalkmaz.
TOBB, TÜSİAD, TİSK gibi iş dünyası temsilcileri, kendi örgütleri içinde ayrıntılı değerlendirme yapmadan, demokratik şekilde kararlar almadan, üst organların sözcülerinin verdikleri destek demeçleri, programın desteklendiği anlamına gelmez.
İş dünyasının programı desteklemesi demek, gerektiğinde kârlarından fedakarlık yapması, programa ters düşen zamlardan kaçınması demektir. 2000 programının uygulanmasında görüldü ki, iş dünyası koşullar uygunsa, zam yaparken program filan düşünmüyor.
Sendikaların, işçilerin ve memurların programı desteklemesi son derece önemli. Çünkü program çalışanlardan özveri istiyor ve hak ettikleri ücret zamlarını yapmamayı öngörüyor. Hükümet karar vermiş ve programa yazmış, "memurlara enflasyon kadar gecikmeli zam vereceğim, kamu işçilerine enflasyonun altında zam vereceğim". Sendikaların programı desteklemesi demek, sesini çıkarmadan, sokaklara dökülmeden bu kararları içine sindirmesi demektir. Bir sendika programı destekliyorum derse her türlü eylemden vazgeçmesi gerekir. İşçi ve memur sendikalarının tüm örgütlerinde programı ayrıntılarıyla değerlendirip, tabanın vereceği kararı kamuoyuna açıklaması gerekir. Kamuoyu sendikalardan samimiyet bekliyor. Özellikle sosyal konsey üyesi olan sendikaların net tavır alması gerekir.
Dış piyasalar önemliHazırlanan programın başarısı bulunacak iç ve dış kaynaklara bağlı. Dünya Bankası, IMF gibi uluslararası kuruluşların ve yabancı finans çevrelerinin kendi çıkarlarına ve anlayışlarına uyan programlara destek sağladıkları sır değil. Hükümetin ve Sayın Derviş’in hazırlanan programın koşullarını bu çevrelerle müzakere edip verilecek desteğin boyutunu, sınırlarını netleştirmeleri gerekir. Bu çevrelerle uzlaşma sağlanmadan, içeride destek alınmış gibi yapmak, önce bir iyimserlik yaratsa da kısa süre sonra hayal kırıklığına yol açmaktadır.
İçerideki rant kesiminin programa destek sağlaması son derece önemli. Bu çevreler desteklerindeki samimiyeti elde edecekleri faizden fedakarlık yaparak göstermelidirler. Hem bileşik
yüzde 200 faizle Hazine’ye borç verip hem de biz bu programı destekliyoruz demek aldatmacadır. Yüzde 200 faizle borç alan devlet bütçesini de dengeleyemez, istikrarı da sağlayamaz.
Aydınların programa katkısı, programın doğru yönlerini anlatmak, ancak yanlışlıklarını açıkça ortaya koymak şeklinde olabilir. Geçen programda olduğu gibi eksiklerini ve yanlışlarını ortaya koymadan, yetkililere tam gaz övgüler düzmek, program başarısız olunca da tüm övdüklerini yerin dibine batırmak aydın sorumluluğu ile bağdaşmaz.
EKONOMİ